Çarşamba, Eylül 26, 2007

Haftasonu ve Baby Shower

Bir suru sey oluyor, ben totomu kaldirip da yazana kadar guncelligi geciyor, gecti artik kalsin diyorum, oyle diye diye gunler geciyor:) Hareketli, guzel bir hafta ve haftasonu gecirdik. Haftanin hukmu gecti artik haftasonunu anlatalim:) Cumartesi Berna, Baran ve Balkir barbekuye geleceklerdi. Yaz havasi yasiyoruz su gunlerde, bugun 87F (28C) mesela disarisi. Haftasonu da piril piril olacakti hava guya. Cumartesi sabah uyandik ki her taraf bulut. Olsun, ogleden sonra acar dedik aldirmadik, yagmur yagmayacak buyurmustu meteoroloji ne de olsa. Oglene kalmadan saganak yagmur basladi. Ama bugun yagmur yoktuuu diye soylenerek yaklasik 2 saat boyunca hizla yagan yagmuru izledik. Bir yandan mangal icin hazirlik yapiyoruz bir yandan da yagmur dursun, durur di mi, durur durur diye gozunun icine bakiyoruz. Neyse ki durdu sonunda. Disarisi sicak oldugu icin gunesin acmasi pek umrumda degildi, tekrar yagmasin yeterdi.

Zaten tersimden kalkmisim sabah, bir de yagmur tuz biber oldu ustune. Gece cok sik uyandim. Geceleri birkac kez uyaniyorum aslinda, o normal oldu artik, derdim tekrar uyuyamamak oldu. 4.30da bir uyandim cin gibiyim. 6.30a kadar oturdum, sonra da 8.30a kadar boluk porcuk zorla uyuma denemelerim oldu, acaip sinirliydim o yuzden sabah yeteeerr diyip kalktigimda. Arabanin inspection'i gecmis, gidip onu halledecektik sabah. Once cikar kahvalti eder, ordan gider arabayi halleder ordan da ugramamiz gereken birkac yere daha ugrayip eve doner mangal icin hazirlaniriz diyorduk. Bu arada saat 9'da temizlikcilerin gelmesi gerekiyordu. 3 kisi gelip 1.5 saat kalip gittikleri icin planlarimiza engel olmuyorlar genelde. Onlari tercih etmemizin tek sebebi de bu. Saat 10'da hala yoklardi ortada, yanlis hesapladim herhalde gelecek hafta gelecekler diye dusunup ustunde durmadim. 10.30da evden cikmayi planlamisim bir de. 10.15'de kapi caldi, bunlar. Bunlari kapida 1 saatten fazla gecikmis ama hicbirsey yokmus gibi gulumserken gorunce aportta bekleyen sinirime gun dogdu. Actim agzimi yumdum gozumu. Geri gonderiyordum, ama haftaya gelemezlermis, ev de 2 hafta daha bekleyecek durumda degildi, bir de kizim hastaydi diyince peki gelin dedim gonulsuzce. Kizi hasta olabilir cidden ama telefon denen birsey var di mi, ara soyle erteleriz ikimize de uyacak bir saate ya da baska bir gune. Bir sonraki sefere tam 9'da kapida olacaklar sanirim, oyle diye diye gittiler mesaj alindi herhalde. Benim plan yatti tabi sayelerinde. Kahvaltiyi alip 1-2 yere ugrayabildik sadece.

Ogleden sonraya sakinlesmistim iyice, Adil alttan girip ustten cikip bir sekilde guldurmeyi basariyor beni boyle oldugum zamanlarda. Arkadaslarimiz geldiginde keyfim yerindeydi yeniden. Uzuuun bir yemek yedik, hatta paso yedik de denebilir. Koltuklarda yayilarak muhabbet faslinin ardindan cekismeli Wii karsilasmalari basladi. Ben gece 2'de pes edip yatmaya giderken maclar son hiz devam ediyordu. O kadar raket sallamaya sabah (oglene dogru hatta:))) bir miktar kol agirisi ile uyandilar tabi:) Bu sefer disarida oturmayacagiz ya piril pirildi disarisi. Gule oynaya kahvaltimizi ettik hep beraber. O gun Eda'ya kahve icmeye gidecektim, Berna da katildi biz oraya yollandik, erkekler de basket oynama planlari yapiyorlardi.

Megersem kahvenin altinda baska seyler varmis da haberim yokmus. Bana baby shower duzenlemis canim arkadaslarim. Son ana kadar hicbirsey farketmedim hakkaten, surpriz oldu. Berna da hicbirsey caktirmadi, e burdayim madem hadi gelip Eda'yi da goreyim diye geldi benimle:) Hani biliyor insan bir ara boyle bir organizasyon olacagini ama bana hala doguma aylar varmis gibi geldiginden daha cok erken canim diye bakiyordum. Oysa 6 hafta kalmis sunun surasinda. Cok mutlu ettiler, cok duygulandirdilar beni, cok tesekkur ediyorum burdan hepsine. Biz hala alisveris moduna falan girmedigimiz icin henuz cop almadik nutmege, sayelerinde birkac esyasi var artik cocugun:) Balcasim cok guzel bebek kurabiyeleri yapmis, shower pastami da o yapmis. Asti hatun, he desin hemen pastane acabiliriz ona. Pasta o kadar guzel gorunuyordu ki nasil kestim nasil kiydim o guzelim seye bilemiyorum, elim zor gitti valla. Hayatimda oldugunuz icin cok sansliyim, Tekrar tesekkurler kizlar.

Pazartesi, Eylül 24, 2007

Uc ay daha gecti...


Adet oldugu uzere basligini atmistim Goldman Sachs'in 2. ceyrek sonuclarini yazarken. Gecen hafta birbiri ardindan Wall street firmalari karlarini acikladi. Mortgage / Subprime piyasalarindaki cokus ve muazzam kayiplar tum sirketleri etkiledi.

Goldman'in da cok ciddi kaybi oldugunu biliyorduk ama diger firmalarla karsilastirilinca, durumunun daha iyi oldugunu duyuyorduk. Lehman Brothers'in %70 kar artisi aciklamasinin ardindan, beklentiler iyilesti ama Persembe gunu sirket Mortgage piyasasindaki 1.7 milyar dolarlik kaybina ragmen 138 yillik tarihinin en iyi 3. karini acikladi!

Son 3 ayda, 12.33 milyar dolar net gelir elde etmis GS. Net kazanc 2.85 milyar dolar. Sirketin hisse senedi sahiplerine yillik getirisi %36'ya cikmis. Boylece Wall Street'in en karli sirketi olmaya devam etmis oluyor GS.

Bu yil maas arti ikramiyeler icin gecen yilin rekorunun da uzerinde, 16.9 milyar dolar ayirmis sirket. Ileriye donuk optimistik mesajlar veriliyor.

Ben o kadar optimsitik degilim. Agustos ayinda 175 dolara dusen GS hisse senetleri bugun 212 dolar ama 3 ay evvel 210 dolar idi. Aralik 2006'da rekor kar aciklandiginda 200 dolar idi. Geriye donup baktigimda, ben 2004'de sirkete girdigimden beri 100 dolar civarindaki hisse sendi ikiye katlanmis, 20bin kisilik sirket 35bine cikmis (yalniz yeni ise alinanlarin buyuk bir cogunlugu Hindistan'da basladi), ama piyasalardaki mortgage soylentilerinin ciktigi gecen yil sonundan itibaren hisse senedi yerinde sayiyor diger Wall street sirketlerinde oldugu gibi.

Gecen hafta ABD Merkez bankasi baskani piyasalardaki kredi sikintisini gidermek icin bankalar arasi faizleri 0.5 kirdi, 4.5'a cekti. Birden wall street sahlandi. Bir gunde, son 6 yilin en buyuk sicrayisini yapti piyasalar. Bana anlamli gelmiyor...

ABD piyasalarini takip etmiyor bile olsaniz son bir kac yildir olan biten hakkinda yuzeysel bir seyler duymussunuzdur. ABD'de emlak piyasasi ucuyordu son 5-6 yildir. Parasi olan yatirimci getirip parasini Amerikan Hazinesine yatirmaya devam etti (hani su Cin'in 1 trilyon dolarlik ABD yatirimi hikayesini duymussunuzdur). Hazine bankalara ucuz kredi verdi, yanlis hatirlamiyorsam %2.5'a kadar dustu faizler...

Amerika'da yasayanlar icin ucuz kredi almak mumkun oldu. Insanlar bu kredilerle, ev aldilar, evlerini/arabalarini yenilediler, ipin ucu da iyice kacti. Wall Street yeni yeni formuller uretti, sub-prime mortgage securities denen bir urun furyasi cikti ortaya ve bu urunu dunyanin dort bir tarafindaki yatirimcilar, bankalar satin aldilar. O yuzden bu piyasadaki kriz her yeri etkiliyor. Miami'de birileri mortgage'ini odeyemiyor, bakiyorsunuz bu yuzden Almanya'nin bir yerinde bir banka bativeriyor. Cunku aslinda o krediyi, bu sub-prime kagidini alan banka vermis...

Peki niye odeyemiyor insanlar? soyle bir ornek vereyim. Diyelim ev alacaksiniz. Maasiniza bakiyorsunuz, almak istedigininz eve bakiyorsunuz, olacak is degil. Kimse size o kadar krediyi vermez normalde, yani prime-mortgage alamiyorsunuz. Ama birileri size diyor ki, tamam ben sana veririm borc ama prime rate %6 ile degil %8-9 ile veririm.

Simdi bir terslik var burda di mi? %6 vermiyorlar size, cunku 'riskli' gorunuyorsunuz. Eee %6'yi odeyemeyecek olan %8i nasil odeyecek? Banka guya %2 risk premium'u aliyor, eger olurda odeyemezsen, bankaya gececek ev, satip parasini alacak banka. O arada sizin odediginiz paralari da ic etmis olacak.

Gel gor ki, bir suru insan odeyemeyince, bu sefer banka evi satmaya kalktiginda alici kalmiyor ortada ve evin fiyati dusuyor, banka verdigi borcu geri alamiyor konumuna dusuyor.

Bu sefer, yogurdu ufleyerek yeme hali bas gosteriyor. Durumunuz iyi, ev almaya kalkiyorsunuz, %6'yi odeyecek durumdasiniz da ama banka urkmus ya, vermiyor size kredi. Evi gectik, ama is orda kalmiyor, krediye ihtiyac duyan is yerleri de bu krediyi bulamadigi icin krize giriyor. Is yapamayinca, isci cikartiliyor. Issizlik bas gosterince, herkes kemerleri sikmaya basliyor. Para harcanmayinca, is yerleri daha az is yaptiklari icin isci cikartmaya basliyor/devam ediyor. Durumun gittikce kotulestigi kisir bir dongu cikiyor ortaya. Buna 'vicious circle' (Turkce piyasa deyimi nedir bilmiyorum) deniliyor.

Iste Merkez Bankasi ortadaki bu kredi sikintisini asmak icin faizleri asagi cekti. Avrupa'da pek cok merkez bankasi da piyasaya para pompaladi. Ortada guvensizlik hakim oldugu icin ben yine de kotumserim. Buyuk bir ihtimalle bir sonraki sefere GS'in 3 aylik kazancini buraya yazarken verecegim rakamlar hic iyi olmayacak. Du bakalim...

Unutmadan, bu yazi icin rakamlari arastirirken "How do I work" (Nasil calisiyorum) baslikli cok guzel bir yaziya rastladim. Buyuk sirketlerin buyuk buyuk adamlari nasil calisiyorlarmis merak ediyorsaniz bir goz atin.

Çarşamba, Eylül 12, 2007

US Open ve Les Miserables


Haftasonunu US Open dolayisiyla televizyona yapisik halde gecirdik. Durup durup 'yaw gene gidemedik ya' diye soylenmeyi de ihmal etmedik. Bu tarihlerde genelde tatilde oluyoruz, bu yil bir yere gidemedik. Yasasin maclara gidecegiz diyerek biletler satisa cikti dendiginde bilgisayar basinda yerimizi aldik. Ama haftasonu maclarinin hicbirine yer bulamadik. Hafta ici gidelim dedik, buldugumuz biletler cok pahali cikti. Oyle kaldi yine. Balkirin mudurlerden ona da bilet dusuyor US Open'a mesela ama bizim patronlarda tik yok bu konuda maalesef. Bizde ciksa ciksa beyzbol ve futbol maclarina - o da cok ender - fazla bilet cikiyor, onlar da bizi hic ilgilendirmiyor. Azimliyiz, bir yil mutlaka basaracagiz gitmeyi. Kadinlar finali cok sikiciydi bence, final maci dedigin soyle hop oturtur hop kaldirtir cinsten olmali, kim kazanacak acep diye ici icini yemeli insanin. Bunun baslamasiyla bitmesi bir oldu. Erkekler finali cok daha zevkliydi, bir de 5. sete uzasaydi tadindan yenmez olacakti.

Son gittigimiz muzikalden bahsedeyim biraz da. Cocuklugumuzdan beri hasir nesiriz bu eserle. Kitabini okuduk, film(ler)ini seyrettik, muziklerine asik olduk, uzun bir donem evde bikmadan usanmadan ardarda dinledik. Veee en sonunda muzikaline gidebildik. Broadway'de sahnelenmeye 1987 yilinda baslamis Les Miserables. Su anda en uzun sureli sahnelenen oyunlar siralamasinda ucuncu. Ilk ikisi Cats ve Phantom of the Opera saniyorum. Oyun cok guzeldi, 2.5 saat nasil gecti hic anlamadik. Minik Cosette'i canlandiran kucuk kizin sesine asik olduk, cok cok guzeldi.

Pazar, Eylül 09, 2007

World of Warcraft - ScorionR


Mutlu habeeer: Warrior'umu en ust seviye olan 70e getirince daha saldiri yetenegi ustun ('dps' - damage per second) bir karakter olarak 'Rogue' oynamaya baslamistim. Rogue'um (ScorionR ) bugun 70'e ulasti. Wow sevenlere duyurulur :)

Cuma, Eylül 07, 2007

Seyir Defterine Devam

Gecen yazimda yeniden seker testi yapilacak demistim ya, yokmus oyle birsey. Hemsireyle anlasamamisiz telefonda. Sadece kan alacaklarmis. Onun icin de 8 saat ac kalmam gerekiyormus. Bunu bilmeyip kahvalti ederek gittigim icin kani bir sonraki gun vermem gerekti. Artik iki haftada bir gidecekmisim kontrole.

Saclarim cogaldi:)) Super birsey bu. Cogalmiyorlar aslinda, dokulmuyorlar sadece. Yazin rahat olur diye saclarimi kestirmeye karar vermistim ki bunu farkettim. Soylemislerdi aslinda ama 'too good to be true' gelmisti kulagima. Dogruymus meger yasasin. Savura savura geziyorum simdi mutlu mesut. Dogumdan sonra aradaki farki kapatacak sekilde dokuluyorlarmis yalniz, eh o zaman tutariz kuaforun yolunu. Benim gibi cok ince telli ve az saci olanlar icin birkac ay cok saci varmis gibi gorunmek yok boyle birsey dedirtesi bir olay. Hep dalga gecerim kiz cocugu dedigin sac konusunda babaya cekmez ki canim diyerek. Gerci bizim durumumuzda babaya cekmesi kendisi acisindan cok faideli olacak:)) Soylemedi demesin. Ben cocukken mahallede birkac kiz arkadasimizin kafasini kazitmislardi. Saclar gur cikarmismis oyle yapinca. Dogruluk payi var midir acep? Sonucu hatirlamiyorum zira. Hani varsa soyle hatirlamayacagi bir yasta (biz dana kadar olmustuk o zamanlar, kizlari hergun aglatiyordu mahallenin oglanlari kellikleriyle dalga gecip) yapsak mi ki.

Fazla sebze yemiyorum. Hic icimden gelmiyor, canim cekmiyor. Meyve konusunda hic problemim yok, deli gibi tuketiyorum ama sebze istemiyorum iste. Bugun gym donusu kendimce super(!) bir cozum buldugumu dusundum: sebze suyu. Yol ustunde taze meyve-sebze suyu sikip satan kucuk arabalar var. Millet kuyruk oluyor onlerinde sabahlari ve ogle saatlerinde. Her gun bir bardak taze sikilmis sebze suyu icsem ne guzel olurdu di mi. Hevesle gidip aldim koca bir bardak. Kereviz, ispanak, salgam, maydanoz, vs, vs...ne ararsan var icinde. Sonuc: hayatimda bu kadar kotu cok az sey icmisimdir. Kucukken tadindan nefret ettigim bir oksuruk surubu vardi, hala listemde ilk siradadir. Ikinciligi de bu sebze suyuna verdim. Bu ne be! Aldik o kadar bitirecegiz artik ama bir daha mi, asla. Meyvemi yiyip otururum pasa pasa.

Dun sabah otobus terminalinden cikarken kapinin onunde gazete dagitan genc bir cocuk tam ben gecerken karnima bakip erkek di mi dedi:) Sen de mi Brutus diyip guldum gecerken. Neyse, ben gidip burnumu tikayip gozumu kapatip su kalan seyi iceyim. Ustune de kati bir dolanip bakiim kimin cikolatasi falan var, tadi unutulsun gitsin bir daha hatirlanmasin.

Çarşamba, Eylül 05, 2007

Oneriyoruz: Facebook

Bir kac gun once yan tarafa Facebook profil linklerimizi ekledik. O zaman yazacaktim bu yaziyi ama bugune kaldi...

Gunluk takip ettigim teknoloji bloglarinda artik iyiden iyiye, sosyal baglanti kurmaya yarayan siteler icerisinde Facebook 1 numara olarak bahsedilmeye baslaninca, bir hesap acip bakayim dedim.

Internet araciligi ile sosyal iliskileri gelistirme, yeni insanlarla tanismak, arkadaslar arasi iletisimi ve paylasimi artirma amacli kurulan pek cok networku denedim iki yildir. En cok Google'un Orkut'undan umitli idim ama bir arpa boyu yol gidemedi, bir turlu bir sonraki adimi atamadi google. Microsoft Wallop , Yahoo'da 360 ile benzer yatirimlara gittiler.

Orkut'un "Tartisma Listesi" gibi kullanilabilmesi yonu cok ilgi gordu ve daha cok bu yonuyla kullanildi. Herhangi iki kisinin ortak arkadaslari varsa, bir kac derece uzak bile olsa, o iliskiyi gosterebiliyordu. Mesaj birakildiginda e-mail gondermesi guzel bir ozellik idi ama kisiye birakilmis bir kontrol yoktu.

Wallop, Flash tabanli bir site kurmustu, uzun sure yavas yavas gitti, modern gorunumlu ama islevsel olmaktan uzak, amacsiz bir goruntusu vardi. Spaces ile butunlestirme cabalari genis tabanli kabul gormedi. Resim upload edip resimdeki kisileri isaretleme, su Adil, su Bezen demek mumkundu ("tagging").

360'da MS gibi Yahoo servislerini baglamaya calisti ama o da yarim yamalak bir servis olarak kaldi, pek ilgo gormedi.

Hi5 daha cok Avrupa'da kullanici buldu. Ben cok takilmadim acikcasi. LinkedIn, profesyonellerin resumelerini koyabilecegi, is baglantilarini kurma amaci oldugu icin biraz 'resmi' bir tarafi var.

Facebook, simdiye kadar denedigim tum sitelerdeki iyi ozellikleri birlestirmis ama en guzel tarafi, herkese 'facebook yazilimi' yazma imkani veriyor. Diyelim bir yazilimcisiniz, facebook'un programlama arayuzlerini (API - Application Programmin Interface" kullanarak gelistirdigini yazilimi siteye entegre ediyorsunuz ve "Marketplace" denilen bir bolumde yayinlaniyor bu yazilim. Isteyenle, kendi profillerine ekliyor ve o programin kullanicisi oluyorsunuz.

Bir kac ilginc ornek vereyim. Mesela filmelere oy veriyorsunuz, sevdiklerinizi siraya koyuyorsunuz. Arkadaslariniz da ayni seyi yapiyor ve program size bir sayfada kiminle benzer zevkleri paylasiyorsunuz, hangi filmi arkadaslariniz tavsiye ediyor vs. gibi bilgiler sunuyor.

Facebook'u mesajlasma platformu olarak kullanabiliyorsunuz. Mesela hafta sonu bir yerlere gitmeyi planliyorsunuz, bir 'event' yaratip arkadaslarinizi haberdar edebiliyorsunuz. Birilerini aramayi dusunuyorsunuz, "status" bolumune bakiyorsunuz.

Bu acaip kullanisli bir bilgi aslinda. Ornegin, dun aksam gym'e gittim, sonrasinda is cikti tekrar ver saat 8:30 gibi ayrildim isten. Cikmadan once, facebook'da "status updates" bolumune gidip "ev yolunda" diye not dustum. Oraya bakan biri, benim kac dk./saat once bu bilgiyi guncelledigimi de goruyor. Netekim, eve geldigimde, Bezen "gecikince facebook'a baktim, yola ciktigini gordum" dedi :)

Ikna olmadiniz mi? Cok eglenceli web oyunlari da yazmislar! Bu ara gozde oyunumuz "Pirates". Anlatmaya calismayacagim, katilin deneyin :) Facebook'u denemnizi tavsiye ediyoruz.

Salı, Eylül 04, 2007

Yaz Bitti mi Simdi?

Uc gun tatildik bu haftasonu. Labor Day tatili vardi Pazartesi. Az oluyor ya boyle uzun haftasonlarimiz pek kiymetli gozumuzde. Ama bu kadar da cabuk gecmez ki canim o kadar hevesle beklenen uc gun. Bu haftasonu ayni zamanda 'unofficially' yazin bitisi anlamina geliyor burda. Havuzlar falan kapanmaya basliyor artik yavas yavas. Bizim isyerinde yaz kiyafet uygulamasi bitti mesela bugun itibariyle. Hos hatunlar icin farketmiyor zaten de erkekler icin kravata donus demek bu. Ha kac kisi uyuyor o ayri mesele:)) Yaz bitiyor ama gercekten de. Hava gittikce daha erken karariyor. Evet sicak havada hamile olmak rezil birsey, sicak cokuyor ustune, bitsin diyor insan ama kis gelsin istemiyorum ki ben, icim karariyor gunes olmayinca.

Gecen hafta cok yogundu. Gruptan iki kisi tatile gidince onlarin islerini de aramizda paylastik haliyle, onum arkam sagim solum dosya halindeyim su anda. Uzun haftasonunun bir iyi yani da ardindan gelen haftanin 'kisa' olmasi, hehehe:)

Koca yazi dogru duzgun outdoor aktivitesi yapmadan gecirdik resmen. Hiking, orman yuruyusleri, tarlalardan meyve toplama girisimleri bahsettigim. Soyle bir dusununce her haftasonu doluydu, bir sekilde aktivitesiz geceni olmadi ama bunlari atlamisiz iste. Cumartesi gunune hemen bir orman yuruyusu kondu. Palisades Park'da bulusup Hudson nehrine karsi yayilip biraz sohbet ettikten sonra uzun yuruyus yapmak isteyenler dustuk yola. Ozlemisim orman yuruyuslerimi, aksama kadar yururdum birakilsaydim. Tam parkurumuzun ilk yarisini bitirmis yukaridan nehrin ve ormanin (ve kendimizin:)) fotograflarini cekiyorduk ki asagidakiler aradi. Cocuklar cok acikmis, aslinda hepsi acikmis, bizim parkur tamamlamamiz uzun surecegi icin asagidakilerden birinin arabayla gelip bizi oldugumuz yerden almasini onerdiler. O anda oldugumuz yer yolun kenarina ara ara yapilmis minik otoparki olan, nehrin ve ormanin seyredilebilecegi alanlardan biriydi. Cok acikmislardi biz yurur geliriz hemencecik (!) gibi ikna denemeleri basarisiz oldu. Cimlere yayilip arabayi bekledik tabi. Ordan asagi inip hep beraber arabalara dolusup Samdan'a kebap yemeye yollandik. Onun icin yurumus olarak saymiyorum ben kendimi hala.

Kalan iki gunumuz ev civarinda, genelde arka bahcede arkadaslarla yayilarak gecti. Havalar hala sicak gerci ama aksamustu disarisi cok guzel oluyor. Yakinda yagmurlu gunlerimiz baslar zaten, disarida ne kadar otursak kar simdi. Cumartesi aksami Balcalar ve Ilkayla arka bahcede yedik yemegi. Ustune de sivrisineklerce pek isirilmadan gec saatlere kadar oturabildik. Pazar gunu Mina ve Charles geldiler Connecticut'dan. Onlara son gittigimizde curumus bir agactan devrilen buyuk bir dalin iki agaclarini ve kayiklarini hasat ettiginden bahsetmistim. O olaydan yaklasik 1 hafta sonra, bizimkilerin agacin kestirilmesi icin yan evin evsahibi ile gorusmeleri henuz surerken ayni agactan bir baska buyuk dal bu sefer cocuklarin evinin catisina dusmus ve catiyi delmis. Tam yatak odasinin ustune gelen kisimda koca bir delik var su anda. Odanin tavani da delinmis. Simdi sigorta sirketleri ve ustalarla cebellesiyorlar. Mina bizim arkada henuz cok ciliz ve kucuk olan agaclarin hizla buyuyen cinsten oldugunu, birkac yila iyice buyuyecegini soyleyince Adil ve Haydar agaclara kotu kotu bakmaya basladilar.

2 hafta sonra Prison Break'in 3 sezonu baslayacakmis. Yeeeeyyy. Heyecan ve hevesle gun sayiyoruz simdi:)