Çarşamba, Mart 28, 2007

Bakarsan bag olur, bakmazsan dag...

Figen'in blogundan, Yildiz'in yeni blogunun adresini ogrendim. Arzu'da eski blogunu birakmis, yenisini acmis (Iste Wow boole yapiyor). Onun da adresini ogrendim ve yan taraftaki "Kardes Bloglar" bolumune ekliyor/duzeltiyorum. Korkmayin, tiklayin! :)

Salı, Mart 27, 2007

Hayali Gercekler...



Durduk durduk, Bezen hanimla ayni gun birbirimizden habersiz iki yazi gonderdik bloga :) Madem tum bos vaktimi World Of Warcraft (WoW) oynayarak geciriyorum, bari bir dakika ve skor geceyim dedim.


Iki ay once yazdigim bir yazida bahsetmistim, WoW'un ureticisi Blizzard Entertainment sirketi bir genisleme paketi (expansion pack) cikartti oyun icin. Bunun oncesinde oyunda ulasilabilinecek en yuksek seviye 60 idi. Genisleme paketi ile yepyeni bir kita katildi oyuna "Outlands" ve yeni tavan 70'e cikti.


Tatil donusu, 58. seviyeye ciktim ve parayi bastirip genisleme paketini aldim aninda. Outland zenginlik demek :) Oyunda para kazanmak epey zahmetli bir is ama genisleme paketini cazip kilmak icin Blizzard zekice bir hareket yapti ve Outland'de para kazanmak, eski kitalara gore kat be kat kolay hale geldi.


Efenim, 3 hafta da 6 seviye atlayip 64. seviyeye ulastim. Karakter ozelliklerini dinamik olarak goruntuleyen bir site acti Blizzard, oraya linkliyorum. Siz bu yaziyi okurken tikladiginizda durumu ne ise oyuncunun, onu goruyorsunuz.
Biraz da guild dedikodusu yapacagim. Bizim Guild'in (Dignitas) bir forum sayfasi var. Gecenlerde uyelerden biri, liderlik ile ilgili bir dolu elestiri yazdi ve Dignitas'da gecek bir liderini olmadigi, yoneticilerin liderlik yapmadigi gibi ithamlarda bulundu. Cikan bir tartisma birden alevlendi. Derken bir kac kisi ayrildi, elestirilere kizan guild yoneticisi de ayrildi.
Bu arada ciddi bir iki sikinti ortaya cikti. Normalde oyunda bazi gorevleri tek basiniza yapmaniz mumkun degil. Bazen 2 bazen daha cok insana gerek oluyor. Zaten guild en cok bu gibi durumlarda onemli, cunku oyunun icinde chat var ve guild-chat'e "benim su konuda yardima ihtiyacim var" diye yaziyorsunuz. Elestirilerden biri, yardim taleplerinin sikca havada kaldigi idi.
Yine pek cok kisinin sikintisi olan bir konu, oyundaki mihenk taslarindan biri olan 40. seviyeye gelince "binek/at (mount)" satin alabilme. At satin almak pahali bir sey. Ben haftalarca ugrasmistim. Guild'den aldigim yardim 25 altin idi, atin bana maliyeti ise 80 altin. Uyeler, bu para taleplerine karsilik aldiklari miktarin azligindan sikayet ediyordu.


Ayni donemde, 60. seviyeye ulastigim icin daha hizli bir at alma hakki kazanip, durumdan habersiz guild yonetiminden para yardimi talep etmistim. bu sefer 600 altina ihtiyacim vardi ve bankada pek para kalmadigini belirtip 60 altin verdiler. Insanlar da niye para yok diye sorguluyorlar ve seffaflik istiyorlarmis. Yoneticiler de neyi niye yaptiklarini acikladilar ama kimisi memnun oldu kimisi olmadi.


Neyse, dedigim gibi outland'de para kazanmak daha kolay. 2 hafta sonunda 600 altini biriktirip dun hizli atimi aldim(epic mount) :)
Bana komik gelen bir baska tesaduf ise ayni donemde hem 10 yildir yoneticilerinden biri oldugum ODTU-MD listesindeki tartismalar, hem de yine 7-8 yildir uyesi oldugum Kuzey Amerika listesinde (METU_NA) yonetici/uye tartismalari.
Guild forumunda okudugum tartismalar da argumanlardan biri, sonucta bu bir oyun, bunun icin kalkip birbirimize kotu laf etmenin alemi ne turunde idi. Benim de bakis acimi yansitiyor aslinda ama oyuna kendini kaptirmanin, ve oyun icinde olusan durumlarin, kimi oyuncular icin gercek hayati etkileyebildiginin de herkes farkinda.
Velhasil, gordugum o ki herkesi memnun etmek mumkun degil ve dahi yoneticilik zor is netekim.

Adet oldugu uzere...


WoW'dan basimi kaldirmadigimi yazdigimdan beri nerde oldugumu biliyorsunuz :) Gecen donemlerde Goldman'in rekor kar aciklamalarini buraya yazmistim, gecen hafta son 3 ayin kari aciklandi...

Yeni bir rekor, sirket tarihinin en yuksek karini acikladi. Son 3 ayin net gelirleri, gecen yilin ayni donemine gore %20 artmis ve 12.5 Milyar dolara ulasmis. Ayni sekilde net kar 3.2 Milyar dolar olmus.


Bu rakamlarin en ilginc yani, Sirket tarihinde ilk kez Asya ve Avrupa'dan kazanilan gelirlerin toplaminin ABD'deki faaliyetlerden elde edilen kazanctan fazla olmasi!

ABD'de piyasalar ciddi sekilde sallandi gecenlerde ama sonrasinda toplandi biraz. Bu sallantida en cok konusulan konu "Subprime Mortgage" piyasasi oldu. Bu soyle bir sey... Diyelim ki kredi notunuz yuksek degil, riskli goruyor sizi bankalar ve mortgage icin borc para vermiyor size. Iste bu noktada subprime mortgage piyasasi devreye giriyor. Bir kurulus/banka size diyor ki, "tamam ben sana borc vereyim ama faizin biraz yuksek olacak". Diyelim 30 yillik faizler %6 iken, size %8'den borc veriyor bu kurumlar.

Kendileri gidip %6'dan alirken size %8'den veriyorlar. %2 lik bir kar var ama tabii daha yuksek bir risk almis oluyorlar. Nitekim bomba burda patladi ve bu yuksek faizle mortgage alanlar borclarini odeyememeye basladi. Para geri gelmeyince bu kurumlar da asil borc aldiklari bankalara olan borclarini odeyemediler.


Bu subprime mortgage piyasasi, genel emlak piyasasinin icinde %10-15 gibi dusuk bir rakami temsil ediyor ama "ripple effect" denilen, domino tasi etkisinden korkuluyor.

Amerika'nin Gross Domestic Products (GDP), galiba Turkcesi Gayri Safi Milli Hasila (GSMH) buyumesi %3.4 civarinda. Emlak piyasasi bu buyumenin %1ini olusturuyor ve gecen yilin 2.ceyreginden itibaren ev fiyatlari once duruldu, sonra dusmeye basladi.


Dun aciklanan rakamlara gore "yeni yapilan ev" sayisi cok ciddi bicimde dusmus (Ingiltere'de ise fiyatlar hala artmaya devam ediyormus). Emlaktaki bu cokusun yumusak ("soft-landing") olmasi icin federaller faizleri uzun suredir sabit tutuyorlar. Yukseltmeleri halinde, borc almak zorlastigi icin daha az insan ev alacak. Dusurseler, borclanma kolaylastigi icin bu piyasa tekrar canlanacak ve zaten artmakta olan enflasyon iyice artacak.

Velhasil ilginc gelismeler oluyor piyasalarda. Ben bir kac ay once tum borsadaki parami cektim, kafam rahat. Hos, zaten eve dunyanin parasini bayilinca, geriye pek bir sey de kalmiyor yatirim yapayim diyecek :)

Pazartesi, Mart 26, 2007

Tatil Notlari


Tatil gene goz acip kapayincaya kadar bitti ve kurkcu dukkanimiza geri donduk. Bu bizim ilk gemi tatilimizdi. Eda-Murat, Elif-Simon ciftleri ile beraber ciktik bu tatile ve arkadaslarla gecirilen tatilin daha guzel oldugu bir kez daha kanitlanmis oldu. Cok eglendik. Gemi Norwegian Jewel, kalkis noktasi Miami, sure 7 gun, ugranacak adalar Puerto Rico, Antigua, St. Thomas ve Great Stirrup Key. Edalar ve biz balkonlu kamaralari tercih etmistik, rezervasyonu beraber yaptirdigimiz icin kamaralarimiz yan yanaydi. Gemide 2400 yolcu, 1100 de murettebat vardi. Onceden gemiye disaridan icki sokamayacagimiz konusunda uyarilmistik. Ne yapacaklar bavullari mi actiracaklar diye dalga geciyordum ki Murat tum cantalarin x-rayden gecirildigini soyledi. Icki cikarsa alip son gece geri veriyorlarmis. Oyleymis hakkaten, durdugumuz yerlerde de gemiye her binisimizde tum cantalar x-rayden gecirildi, sapkalara kadar cikarip baktilar hatta.

Ilk gunu denizde gecirdik. Bizimkiler sorumlu tatilciler olarak gym'e bile gittiler, benim disimda fire verilmedi:)) Disarisi dururken kendimi kapali yerlere kapatmayacagim yonunde bir savunmam vardi ama disarisi da cok ruzgarli, hava kapali, soguk denebilecek serinlikte ve hatta yagmurlu olunca disari da cikmadim, savunma bi ise yaramadi.

Gemide biri acik bufe olmak uzere 3-4 ana restaurant, 4-5 tane de ozel restaurant vardi. Ana restaurantlardaki yemekler fiyata dahildi ama ozel olanlarinda kisi basi $15-$20 odemek gerekiyordu, rezervasyon yaptirmayi basarabilirseniz tabi:) Hibachi-style Teppenyaki'ye rezervasyon yaptiracagiz diye gobegimiz catladi, ancak sondan bir onceki gun o da resmen torpille yaptirabildik. Rezervasyonlar sabah 8de basliyor, biz bir sabah erken kalktik yihuu diyerek 8.30da gittigimizde gunun rezervasyonlari dolmustu bile. Olmaz ki canim, daha ne kadar erken kalkilabilir bir rezervasyon icin. Gemide calisan birkac Turk varmis, biz yolculuk boyunca 3'uyle tanistik. Onlardan biri geminin yiyecek ve icecek muduruydu. Tanistigimiz sirada yemekteydik ve kendisi cok buyuk bir incelik gosterip masamiza 2 sise sarap gonderdi. Mustafa bey'e burdan tekrar tesekkur ediyoruz. Rezervasyon torpilimiz de tam o sirada orda bulunmakta olan kendisidir, bunun icin de bir tesekkur borcluyuz. Bu arada ogrendik ki en cok Turk calisan Royal Caribbean gemilerindeymis.

Ilk gunumuz biraz yagmurlu ve serin gecti dedigim gibi ama asagi indikce hava da isinmaya basladi. Ertesi gun San Juan'a indigimizde hava gayet iyiydi. Ilk duragimiz San Juan, Puerto Rico. San Juan eski ve yeni San Juan olarak ikiye ayriliyor. Biz eski sehri gezmeye karar verdik orda bulundugumuz 6 saat icinde. Puerto Rico 1952'den beri Amerika'ya bagli. Bacardi fabrikalariyla da unlu. Eski San Juan'da 16. ve 17. yuzyildan kalma Ispanyol binalari var. Bir de methini pek duydugumuz yagmur ormani vardi ama o da 4-5 saat isteyen basli basina bir etkinlik oldugundan gidemedik. Haritaya baktigimizda pek de buyuk bir alan gibi gorunmuyordu, biz burayi bitirir plaja bile gideriz diyorduk (tabi tabi). Her kosede fotograf cekmek icin oyalanip ustune bir de yemek ve alisverise dalinca yarisini bile gezdigimizden emin degilim.

San Juan korfezinin ve sehrin korunmasi icin 16. yuzyilda Ispanyollar tarafindan yapilan El Morro kalesine gittik. Kalenin yeri cok guzeldi gercekten. Obur ucta daha kucuk bir kale daha varmis ama ona gitmeye vaktimiz kalmadi, adini da hatirlamiyorum. Yol ustunde gordugumuz bir katedrali gezdik. Katedral kucuk, sade ve bembeyaz boyasiyal cok ic aciciydi. Eski San Juan'da sokaklar genelde dar ve arnavut kaldirimli. Kucuk balkonlu, cogunlugu 2 katli olan evlerse rengarenk boyali.

Acikinca kendimize yerel yemekleri tadabilecegimiz bir yer aramaya basladik. Sirketteki Puerto Rico'lu bir arkadasim pasteles'i tavsiye etmisti. Hic birimiz daha once yememis olunca pasteles yapan yer bulana kadar dolandik. Pasteles Hamuru genelde yesil muz, bir cesit muz olan plantain, Turkcesini kulkas koku olarak buldugum neye benzedigi konusunda hicbir fiktimin olmadigi taro ve balkabaginda olusuyormus. Bunlar pure haline getirilip etli olacaksa arasina et konduktan sonra muz yapraklarina sarilip kaynar suda uzun sure (sirketteki Puerto Ricolu arkadasim 1.5 saat dedi) pisirilirmis. Cok lezzetli oluyor, cok begendim. Ozellikle noel zamani cokca yapilan yoresel bir yemekmis.

Ikinci adamiz Antigua'ydi. Bana biraz Jamaica'yi animsatti ama Jamaica cok daha yesil. Bu ada da cok fakir gorunuyor. Orda hemen bir taksiye atlayip onceden ayarladigimiz resorta gittik. Gunubirlik giris ucretini odedikten sonra resortun tum olanaklarindan yararlanabiliyorsunuz. Kucuk olsa da guzel bir plaji ve denizi vardi. Guneslendik, yuzduk, yedik ictik, aksama kadar yattik orda analaycaginiz:)

Ertesi gunku duragimiz St. Thomas'di. Yarim gunluk tekne ve snorkel turu ayarlamistik gitmeden once, gemi limana yanastiginda teknemiz de bizi bekliyordu. Hava guzel, deniz sakin ve onceki 1-2 tekne gezimde de problem olmamis eh daha ne olsun diyip tutma ilaci almadim. Tutma ilaci alinca acaip uykum geliyor, zar zor uyumamayi basarsam da serseme donuyorum. Sen misin almayan. Tekne yolda iyice sallamaya basladi ve ben sefil oldum. Snorkel yapacagimiz yere gittimizde de snorkel falan gormuyordu gozum. Cikilacak bir kara olsa cevrede direk oraya cikacaktim ama yoktu. Soguk su iyi gelir dediler snorkelimi takip attim ben de kendimi asagi. Bir sure iyi geldi cidden de. Ama suyun sicakligina alisinca ben burdayim bir yere gitmedim sinyallerini gondermeye basladi yine midem. Batik bir tekne vardi, onun kalintilarini izlemek ilgincti ama balik ya da deniz florasi yonunden cok da zengin bir snorkel olmadi. Donus yolunu da Adilin kucaginda yatarak, rezil olmamak icin dualar ederek, gelmedik mi daha diye diye bitirdim. Karaya adim atar atmaz ne mide bulantisi kaldi ne birsey. Sen sakrak sakimaya basladim gene.

Kalan zamanda adayi gezdik. Alisveris icin dogru yerin St. Thomas oldugunu soylemislerdi, ama alisveris yapmaya pek vakit kalmadi. Baktigimiz sokak pazarinda ilginc seyler goremedik. Sonra bir sokak bulduk, 50 dukkan varsa 40i mucevher satiyordu, mucevher cok ucuzmus orda ama gel gor ki hic aram yoktur takiyla falan, degerlendiremedik:) Sonunda gene kostura kostura her adada oldugu gibi gemide olmamiz gereken saati gecirerek ve ama daha icki alacaktik diye soylenerek gemiye gittik. St. Thomas'i cok sevdik biz.

Son duragimiz Bahamalarda kucuk bir adaydi, Great Stirrup Key. Hakkaten kucuk bir ada ama, bir saatte cevresini rahatca yuruyebilirsiniz, o kadar bile surmeyebilir. Norwegian adanin bir kismini satin almis (bize oyle dedier en azindan) ve dogu karayipler tarafinda cruise yapan gemilerinin hepsi buraya ugruyor. Insan biraz ilgi gosterilmis olmasini bekliyor yani. Gelin gorun ki son derece hayal kirikligi bir yer. Cok cirkin bir kere, cevredeki cali cirpiyi yesillikten saymiyorum. Kosede bir yerde barbeku yapiyorlardi. Sezlong, semsiye gibi seylerin hepsi paraliymis. Ben bir onceki gece geminin hizli gitmesinin ve bolca sallamasinin etkisiyle yine yerlerde surunen midemi toparlayip adaya cikabildigimde hepsi alinmisti zaten. Snorkel bile paraliydi, ben kaldigim hicbir otelde snorkelin parayla kiralandigini gormemistim, yuh diyorum baska da birsey demiyorum.

Gemimiz 13 katliydi. Surekli acik bir casino, saga sola serpilmis barlar, spa, gym, oyun odasi, kutuphane, restaurantlar, 1-2 dukkan, gosteri salonu ve diskosu vardi. Her aksam bir gosteri vardi, gayet siradan gosterilerdi bizce. Bir tek sondan bir onceki aksam Cirque Bijou diye bir sirk vardi, o cok guzeldi iste. 13. kattaki terasta iki havuz vardi, havuzlar cok kucuktu, gemi havuzlari anca bu kadar oluyor sanirim. Yuzmek icin degil de serinlemek icin sadece. Gemiye icki sokmak yasakti basta da belirttigim gibi. Ama bu bize engel olabildi mi, tabi ki hayir:) Iki gun ustuste toplamda 5 sise icki kacirdik iceri, yemek onceleri ve sonralari uzuun ve cok keyifli bol muhabbetli balkon sefalari yapildi onlarla.

Sonuc olarak bayagi eglendik, cabuk gecti gunler ama gemi tatili pek bize gore degil. Biz sadece Adille ikimiz gitsek sikilirmisiz, ona karar verdik. Sadece gemide gecirdigimiz gunlerde kapana kisilmis hissi oluyor biraz. Yapacak fazla sey yok. Yolcularin yaridan cogu yasli, oyle olunca bingo gibi aktiviteler oluyor gun boyu. Kalabalik. Veee hic beklemezdim o buyuk gemilerden ama salliyorlar, bazen yalpalayarak yurumenize yol acacak kadar hissediliyorlar ve benim gibi araba, deniz tutan biriyseniz tabi ki tutuyor, sefil oluyorsunuz. Bir de, indiginiz yerlerden pek birsey anlamiyorsunuz. Hadi bizimkiler adaydi, ana amac da denizle butun olmakti ama yine de cok kisitli zamaniniz olunca bir yerde, ozellikle de ilk kez gittiginiz bir yerde, ne yapacaginizi sasiriyorsunuz: denize mi gidelim, adayi mi gezelim, alisveris mi yapalim...Hele de gemiyle Avrupa turlari cok anlamsiz gozuktu gozume birden. O kadar yogun gorulecek seylerin oldugu sehirlerde hangisini secip gezebilirsiniz ki cidden.

Eve geldigimizde bavullarimizdan birinin acilmis oldugunu gorduk. Kilit kirilmis ve alinmis. Bavulun icinde Transportation Security Administration'dan bir yazi vardi. Bavulumuz icinin acilmasi icin rastgele secilen sansli bavullardan biri olmus. Bavulu kitlemenin yasak oldugunu soyledi ertesi gun bunu anlattigim patronum. Kotu tecrubelerimiz var bizim bu konuda. Amerika'da hic basimiza gelmedi ama Adil Arabistan'dan Turkiye'ye donerken, kitlemeyin yasak uyarilarina kulak vererek bavulunu kitlememis ve bunun sonucu bavuldaki birkac sise parfumun calinmasi olmustu. Ondan beridir mutlaka kitliyoruz biz bavullarimizi. Cok bakmak istiyorlarsa buyursunlar kirsinlar kilidi, bir itirazim yok.

Perşembe, Mart 01, 2007

Simdi de Ozetler

Son yazdigimdan beri olanlarin ozetini geceyim gene. Once saglik:) Adil korkuttu bizi biraz gecen aksam. Is cikisi gittik alisveris yaptik gule oynaya, yemek aldik geldik. Tam yemegimizi yerken karninin sag alt tarafinda bir agri oldugunu soyledi. Agri siddetlendi, Adil tam agriyan noktayi buldu ve dokundugu anda da kendinden gecti. Kendine geldiginde yuzu bembeyazdi. Agri gecmisti ama cok usudugunu ve cok yorgun hissettigini, uyumak istedigini soyledi ve yatti. Tum bunlar cok kisa bir surede olup bitti. Bizim aklimiza ilk gelen apandist oldu. Ertesi sabah doktor arayip olanlari anlatip kontrole gitmek istedik, direk hastaneye gidin dediler bize. Gittik, bir suru test yaptilar, ultrasona aldilar falan. Neyse ki birsey cikmadi. Safra tasi dusurmus olabilecegini soylediler. Baska tas yokmus su anda. Bir hafta sonra tekrarlayabilir veya bir daha hic olmayabilir dediler. Ise arabayla gidip geldigi icin oyle pat diye kendinden gecmesi kismi endiselendirmisti beni en cok, umarim tekrarlamaz, olacaksa da ev disinda olmaz.

Tasindik, bitti. Gecen Carsamba anahtarlari alinca Persembe ve Cuma ufak ufak arabaya siganlari, ozellikle de mutfagi, tasimaya baslamistik zaten. Cumartesi sabahi once kamyon icin Budget'in kapisina dayandik. Hic sorun yasamadik ne kamyonu alirken ne de birakirken, pek de guleryuzluydu ofisteki kadin, tavsiye edebiliriz gonul rahatligi ile. Kabile erkekleri de yerlerini alinca bir saat icinde kamyonla gidecek hersey yuklenmisti bile. Tekrar cok tesekkur ediyoruz burdan hepsine, o sogukta geldiler, bizi yalniz birakmadilar. Bir saat icinde de geri bosaltilinca esyalar, oglen kamyonu geri goturduk. Fotograf makinasini ozellikle ayirmistim ki tasinma hatirasi fotograflari cekebilelim. Makinanin icine bakmayi unutmusum, kart yokmus meger:( Fotograf falan cekemedik tabi. Karti diger esyalarin arasindan bulup cikarmak 1-2 gun aldi zaten. Aksama dogru yeter bugunluk bu kadar is dedik, Balkir, Eda-Murat ve Sibel-Ilkayla birlikte once pideciye ordan da sinemaya Breach'i izlemeye gittik. Pazar gunu kalan esyalari da biz arabayla tasidik ve apartmanimizla olan tum iliskimizi kestik o gunun aksaminda. Butun esyalar bir yana mutfak bir yanaydi ama. Tasi tasi bitmedi resmen mutfak Esyalar toplamda birkac kutuyla tasindigi icin kutular doldukca goturuluyor, bos bulunan yerlere bosaltiliyor sonra geri gelip tekrar doluyordu. Obek obek bir suru zimbirti vardi ortalarda, korkunc gorunuyordu etraf. Elifcim sagolsun geldi el atti mutfagi hallediverdik bir ogleden sonra. Diger yerler de oturuyor yavas yavas.

Dun bir de cop kutusu edindik disariya. Onemli bir seymis bu, bilmiyoruz tabi. Copculerimizin kurallari var, disinda cikarsaniz copunuzu almiyorlar. Disariya copu sadece cop torbasini agzini baglayarak koyarsaniz almiyorlarmis. Gerci sonra ogrendik ki cop torbasi buyuk siyah cop torbalarindan olursa aliyorlarmis. Cop torbalarini once o siyah torbaya sonra da buyuk cop kutusuna koyup disari birakmak gerekiyormus. Dune kadar bu tur bir cop kutumuz olmadigi icin sabahlari copleri arabaya koyuyorduk, Adil eski apartmanin ordan gecip gecerken copleri ordaki cop odamiza birakiyordu. Geri donusum copleri icin de mutlaka mavi plastik cop kutusu gerekiyormus yoksa gene almiyorlarmis coplerinizi. Ondan da edindik, simdi kamyonun gctigi gunleri hatirlamaya kaldi is:))

Artik rahat rahat duvar delebilecegimiz icin bir matkap seti edindik. Yeni bir oyuncagim oldu diye pek mutluyum. Raf keseyim asayim deleyim civiler cakayim...pek eglenceli geliyor. Icimde marangoz/tamirci ruhu varmis, cikti ortaya:) Matkap setini de heyecanla bagrima bastim, oynamak istiyorum onunla cidden, simdi tek eksigim pratik yapacak bir duvar:))

Insallah en kisa zamanda kendisinden unlu modacimiz diye bahsetmek istedigimiz sevgili arkadasimiz Berna'nin katildigi fuara, The Train'e, gittim fuarin son gunu. Ogle arasinda kactigim icin cok uzun kalamadim, fuari gezme sansim da olmadi ama arkadasim diye demiyorum valla pek sikti Berna'nin kiyafetleri. Bu yaza burdaki bazi butiklerde goruruz belki Mousca'yi:)

Gecen aksam B.B. King konserine gittik. Ben metronun azizligine ugrayinca konser basladiktan sonra gelebildim salona. 81 yasina basmis King, e artik bugun var yarin yok burnumuzun dibine gelmisken gitmemek olmaz dedik, kalktik gittik dinlemeye blues kralini ve gitari Lucille'i. Iyiki de gitmisiz cok eglenceliydi konser. Sarki aralarinda konustu bol bol, hikayeler anlatti, kirdi gecirdi tum salonu. Enerjisi falan gayet yerinde masallah, iyi bir diyetisyenle gobegini biraz indirebilirse dalya da der bence.

Haftasonu tatile gidiyoruz, bir hafta yokuz. Oncesinde tekrar yazmaya vaktim olmaz muhtemelen. Saat sayiyorum nerdeyse, iki gun sonra su saatte ilk gemi turumuzun tadini cikariyor olacagiz kismetse. Donunce gorusuruz:))