Romeo ve Juliet'i izlemeye gittim Central Park'a. Acik havada oyun/konser/tiyatro/vs izlemek coook zevkli. Hava da cok guzeldi sansimiza. Sagimda oturan iki kisi kalin kazaklar giyip bir de ustlerine yanlarinda getirdikleri cok agir ve kalinmis gibi gorunen battaniyeyi orttuler, e pes diyebildik baska ne diyelim bilemedik. Tam yanimda oturani ilk perdede bir 15 dakika kadar horlaya horlaya uyudu hatta, cok komikti. Sandalyeler de oyle rahat falan degil, onlarda uyumak buyuk yetenek isi cidden.
Shakespeare in the Park 1954'de baslamis Central Park'da. O zamanlar havuzun onundeki cim alanda yapiliyormus gosteriler. Donemin parklar muduru cimler rezil oluyor diye ayri bir ucret talep etmeye baslamis. Olay buyuyup mahkemeye tasinmis. Mahkeme sonucunda yine parklar mudurunun istegiyle $250,000 harcanarak Central Park'da Shakespeare tiyatrosunun yapilmasina karar verilmis. 1961 yilinda Dell Yayincilik'in patronu George T. Delacorte'in bagislariyla Delacorte Tiyatrosu kurulmus. 1962 yilindna itibaren de tum gosteriler burada sahnelenmeye baslanmis.
Her yaz iki farkli oyun oluyor. Biletlerin cogu bedava, erken gelen oturur seklinde veriliyor. O erken gelme kisminda biz cok basarisiz olmustuk buraya geldigim ilk yillarda. Millet nerdeyse geceden kamp kuruyordu gisenin onunde. Hic o kadar erken gidemedigimiz icin hic biletimiz olmamisti. Oyunlarin maliyetinin azaltilmasi adina bir kisim bilet de sponsorlara ve katkida bulunmak isteyenlere parali olarak veriliyor. Parali bilet alinca yeriniz yurdunuz nerde oturacaginiz belli oluyor tabi ama onlar da oldukca pahali. Ayrimcilik olmasin diye bir sira parali biletlileri bir sira bedava biletlileri oturtuyorlar. Cok hos di mi. Patronum parali bilet alanlardan. Kalabalik bir grup olarak her yil bilet aliyorlar. Bu yil isi cikmis birinin oyun gunu, gitmek ister misin diye soruyordu ki patronum lafini tamamlayamadi adamcagiz ben evet evet diye atlayinca. Havada kaptim bileti desem yeridir.
Shakespeare in the Park'in bir ozelligi de unlu oyuncularin da rol aliyor olmasi. Morgan Freeman, Meryl Streep, Denzel Washington, Christopher Walken, Kevin Kline, Natalie Portman, Philip Seymour Hoffman bu isimlerden bazilari. Bizimkinde Six Feet Under'daki Lauren Ambrose Juliet'i oynuyordu. Cok basariliydi hatun, pek begendik. Fotograf cekmek yasakti o yuzden tiyatrodan bir tek kare bile yok elimde maalesef.
Cuma, Haziran 29, 2007
Salı, Haziran 26, 2007
Kabin Zamani Geldiii:))...ve Gecti:((
Gecen yaz bir haftasonu Catskills'de bir kabin kiralamis ve tadina doyamamistik. Bu yil kistan baslamistik yaz gelse de kabine gitsek demeye. Vee bu Cuma 8 kisilik ekibimizle yeniden dustuk yollara. Ilkay ve Sibel de katildi bize bu sefer. 6 kisiyken kucuk kabinlerden birini kiralamistik, bu sefer ellerindeki tek buyuk kabini kiraladik: Patakatan Lodge. 9 kisilik lodge da lodge'mus ama, iki yatak odasi, bulasik makinasi, firin, televizyon, dvd player, gercek bir somine, daha buyuk bir buzdolabi, yarisi cepecevre sinek telleriyle kaplanmis bir teras...5 yildizli bir otele gelmisiz gibi hissettik. Onde ve arkada da acaip genis alanimiz vardi, nereye nasil yayilacagimizi bilemedik.
Buzdolabina girmesi gerekenleri aceleyle yerlestirip ates yakmak uzere odun toplamak icin disari attik kendimizi. Yine gecen sefer biz gelmeden once nehir tasmis ve odunlarin yigili oldugu alani dagitip odunlari goturmustu, odun bulucaz diye canimiz cikmisti. Bu sefer agzina kadar doluydu odunluk. Kabinden iceri adim atmamizla yeme etkinligine baslamamiz da bir oldu. Pazar aksamustu yola cikana kadar kabin civarinda olmadigimiz anlar disinda mutemadiyen yedik. Grupca mide fesadi gecirmemis olmamiz mucizeden baska bir sey degil. Bir onceki sefer eksikligini cektigimiz malzemelerin listesi yapilmis, onlara agirlik verilmisti bu defa. Erkeklerin yumurtasi unutulmadi mesela.
Gecen sefer biraz kurabiye ve boregimiz vardi, hemen bitmislerdi ve iki gun boyunca aahh ahh biraz daha olsalardi demis durmustuk. Bu sefer takim listelerine ilk olarak onlar eklendi. Gozumuz o zamandan ne kadar ac kalmissa oyle bir kurabiye borek corek getirmisiz ki. Sibel yaprak sarmasi bile yapmisti (insanin becerikli arkadaslarinin olmasi harika bisi). Bir tarafta cesit cesit kurabiyeler bir tarafta cesit cesit borek, corek, poaca ve sarma. Yiyorsun yiyorsun bitmiyor:) Cennet boyle birsey olsa gerek:)) 8 kisi iki gun boyunca yedik ama bitiremedik hepsini. Donuste her ekibe yolluk bile cikti onlardan.
Ilk aksam atesimizi yaktik, sarinip sarmalanip cevresine dizildik, sucuk ve marshmallow kizarttik, yedik ictik muhabbet ettik gec saatlere dek. Biz yattiktan sonra oturanlar arabalardan birini atesin yanina cekip ufak bir fasil muhabbeti de yapmis sarap esliginde. Ilkay kacta yatarsa yatsin sabahlari cok erken kalkar. Bu burda da degismedi ve 6.45'de uyandigimda Ilkay zinde, canli, neseli haliyle digerlerini uyandirmaya calisiyordu. Ben o kadar erken uyanamam aslinda ama evimden baska bir yerde uyudugumda uyaniveriyorum erkenden. 8.30'da herkes bir sekilde kaldirilmis, homurdananlara kahve sunulmus ve bahceye yayilinmisti. Voleybol oynandi, badminton oynanmaya calisilip basarilamadi, biraz tavla atildi. Arada Ilkay'in uyuma ihtimaline karsi ufak bir tencere ve demir bir spatula hazir tutuldu hatta emin olmak adina zaman zaman cocugun basucunda calindi. Sansimiza gene siki yagmur yagmis birkac gun oncesinde, gene nehir tasmis. Bu sefer bizim kaldigimiz yerlerde tasmamis ama nehrin rengi camur rengini almis. Kano yapicaz diye diye geldigimiz icin yapsak mi, noolur ki yapsak falan diyorduk ama nehrin neresi sig neresi derin gormek mumkun degildi. Kabinleri isleten Jeff de bu suda yapmanizi kesinlikle tavsiye etmiyorum diyince kano hayali suya dustu. Yururken nehrin olmasi gereken ve simdi oldugu rengini birarada gosteren bir yer bulup hemen resmini cektik.
Kano isi yatinca bisiklet on plana cikti. Gecen sefer Adil ve Simon bisikletleri burda kiralamisti ve cok kotu de cikmamisti bisikletler, idare etmislerdi. Bisiklet tasimak cok kolay olmuyor bizim icin. SUV'nin arkasina bisiklet takmak icin gereken aleti almadik, iceri sokabiliyoruz ama bu sefer de tum koltuklari yatirmamiz ve arabanin arkasini tamamen bisiklete vermemiz gerekiyor. Bu defa Simon ve Elif bisikletlerini getirmisti ama digerleri getirmemisti, kiraladiklari bisikletler rezalet cikti, pek zevk alamamis bisiklet grubu erken kesti turunu. Bir dahaki sefere getirecegiz demek ki ne olursa olsun. Biz Sibel'le yuruyus yaptik. Kabinde toplanip bir miktar daha tembellik yaptiktan sonra bu defa Eda ile yuruyuse ciktik. Biz giderken mangali yakacagiz yarim saate burda olun diye siki siki tembihlenince fazla uzatamayip donduk 45 dakika sonra. Firca yer miyiz acep derken bir geldik ki Sibel disinda hepsi uyuyor bir kosede:))
Mangal sonrasi yine ates fasli oldu, cok guzel yandi ates iyi isitti bizi. Aksamlari bayagi soguk oluyor orda. Haziran'da gittigimizden midir nedir sivrisinek pek yoktu bu defa. Sinek kovucu mumlar goturmustuk, cikartmadik bile cantadan. Ben iki gun boyunca hic off sikmadim ve hic isirilmadim. Karasinekler onlarin yerine de isiriyordu ama onlar kasindirmiyor en azindan.
Pazar gununu de bolca cimlere yayilma, voleybol ve biraz yuruyus halinde gecirdik. Donus saati gelsin istemedik hic ama cabucak geldi maalesef. Simdi uygun bir yer bulup Agustos ayi icinde Vermont'a gitmek istiyoruz biraz daha uzun sureli bir kabin tatili icin.
Buzdolabina girmesi gerekenleri aceleyle yerlestirip ates yakmak uzere odun toplamak icin disari attik kendimizi. Yine gecen sefer biz gelmeden once nehir tasmis ve odunlarin yigili oldugu alani dagitip odunlari goturmustu, odun bulucaz diye canimiz cikmisti. Bu sefer agzina kadar doluydu odunluk. Kabinden iceri adim atmamizla yeme etkinligine baslamamiz da bir oldu. Pazar aksamustu yola cikana kadar kabin civarinda olmadigimiz anlar disinda mutemadiyen yedik. Grupca mide fesadi gecirmemis olmamiz mucizeden baska bir sey degil. Bir onceki sefer eksikligini cektigimiz malzemelerin listesi yapilmis, onlara agirlik verilmisti bu defa. Erkeklerin yumurtasi unutulmadi mesela.
Gecen sefer biraz kurabiye ve boregimiz vardi, hemen bitmislerdi ve iki gun boyunca aahh ahh biraz daha olsalardi demis durmustuk. Bu sefer takim listelerine ilk olarak onlar eklendi. Gozumuz o zamandan ne kadar ac kalmissa oyle bir kurabiye borek corek getirmisiz ki. Sibel yaprak sarmasi bile yapmisti (insanin becerikli arkadaslarinin olmasi harika bisi). Bir tarafta cesit cesit kurabiyeler bir tarafta cesit cesit borek, corek, poaca ve sarma. Yiyorsun yiyorsun bitmiyor:) Cennet boyle birsey olsa gerek:)) 8 kisi iki gun boyunca yedik ama bitiremedik hepsini. Donuste her ekibe yolluk bile cikti onlardan.
Ilk aksam atesimizi yaktik, sarinip sarmalanip cevresine dizildik, sucuk ve marshmallow kizarttik, yedik ictik muhabbet ettik gec saatlere dek. Biz yattiktan sonra oturanlar arabalardan birini atesin yanina cekip ufak bir fasil muhabbeti de yapmis sarap esliginde. Ilkay kacta yatarsa yatsin sabahlari cok erken kalkar. Bu burda da degismedi ve 6.45'de uyandigimda Ilkay zinde, canli, neseli haliyle digerlerini uyandirmaya calisiyordu. Ben o kadar erken uyanamam aslinda ama evimden baska bir yerde uyudugumda uyaniveriyorum erkenden. 8.30'da herkes bir sekilde kaldirilmis, homurdananlara kahve sunulmus ve bahceye yayilinmisti. Voleybol oynandi, badminton oynanmaya calisilip basarilamadi, biraz tavla atildi. Arada Ilkay'in uyuma ihtimaline karsi ufak bir tencere ve demir bir spatula hazir tutuldu hatta emin olmak adina zaman zaman cocugun basucunda calindi. Sansimiza gene siki yagmur yagmis birkac gun oncesinde, gene nehir tasmis. Bu sefer bizim kaldigimiz yerlerde tasmamis ama nehrin rengi camur rengini almis. Kano yapicaz diye diye geldigimiz icin yapsak mi, noolur ki yapsak falan diyorduk ama nehrin neresi sig neresi derin gormek mumkun degildi. Kabinleri isleten Jeff de bu suda yapmanizi kesinlikle tavsiye etmiyorum diyince kano hayali suya dustu. Yururken nehrin olmasi gereken ve simdi oldugu rengini birarada gosteren bir yer bulup hemen resmini cektik.
Kano isi yatinca bisiklet on plana cikti. Gecen sefer Adil ve Simon bisikletleri burda kiralamisti ve cok kotu de cikmamisti bisikletler, idare etmislerdi. Bisiklet tasimak cok kolay olmuyor bizim icin. SUV'nin arkasina bisiklet takmak icin gereken aleti almadik, iceri sokabiliyoruz ama bu sefer de tum koltuklari yatirmamiz ve arabanin arkasini tamamen bisiklete vermemiz gerekiyor. Bu defa Simon ve Elif bisikletlerini getirmisti ama digerleri getirmemisti, kiraladiklari bisikletler rezalet cikti, pek zevk alamamis bisiklet grubu erken kesti turunu. Bir dahaki sefere getirecegiz demek ki ne olursa olsun. Biz Sibel'le yuruyus yaptik. Kabinde toplanip bir miktar daha tembellik yaptiktan sonra bu defa Eda ile yuruyuse ciktik. Biz giderken mangali yakacagiz yarim saate burda olun diye siki siki tembihlenince fazla uzatamayip donduk 45 dakika sonra. Firca yer miyiz acep derken bir geldik ki Sibel disinda hepsi uyuyor bir kosede:))
Mangal sonrasi yine ates fasli oldu, cok guzel yandi ates iyi isitti bizi. Aksamlari bayagi soguk oluyor orda. Haziran'da gittigimizden midir nedir sivrisinek pek yoktu bu defa. Sinek kovucu mumlar goturmustuk, cikartmadik bile cantadan. Ben iki gun boyunca hic off sikmadim ve hic isirilmadim. Karasinekler onlarin yerine de isiriyordu ama onlar kasindirmiyor en azindan.
Pazar gununu de bolca cimlere yayilma, voleybol ve biraz yuruyus halinde gecirdik. Donus saati gelsin istemedik hic ama cabucak geldi maalesef. Simdi uygun bir yer bulup Agustos ayi icinde Vermont'a gitmek istiyoruz biraz daha uzun sureli bir kabin tatili icin.
Cuma, Haziran 22, 2007
Yoldan geldim yorgunum...
Gecen yil bu zamanlarda sirketten arkadaslarla ilk kez "JP MorganChase Corporate Challange" kosusuna katilmistim. 3.5 mil (~5.5Km) yi bir kerede kosamamis, 2 kere durmak zorunda kalmistim...
O zaman, 2007 yilinda bu mesafeyi durmadan kosacagima dahasi ilk 20 dakikasini birlikte kostugumuz ama ben birakinca basip giden is arkadasim Rebecca'yi yalniz birakmayacagima soz vermistim kendime. Netekim, maraton kosmayi hayal ettigim, konu ile ilgili bir iki yazim da var arsivde.
World of Warcraft'a takilmaya baslayincaya kadar her sey iyi gidiyordu ama sonra oyunun cazibesi gym'e gitmeye agir basinca, kosmayi biraktim. Tabii arada bir niyetleniyorum. Gecenlerde bir alisveris furyasina kapilip yeni bir kosu ayakkabisi aldigimi yazmistim. Giyip kosmak nasip olmadi henuz :(
Isten arkadaslarla e-maillestik yaristan 15 dk. once 6:45'de Central Park'a yakin bir cafe de bulusalim diye ama ben yetisemedim, tek kostum. Gecen ay kendimi test etmis ve yavas kosarsam yarisi bitirebilecegime kanaat getirmistim. 39dk surdu kosum ama durmadan yavaslamadan ayni (yavas) tempoda kostum bitirdim.
Goldman'in cadirina gittik sonra. Ilk gun 500 kisi basvurmus ve sirketin kotasi dolmus. O yuzden gecen yil katilan bazi arkadaslar katilamadi. Aramizdaki en iyi kosusu Fransiz arkadasimiz Mathieu (Wache) idi. O 26dk.da kosmus. Rebecca'da 29dk. Yani benim onlara eslik etmem filan mumkun degilmis :)
Mathieu Nikon D50 kamerasini getirmis. Harika bir sey, elledim, bir iki resim cektim hemen. Sitesine koymus, soooradan bakabilirsiniz.
Bugun ogleden sonra, New York'un daglarina vuracagiz kendimizi. Kabin kiraladik gecen yilki gibi. Eda & Murat Kilic ve Elif & Simon Cohn ile gitmistik, bu yil en yakin komsum (simdilik) Sibel & Ilkay Kazakci da geliyor. Hafta sonunu iple cekiyoruz!
Perşembe, Haziran 21, 2007
Hurriyet ayibindan vazgecmis...
3 hafta kadar onceydi. Sirket e-maile dusen bir linke tikladim ki bizim proxy mesaji cikti karsima: Bu siteye girist "ciplaklik" (nudity) icerdigi icin engellenmistir. Bahsedilen site Hurriyet.com.tr. O gun, gerekli yerlere basvurup siteye erisimin acilmasi icin girisimde bulundum ve aksama actilar.
Bu haberi ODTU-MD listesine yazdim. Gelen cevaplardan anladim ki, durum bizim sirkete ozel degilmis. Belli ki internet sitelerini kategorize eden, uygunsuz siteleri filtreleyen bir sirket var ve onlarin database'ini kullaniyor herkes.
Daha sonra sadece ABD'de degil, Avrupa'da da kimi sirketlerin Hurriyet gibi kimi Turk gazetelerine erisimi engellediklerini ogrendim. Serdar Kuzu, radikalde bahsetmis bir yazisinda, belki bu konuyu isler, kamuoyunun dikkatini ceker diye ona yazdim durumu.
Hakikaten durum icler acisi idi. Balkir bahsetti, kendisi GE'de acilmasina ugrasmis, reddetmisler. Bir iki arkadas yazdi, gazeteye bakarlarken, "porno siteye bakiyorlar" diye Insan Kaynaklarina (Human Resources - HR) sikayet gitmis, korkudan acamaz olmuslar.
ODTU-MD'ye bir kac kez yazdim konuyu. Bugun Fuat (Ornali) Agabey bir haber gecti Hurriyet'ten. Basligi "Kadin teshirinin rekabetini reddediyoruz". Artik kim okuyorsa bunlari "tiraj kaybetmeyi goze alarak" artik on sayfada haber kiymeti olmayan kadin teshirine dayali resimler olmayacakmis. Tabii dogru yolu buldular ya hemen diger gazeteleri de aynisini yapmaya davet ediyorlar.
Son baktigimda 664 yorum vardi, usenmedim taradim. Herkes "gecikmis bir karar, iyi yaptiniz" diyor. E o zaman "halk bunu istiyor" diye gozumuze ahlaksizligi sokmanin alemi neydi? Hangi halk istiyormus bunu? Illa Turkiye'yi rezil mi etmeniz gerekiyordu dunya aleme aklinizi basiniza toplamak icin?...
Neyse, yanlistan donene aferin demek lazim. O yuzden Hurriyet'e de aferin. Bu sayede www.sevdm.com a ilk haberimi de gecmis oldum :)
Bu haberi ODTU-MD listesine yazdim. Gelen cevaplardan anladim ki, durum bizim sirkete ozel degilmis. Belli ki internet sitelerini kategorize eden, uygunsuz siteleri filtreleyen bir sirket var ve onlarin database'ini kullaniyor herkes.
Daha sonra sadece ABD'de degil, Avrupa'da da kimi sirketlerin Hurriyet gibi kimi Turk gazetelerine erisimi engellediklerini ogrendim. Serdar Kuzu, radikalde bahsetmis bir yazisinda, belki bu konuyu isler, kamuoyunun dikkatini ceker diye ona yazdim durumu.
Hakikaten durum icler acisi idi. Balkir bahsetti, kendisi GE'de acilmasina ugrasmis, reddetmisler. Bir iki arkadas yazdi, gazeteye bakarlarken, "porno siteye bakiyorlar" diye Insan Kaynaklarina (Human Resources - HR) sikayet gitmis, korkudan acamaz olmuslar.
ODTU-MD'ye bir kac kez yazdim konuyu. Bugun Fuat (Ornali) Agabey bir haber gecti Hurriyet'ten. Basligi "Kadin teshirinin rekabetini reddediyoruz". Artik kim okuyorsa bunlari "tiraj kaybetmeyi goze alarak" artik on sayfada haber kiymeti olmayan kadin teshirine dayali resimler olmayacakmis. Tabii dogru yolu buldular ya hemen diger gazeteleri de aynisini yapmaya davet ediyorlar.
Son baktigimda 664 yorum vardi, usenmedim taradim. Herkes "gecikmis bir karar, iyi yaptiniz" diyor. E o zaman "halk bunu istiyor" diye gozumuze ahlaksizligi sokmanin alemi neydi? Hangi halk istiyormus bunu? Illa Turkiye'yi rezil mi etmeniz gerekiyordu dunya aleme aklinizi basiniza toplamak icin?...
Neyse, yanlistan donene aferin demek lazim. O yuzden Hurriyet'e de aferin. Bu sayede www.sevdm.com a ilk haberimi de gecmis oldum :)
Çarşamba, Haziran 20, 2007
Nutmeg ve Haftasonu
Cuma gunu nutmegin cinsiyetini ogrendik, kizmis kendileri. Amniyo sonuclari da normalmis. Safra kesem biraz buyumus son kontrolden bu yana. Gorunen her yerim buyuyor ya benim neyim eksik dedi sanirim. Soyle bir internette arastirinca gordum ki ondan baska buyume ihtimali olan organlar da varmis bu hamilelik sureci icinde. Kisa bir surede hic almadigin kadar kilo alinca vucut nooldugunu sasiriyor demek ki. Uc haftada bir kontrole gidiyorum zaten, nedir ne degildir gorecegiz bir sonraki kontrolde.
Cumartesi gunu kizlar bulusup brunch yaptik. Canim arkadasim Figenin Agustosta aramiza katilacak olan kizi Erin'di brunch'in temasi, bir nevi baby shower oldu. Montclair'de sevdigimiz bir cafe var bizim, ara sira gittigimiz. Oraya gittik, disarida yeri gonlumuze, boyu sayimiza uygun bir masa bulduk, bayagi kaynattik. O gun yagmur bekleniyormus meger, ben beklemiyordum:) Kahvaltimiz bitene kadar yagmadi neyse ki. Semsiyeler acikti masalarin ustunde ama yine de yagmaya baslayinca oturmakta olanlarin masalarindan gordum ki sagdan soldan siziyor bazi sandalyelerin ustune su yine de. Yagmur biraz yagdi ve durdu hemen, kurumaya bile basladi yerler akabinde. Oldu bitti iste diye dusunerek gunun kalaninda ne yapsak, icerilere tikilmasak derken baktik erkekler Hoboken'a gitmis, hadi onlarin yanina gidip ordan da Manhattan'a gecelim dedik. Biz 1-2 yere ugrayip Hoboken'a ulasabildigimizde kara bulutlar da sehrin ustune yerlesiyordu. Bu sefer ciddi yagacak gibi gorunuyordu yagmur, sehirde salinma plani suya dustu oyle olunca.
Cumartesi gunu kizlar bulusup brunch yaptik. Canim arkadasim Figenin Agustosta aramiza katilacak olan kizi Erin'di brunch'in temasi, bir nevi baby shower oldu. Montclair'de sevdigimiz bir cafe var bizim, ara sira gittigimiz. Oraya gittik, disarida yeri gonlumuze, boyu sayimiza uygun bir masa bulduk, bayagi kaynattik. O gun yagmur bekleniyormus meger, ben beklemiyordum:) Kahvaltimiz bitene kadar yagmadi neyse ki. Semsiyeler acikti masalarin ustunde ama yine de yagmaya baslayinca oturmakta olanlarin masalarindan gordum ki sagdan soldan siziyor bazi sandalyelerin ustune su yine de. Yagmur biraz yagdi ve durdu hemen, kurumaya bile basladi yerler akabinde. Oldu bitti iste diye dusunerek gunun kalaninda ne yapsak, icerilere tikilmasak derken baktik erkekler Hoboken'a gitmis, hadi onlarin yanina gidip ordan da Manhattan'a gecelim dedik. Biz 1-2 yere ugrayip Hoboken'a ulasabildigimizde kara bulutlar da sehrin ustune yerlesiyordu. Bu sefer ciddi yagacak gibi gorunuyordu yagmur, sehirde salinma plani suya dustu oyle olunca.
Bu haftasonu bir de Gilda'ya kahvaltiya gitme planimiz vardi. Kistan beridir gidecegiz bir turlu firsat olmamisti. Queens'e gidemiyoruz bir turlu, hep birsey cikiyor. Gene olmadi. Bu sefer bizim sucumuz degildi valla. Tam hazirlandik, evden ciktik arabaya binecegiz, sag arka lastigi yerle butunlesmis bulduk. Pazar pazar acik yer bul, lastigi gotur getir derken bayagi zaman gececekti, kahvalti yerine anca aksam yemegine yetisirdik herhalde. Vazgectik, eve geri donduk. Lastikle de hic ugrasmadik, arabanin 1-2 problemi daha vardi zaten gosterilmesi gereken, Pazartesi hepsini hallederiz diye biraktik.
Salı, Haziran 19, 2007
Sevd'm ve Turk Tarihi hakkinda bir yazi
Su digg.com ne guzel bir dusunce, keske Turkce'si olsa diyordum. Bizim komsu, Murat Kilic, benim gibi biri yapsada kullansak dememis, oturmus ugrasmis, sevdm.com'u cikartmis ortaya.
Digg mantigiyla calisiyor. Guc kullanicilarda. 2 tusa basip bir kullanici adi yaratiyorsunuz, sonra hosunuza giden, baskalarinin da ilgisini cekebilecek yazi linklerini siteye geciyorsunuz. Diger kullanicilar begenirse 'sevdm', begenmezlerse 'batir' tusuna basiyor. En cok oy alanlar en on sayfada yer aliyor.
Bugun soyle guzel bir yazi gordum:
Efsaneler küçük bir parçasıyla gerçek, büyük parçasıyla hayaldir. Eski Türkler, dişi bir kurdun oğulları ve kızları olarak doğduklarına inanmıştı. Kolsuz ve bacaksız kalan tek bir oğulun çoğalmasıyla. Demir bir dağın ardına saklanıp kalabalıklaşmasıyla. Sonra o dağı eritip çıkmasıyla. Atlas dergisi, Hun, Göktürk, hatta Moğolların türeyiş efsanelerinde geçen demir dağı aradı. Temir Tav adıyla bir kasabayı, Altay Dağları'nın kuzey yüzünde buldu. Ergenekon efsanesinin coğrafyasında yaşayan demirci Türk halkı Şorlarla tanıştı...
Devami: http://www.kesfetmekicinbak.com/kultur/tarih/03355/
Digg mantigiyla calisiyor. Guc kullanicilarda. 2 tusa basip bir kullanici adi yaratiyorsunuz, sonra hosunuza giden, baskalarinin da ilgisini cekebilecek yazi linklerini siteye geciyorsunuz. Diger kullanicilar begenirse 'sevdm', begenmezlerse 'batir' tusuna basiyor. En cok oy alanlar en on sayfada yer aliyor.
Bugun soyle guzel bir yazi gordum:
Efsaneler küçük bir parçasıyla gerçek, büyük parçasıyla hayaldir. Eski Türkler, dişi bir kurdun oğulları ve kızları olarak doğduklarına inanmıştı. Kolsuz ve bacaksız kalan tek bir oğulun çoğalmasıyla. Demir bir dağın ardına saklanıp kalabalıklaşmasıyla. Sonra o dağı eritip çıkmasıyla. Atlas dergisi, Hun, Göktürk, hatta Moğolların türeyiş efsanelerinde geçen demir dağı aradı. Temir Tav adıyla bir kasabayı, Altay Dağları'nın kuzey yüzünde buldu. Ergenekon efsanesinin coğrafyasında yaşayan demirci Türk halkı Şorlarla tanıştı...
Devami: http://www.kesfetmekicinbak.com/kultur/tarih/03355/
Perşembe, Haziran 14, 2007
GS 2007 Ikinci ceyrek sonuclari
2007 Mart'inda Goldman'in gelirlerinin yeni bir rekora ulastigini yazmistim. Bugun sabah sirkete geldigimizde, 2.ceyrek sonuclarini ogrendik:
Net kazanc: 10.18 milyar dolar, Net kar: 2.33 milyar dolar. Gecen ceyrege gore rakamlar biraz dusmus ama hala 2 yildir suregelen yuksek karlilik devam ediyor. Hatta bugun New York Times, Reuters'a dayanarak gectigi haberde "Karlilik ve Piyasa degeri acisindan Dunyanin en buyuk yatirim bankasi" seklinde bahsediyordu Goldman'dan.
CEO Lloyd C. Blankfein, "su anki belirsiz piyasa ortaminda bu rakamlar olaganustu" diyordu sabahki mesajinda. Amerikan piyasalari eski cosmuslugunu birakti ama Irak savasinin basladigi gunlerden beri cosan borsa artik duruldu. Kazanclar cok artti ve artik bir durgunluk/asagiya gidis beklentisi var havada...
Ancak, pek cok sektorde konsolidasyonlar goze carpiyor. Ust uste rekor kazanclar elde eden sirketler kazandiklari parayi rakiplerini satin alarak, birlesmeye gidip buyuyerek kullaniyorlar. O piyasa hareketli ve finans firmalari da hala oralardan ekmek yiyor gibi geliyor bana.
Son yazimda GS hissesi 210$ da idi.Gecen carsamba 233$'i gordu ama bugun 7$ kaybetti ve 226$ civarinda. Borsanin gunluk oynamalarina, borsa uzmanlari her zaman bir cevap bulabiliyorlar :) Mesela bugunku dususun niyesi icin bir aciklama var surda.
Neyse araya is guc giriyor, simdi post etmezsem kalacak bu yazida....
Çarşamba, Haziran 13, 2007
Biz bunu sevdik...
Evin bizden onceki sahibi, radyo ve CD calar da iceren ev ici bir iletisim sistemi monte ettirmis. Kapi zili filan da sisteme dahil. Ana kontrol orta katta, mutfagin yaninda. Tum odalarda daha az kontrol iceren kucuk bir versiyonu takili. Boylece mesela orta kattan radyo aciksa, diger tum odalarda o kanali dinliyorsunuz ama isterseniz degistirmeniz mumkun...
Yine "once gaz ve toz bulutu vardi..." diye basladim, asil konuya gelelim. Efendim, Bezen hanim muzik dinlerken, ben bilgisayarlarin basinda oldugum icin bazen "kim bu? hangi sarki? ben bunu istiyorum..." gibi sorulara muhatap oluyorum. Hangi radyoyu dinliyorsak web sitesine gidip buluyoruz neymis diye. Gecende bir sarkiyi ikimizde cok begendik: Nelly Furtado'dan "Say It Right".
Malum, devir YouTube devri. Suraciga not edeyim, arada bir tiklayip dinlemek mumkun olsun dedim. Budur...
Yine "once gaz ve toz bulutu vardi..." diye basladim, asil konuya gelelim. Efendim, Bezen hanim muzik dinlerken, ben bilgisayarlarin basinda oldugum icin bazen "kim bu? hangi sarki? ben bunu istiyorum..." gibi sorulara muhatap oluyorum. Hangi radyoyu dinliyorsak web sitesine gidip buluyoruz neymis diye. Gecende bir sarkiyi ikimizde cok begendik: Nelly Furtado'dan "Say It Right".
Malum, devir YouTube devri. Suraciga not edeyim, arada bir tiklayip dinlemek mumkun olsun dedim. Budur...
Cuma, Haziran 08, 2007
Mangal
Nerde kalmistik? Ilk mangal partimizi verdik 'pek gururlu ikimetrekare acik alan sahibi' olaraktan. Mecburen elektrikli mangal almak durumunda kaldigimizi Adil yazmisti zaten. Bu evlerdeki elektrik sisteminin elektrikli mangali eninde sonunda protesto ettigini ogrenmistik ama esek degil ya ilkinde de yapmaz diyorduk. Iki gun oncesinde deneme mangali yaptik hatta kendimize ufak capli, sorun cikmayinca rahatladik.
Bu arada partimizden tam bir gun once alt ve ust katlardaki tuvaletler bozuldu. Murphy, nerdesin Murphy:) Sifonu cekiyorsun, su doluyor ve oyle bakiyor sana. 20 kusur kisi olacagiz, birsey icmeyin mi diyecegiz insanlara, rezalet. Dunyanin da birasini yigmisiz eve. Kendi kendimize bir iki yol deneyip sonuc alamadiktan sonra home depot'a uculdu. Snake denirmis yay gibi bir alet varmis o alindi, gorevliye su lavabo acmakta kullanilan tozlar jeller vsler ise yarar mi ki diye soruldu, adamdan sakin haa onlar borulari deler cevabi alindi, bu cevap ustune eee ehem biz ilk onu denedik evde o vardi da denemedi tabi, onun yerine cok bilirmiscesine kafa sallandi ve eve donuldu. Snake bir ise yaramadi, tuvaletin icini cizdigimizle kaldik.
Gunlerden Pazar, tamirciler calisir mi calissa bile oyle hemen gelir mi alo yetis usta hatti var midir derken pek sevdigim craigslist imdadimiza yetisti, bir usta bulduk. Adam bir saat icinde geldi, iki tuvaleti de bes dakikada acti, biraz para sikismis sorunu oymus dedi aldi parayi gitti. Kiradayken boyle dertlerimiz olmuyordu tabi, yoneticiyi arayip tez derdim cozule buyurup cayimizi icmeye devam ediyorduk sakin sakin. Neyse en azindan buyuk bir rezalet onlenmis oldu tam parti oncesi.
Barbeku demeye dilim varmiyor ama, parti bayagi eglenceli gecti, biz cok eglendik en azindan:) Kabileyi bir araya toplamis olduk, cimenlere yayildik, cok cekismeli wii maclari yapildi gun boyu. Bir de mangalimiz dogru duzgun calissaydi super olacakti. Salata ve mezeyle doyurduk resmen milleti. Mangal sigortayi attirip durdu, farkli prizler denendi, sirf calissin diye klimayi bile kapattik. Cogunlukla disarida oldugumuz icin klimanin kapatilmasi pek rahatsizlik yaratmadi. Alet nazlana nazlana isinip (arada defalarca durup) 3 saatin sonunda lutfen biraz kofte ve et pisirdi. Tavuk pisirmeye hic kalkisamadik korkudan. O gun bugundur ne zaman disari ciksak rezil ettin bizi diyip pis bir bakis firlatiyoruz bizim mangala. Bir sonraki partide herseyi firinda pisirip mangal ustune dizip ordan servis yapalim diyoruz:)) Nasil guvenelim simdi buna, arada test edip karizmasini kurtarmasi icin firsat verecegim tabi ona, degerlendirse iyi olur.
Yemek sonrasi mangal ustu turk kahvesi yapma hayallerim vardi, o da olmadi tabi. Onun yerine nargile icildi sirayla. Ah evet nargile edindik bir adet de. Buyuk, icine gomulunebilecek cinsten yer minderi istiyoruz 1-2 adet, disari atmak icin ama henuz istedigimiz gibi birsey bulamadik. Hos aradigimiz da soylenemez, o bizi bulsun diye bekliyoruz:)
Aksamlari genelde bahcede yiyoruz. Gecen gun yine disarida yemek yerken kapida kaldik:) Bazi kilitler vardir hani arkasindan cevirirsin, sonra yine acilir kapi iceriden istediginde ama disaridan acilamaz, iste olan o. Biz alt kattaki kapida onu uygulamiyoruz normalde. Ben ustteki kapilara yapiyorum onu. Bir sekilde cevrilmis kilit iceriden. Farketmeyip sinek girmesin diye kapiyi cekince kendimize de sinek muamelesi yapmis olduk. Ilkaylara gidip anahtarciyi aradik mecburen. Bu da kebap is hakkaten, dakikasinda aciyorlar kapiyi ve dunyanin parasini aliyorlar. Biraz para da kilide sikismis, onu da verdik gitti. Simdilik baska vukuatimiz yok evle ilgili.
Bu arada partimizden tam bir gun once alt ve ust katlardaki tuvaletler bozuldu. Murphy, nerdesin Murphy:) Sifonu cekiyorsun, su doluyor ve oyle bakiyor sana. 20 kusur kisi olacagiz, birsey icmeyin mi diyecegiz insanlara, rezalet. Dunyanin da birasini yigmisiz eve. Kendi kendimize bir iki yol deneyip sonuc alamadiktan sonra home depot'a uculdu. Snake denirmis yay gibi bir alet varmis o alindi, gorevliye su lavabo acmakta kullanilan tozlar jeller vsler ise yarar mi ki diye soruldu, adamdan sakin haa onlar borulari deler cevabi alindi, bu cevap ustune eee ehem biz ilk onu denedik evde o vardi da denemedi tabi, onun yerine cok bilirmiscesine kafa sallandi ve eve donuldu. Snake bir ise yaramadi, tuvaletin icini cizdigimizle kaldik.
Gunlerden Pazar, tamirciler calisir mi calissa bile oyle hemen gelir mi alo yetis usta hatti var midir derken pek sevdigim craigslist imdadimiza yetisti, bir usta bulduk. Adam bir saat icinde geldi, iki tuvaleti de bes dakikada acti, biraz para sikismis sorunu oymus dedi aldi parayi gitti. Kiradayken boyle dertlerimiz olmuyordu tabi, yoneticiyi arayip tez derdim cozule buyurup cayimizi icmeye devam ediyorduk sakin sakin. Neyse en azindan buyuk bir rezalet onlenmis oldu tam parti oncesi.
Barbeku demeye dilim varmiyor ama, parti bayagi eglenceli gecti, biz cok eglendik en azindan:) Kabileyi bir araya toplamis olduk, cimenlere yayildik, cok cekismeli wii maclari yapildi gun boyu. Bir de mangalimiz dogru duzgun calissaydi super olacakti. Salata ve mezeyle doyurduk resmen milleti. Mangal sigortayi attirip durdu, farkli prizler denendi, sirf calissin diye klimayi bile kapattik. Cogunlukla disarida oldugumuz icin klimanin kapatilmasi pek rahatsizlik yaratmadi. Alet nazlana nazlana isinip (arada defalarca durup) 3 saatin sonunda lutfen biraz kofte ve et pisirdi. Tavuk pisirmeye hic kalkisamadik korkudan. O gun bugundur ne zaman disari ciksak rezil ettin bizi diyip pis bir bakis firlatiyoruz bizim mangala. Bir sonraki partide herseyi firinda pisirip mangal ustune dizip ordan servis yapalim diyoruz:)) Nasil guvenelim simdi buna, arada test edip karizmasini kurtarmasi icin firsat verecegim tabi ona, degerlendirse iyi olur.
Yemek sonrasi mangal ustu turk kahvesi yapma hayallerim vardi, o da olmadi tabi. Onun yerine nargile icildi sirayla. Ah evet nargile edindik bir adet de. Buyuk, icine gomulunebilecek cinsten yer minderi istiyoruz 1-2 adet, disari atmak icin ama henuz istedigimiz gibi birsey bulamadik. Hos aradigimiz da soylenemez, o bizi bulsun diye bekliyoruz:)
Aksamlari genelde bahcede yiyoruz. Gecen gun yine disarida yemek yerken kapida kaldik:) Bazi kilitler vardir hani arkasindan cevirirsin, sonra yine acilir kapi iceriden istediginde ama disaridan acilamaz, iste olan o. Biz alt kattaki kapida onu uygulamiyoruz normalde. Ben ustteki kapilara yapiyorum onu. Bir sekilde cevrilmis kilit iceriden. Farketmeyip sinek girmesin diye kapiyi cekince kendimize de sinek muamelesi yapmis olduk. Ilkaylara gidip anahtarciyi aradik mecburen. Bu da kebap is hakkaten, dakikasinda aciyorlar kapiyi ve dunyanin parasini aliyorlar. Biraz para da kilide sikismis, onu da verdik gitti. Simdilik baska vukuatimiz yok evle ilgili.
Perşembe, Haziran 07, 2007
Gecmis Zaman Olur Ki
Bu kadar yazmayinca baslik da yakisti degil mi? Yaklasik uc haftadir - hatta belki daha da fazladir - blogu guncelleyecegim. Her sabah aklimda bu olarak uyaniyorum. Bugun yazarim artik diyorum. Kesin. Bir sonraki sahne gece olmus ve ben esneyerek yastigimla butunlesiyor oluyorum. Ertesi sabah ayni sahne. Ve bir sonraki sabah, ve bir sonraki sabah. Drafta koymusum da iki satir, su icirmiyo banaaa diye midemi sikayet ettigim ama oylece kalmis o da. Artik hukmu gecti tabi, sikayet edemedigimle kaldim bak simdi. Nutmegle baslayalim simdi, en cok o merak ediliyor ne de olsa. Bebise nick olarak nutmegi uygun gorduk. Isim annesi sevgili Yildiz. O muskat demisti aslinda, kucuk hindistan cevizi olaraktan, ama burda bir de muskati cevirmekle ugrasacagimiza nutmeg diyelim dedik. Patronum tee yillar once safariye gittigi sirada getirdigi ve o zamandan beridir sakladigi nutmegi bizim nutmege hediye etti, Zanzibar'dan tasinmis gelmis nerdeyse 20 yillik bir maskotumuz da var artik:)
Cinsiyetini hala bilmiyoruz, son ultrasona girdigimde kapatti bacaklarini oturdu oyle. Bilip bilmemek cok da onemli degil bizim icin, alisveris falan yaptigimiz yok nasil olsa. Ama anneanne ve dedemiz cilginlar gibi alisveris yapmakta olduklari ve simdiden uc bebeklik malzeme topladiklari icin biraz magdurlar tabi ara renklerde dolanip durmaktan. Ben arada renk ayrimciligina son, her renk giyilebilmeli diye cikislar yapiyorum ama pek iplendigimi soyleyemeyecegim. Bizimkiler bavul ticareti yapiyor muamelesi gorecekler havaalaninda bu gidisle:) Cevremdekilerin cogu erkek olacagindan emin bu arada. Bu eskiden beri boyleydi ama. Ne zaman ilerde cocuk sahibi olursak muhabbeti acilsa oglun'la baslayan cumleler kuruldu bana. Kendim hala hinzirlik pesinde kostugum icin olabilir mi acep. Annem ruyasinda erkek gormus, isyerindekiler he diye hitap ediyor ona falan. Sirf bu yuzden merakla beklemekteyim ben de sonucu.
Yaz(a)madigim sure icinde genetik danismana gittik. Ortada fol yok yumurta yokken durduk yere genetik danismana gondermiyorlar aslinda ama ben amniyosentez yaptirmak istedigim icin gitmemi istedi doktorum. Gittik, biraz konustuk danismanla ne nedir ogrendik geldik. Ondan bir hafta sonra da amniyo yapildi. 35 yasin uzerindekilere bunu oneriyorlar zaten. Ben 34 yasinda oldugum icin doktorum sinirdasin secim senin demisti. Hamile kalan arkadaslarimiz olup da ilgili terminolojiyi ogrenmeye basladigimiz zamanlardan beri hep cok sempati duydugum bir islem oldu amniyosentez. Kan testleri yuzde bilmemkac, binde bilmemkac gibi risk yuzdesi verirken bu pat diye koyuyor teshisi daha ne yapsin. Hal boyleyken hayir kalsin diyecek halim yoktu, ki bastan demistim ben istiyorum diye. Cok kisa suren bir islem zaten, 5 dakika surmedi toplamda. Doktor yat asagi buyurdugu icin ben seyredemedim ne olup bittigini, ignenin girisine falan bakacaktim ekrandan sozde. Kan uyusmazligimiz oldugu icin olmam gereken igneyi de oldum ardindan. Bir de dogum sonrasi olacakmisim onu. Amniyo sonrasinda o gun hicbir is yapmamanizi istiyorlar, dusuk riskine karsi. A tabi ne demek dedik biz de, film gunu olarak planladik hatta gunun geri kalanini Adille ama evdeki hesap carsiya uymadi.
Soyle ki, sabah 10'da olacakti aslinda islem. Ben sabahtan ise gittim, Adil de evden gelecek, doktorun ofisinde bulusacagiz. Saat 9.20de Adil ben Manhattandayim diye haber verince e gelsin beni isten alsin beraber gidelim dedik. Buyuk gaflet. Manhattanda yaya olarak yasayinca yollari da oyle saniyor insan. Yuyuyerek rahat rahat gidip geri donecegim yolu arabayla oyle laylaylom asmak mumkun olmadi, tin tin giden trafigi asip, zorla bir park yeri bulabilip de doktorun ofisinden girebildigimizde saat 10.30'du. Gec gitmemizin cezasi 12.00'ye kadar bekletilmek oldu. Ben artik isterseniz baska gun gelelim sikildim ben beklemekten diye resepsiyona gidiyordum ki cagrildik. En az bir yarim saat de ultrason odasinda bekletildik. Ben fazla beklemiyorum halbuki kontrole gittigimde, bu doktoru bir de o yuzden seviyorum, saniyorum gec kaldigimiz icin oldu hepsi. Sonrasinda 5 dakikalik islem ve ohh mavi gokyuzu.
Iyi yarim saate evdeyiz derken gene buyuk konusmusuz. Otopark trafigi cok sikisik akan tek yon bir sokaga aciliyor, uc seritli, caddenin hemen basinda ve sol seritten yola cikiyorsunuz. Cadde de tek yon ancak saga donuse izin var. Tum bu bilgileri niye verdim, cunku otoparktan tampon tampona ilerleyen sokaga sol seritten ciktik, birkac metre gitmeden caddeye ciktik ve o da ne karsimizda Queens tuneli. Sola donulmuyor dedigim gibi, arkadan da trafik ittiriyor yapacak hicbirsey yoktu. Ama ama diyerek tunelde bulduk kendimizi. Tin tin giden trafikte tuneli gecip Queens'e girdik mecburen. Ilk cikistan kendimizi yan yollardan birine attik ama o da geri donus vermiyor alakasiz yonlere gidiyormus. Hadiii gps acildi, kendine gelmesi beklendi (sirf bu yuzden degistirecegiz bu aleti), yol bulundu ve geri donuldu. Tunel tekrar gecilip Manhattan trafigine geri girildi. Crosstown ayri bir eziyet oldu, sonunda Lincoln tuneline girip New Jersey sinirina ulastik. Tunele girer girmez trafik acildi, canim eyaletim benim. Bir yerde mola verip birseyler yiyip eve varabildigimizde saat 4 olmustu. Adil'in de o gun doktor kontrolu vardi, beni birakip kendininkine zor yetisti yavrum. Film hayalleri suya dustu boylece.
Sikayetlerin sona ermesi icin 16 hafta diyenler kazandi bu arada. Hatta biraz daha uzadi benimki. Bulanti, rahatsizlik, surekli yorgunluk hali kalmamisti ama suya ve dis macununa hala yaklasamiyordum. Herseyi icebiliyordum bu arada ama niye suya takildik kaldik anlamadim gitti. Gecen haftadan beridir gunde bir bardak su icebiliyordum. Bugun uzuuun zamandan sonra ilk kez rutinime donup 2 litre suyumu ictim cok mutluyum. Darisi dis macununun basina, onunla hala duzelmedi iliskimiz. Disleri dokmeden tamamlarsam su 9 ayi cok iyi olacak. Disciye de gidemiyorum, yemiyor, erteleyip duruyorum. Onumuzdeki ay gitcem, soz. Doktorumla da pazarligini yaptim zaten, dis temizligi icin bile hafif anestezik ilac aliyorum ya ben, discide gerekirse uyusturucu igne yaptiracagim haberin olsun dedim simdiden. O da biri haric digerlerinde sorun yok dedi anlastik. Doktorumu seviyorum:)
Bu part I olsun gitmem gerek simdi, devami yarin.
Cinsiyetini hala bilmiyoruz, son ultrasona girdigimde kapatti bacaklarini oturdu oyle. Bilip bilmemek cok da onemli degil bizim icin, alisveris falan yaptigimiz yok nasil olsa. Ama anneanne ve dedemiz cilginlar gibi alisveris yapmakta olduklari ve simdiden uc bebeklik malzeme topladiklari icin biraz magdurlar tabi ara renklerde dolanip durmaktan. Ben arada renk ayrimciligina son, her renk giyilebilmeli diye cikislar yapiyorum ama pek iplendigimi soyleyemeyecegim. Bizimkiler bavul ticareti yapiyor muamelesi gorecekler havaalaninda bu gidisle:) Cevremdekilerin cogu erkek olacagindan emin bu arada. Bu eskiden beri boyleydi ama. Ne zaman ilerde cocuk sahibi olursak muhabbeti acilsa oglun'la baslayan cumleler kuruldu bana. Kendim hala hinzirlik pesinde kostugum icin olabilir mi acep. Annem ruyasinda erkek gormus, isyerindekiler he diye hitap ediyor ona falan. Sirf bu yuzden merakla beklemekteyim ben de sonucu.
Yaz(a)madigim sure icinde genetik danismana gittik. Ortada fol yok yumurta yokken durduk yere genetik danismana gondermiyorlar aslinda ama ben amniyosentez yaptirmak istedigim icin gitmemi istedi doktorum. Gittik, biraz konustuk danismanla ne nedir ogrendik geldik. Ondan bir hafta sonra da amniyo yapildi. 35 yasin uzerindekilere bunu oneriyorlar zaten. Ben 34 yasinda oldugum icin doktorum sinirdasin secim senin demisti. Hamile kalan arkadaslarimiz olup da ilgili terminolojiyi ogrenmeye basladigimiz zamanlardan beri hep cok sempati duydugum bir islem oldu amniyosentez. Kan testleri yuzde bilmemkac, binde bilmemkac gibi risk yuzdesi verirken bu pat diye koyuyor teshisi daha ne yapsin. Hal boyleyken hayir kalsin diyecek halim yoktu, ki bastan demistim ben istiyorum diye. Cok kisa suren bir islem zaten, 5 dakika surmedi toplamda. Doktor yat asagi buyurdugu icin ben seyredemedim ne olup bittigini, ignenin girisine falan bakacaktim ekrandan sozde. Kan uyusmazligimiz oldugu icin olmam gereken igneyi de oldum ardindan. Bir de dogum sonrasi olacakmisim onu. Amniyo sonrasinda o gun hicbir is yapmamanizi istiyorlar, dusuk riskine karsi. A tabi ne demek dedik biz de, film gunu olarak planladik hatta gunun geri kalanini Adille ama evdeki hesap carsiya uymadi.
Soyle ki, sabah 10'da olacakti aslinda islem. Ben sabahtan ise gittim, Adil de evden gelecek, doktorun ofisinde bulusacagiz. Saat 9.20de Adil ben Manhattandayim diye haber verince e gelsin beni isten alsin beraber gidelim dedik. Buyuk gaflet. Manhattanda yaya olarak yasayinca yollari da oyle saniyor insan. Yuyuyerek rahat rahat gidip geri donecegim yolu arabayla oyle laylaylom asmak mumkun olmadi, tin tin giden trafigi asip, zorla bir park yeri bulabilip de doktorun ofisinden girebildigimizde saat 10.30'du. Gec gitmemizin cezasi 12.00'ye kadar bekletilmek oldu. Ben artik isterseniz baska gun gelelim sikildim ben beklemekten diye resepsiyona gidiyordum ki cagrildik. En az bir yarim saat de ultrason odasinda bekletildik. Ben fazla beklemiyorum halbuki kontrole gittigimde, bu doktoru bir de o yuzden seviyorum, saniyorum gec kaldigimiz icin oldu hepsi. Sonrasinda 5 dakikalik islem ve ohh mavi gokyuzu.
Iyi yarim saate evdeyiz derken gene buyuk konusmusuz. Otopark trafigi cok sikisik akan tek yon bir sokaga aciliyor, uc seritli, caddenin hemen basinda ve sol seritten yola cikiyorsunuz. Cadde de tek yon ancak saga donuse izin var. Tum bu bilgileri niye verdim, cunku otoparktan tampon tampona ilerleyen sokaga sol seritten ciktik, birkac metre gitmeden caddeye ciktik ve o da ne karsimizda Queens tuneli. Sola donulmuyor dedigim gibi, arkadan da trafik ittiriyor yapacak hicbirsey yoktu. Ama ama diyerek tunelde bulduk kendimizi. Tin tin giden trafikte tuneli gecip Queens'e girdik mecburen. Ilk cikistan kendimizi yan yollardan birine attik ama o da geri donus vermiyor alakasiz yonlere gidiyormus. Hadiii gps acildi, kendine gelmesi beklendi (sirf bu yuzden degistirecegiz bu aleti), yol bulundu ve geri donuldu. Tunel tekrar gecilip Manhattan trafigine geri girildi. Crosstown ayri bir eziyet oldu, sonunda Lincoln tuneline girip New Jersey sinirina ulastik. Tunele girer girmez trafik acildi, canim eyaletim benim. Bir yerde mola verip birseyler yiyip eve varabildigimizde saat 4 olmustu. Adil'in de o gun doktor kontrolu vardi, beni birakip kendininkine zor yetisti yavrum. Film hayalleri suya dustu boylece.
Sikayetlerin sona ermesi icin 16 hafta diyenler kazandi bu arada. Hatta biraz daha uzadi benimki. Bulanti, rahatsizlik, surekli yorgunluk hali kalmamisti ama suya ve dis macununa hala yaklasamiyordum. Herseyi icebiliyordum bu arada ama niye suya takildik kaldik anlamadim gitti. Gecen haftadan beridir gunde bir bardak su icebiliyordum. Bugun uzuuun zamandan sonra ilk kez rutinime donup 2 litre suyumu ictim cok mutluyum. Darisi dis macununun basina, onunla hala duzelmedi iliskimiz. Disleri dokmeden tamamlarsam su 9 ayi cok iyi olacak. Disciye de gidemiyorum, yemiyor, erteleyip duruyorum. Onumuzdeki ay gitcem, soz. Doktorumla da pazarligini yaptim zaten, dis temizligi icin bile hafif anestezik ilac aliyorum ya ben, discide gerekirse uyusturucu igne yaptiracagim haberin olsun dedim simdiden. O da biri haric digerlerinde sorun yok dedi anlastik. Doktorumu seviyorum:)
Bu part I olsun gitmem gerek simdi, devami yarin.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)