Cuma, Şubat 27, 2009

Bir Varmis Bes Yokmus

Yazma istegimi kaybettim, anlasiliyordur herhalde. Bir turlu icimden gelmiyor. Hos ben pek yazabilen biri degilim zaten, cabuk sikiliyorum yazarken. Hic gunluk tutamamisimdir bu yuzden. Neyse dagilmayalim. Once yaklasik 1.5 ay once yazmaya basladigim ama tamamlayamadigim icin draftta bekleyen yazinin ustundeki tozlari ufleyip bir bakalim ne demisiz, sonra devam edelim:

Ben geldiiim. En son yazdigim postu okuyorum bir yandan, aradan bu kadar zaman gecince nerde kalmistik unuttum haliyle. Laraanim 14 aylik oldular efenim, hatta bitirmek uzereler. Dis sayisi nerdeyse 8 oldu ama canimiza okuyor bu disler. Cok zor ve cok uzun surede cikariyor, o sure boyunca huzursuz, buluttan nem kapan, bolca aglayan biri oluyor. Normalde ilac vermeyi/almayi hic sevmem ama dis ayri bir konu, hiiic kasmadan veriyorum ilac.

Farkli seyler denemey calisiyorum hatta. Homeopatik bir ilacimiz var, ise yariyor aslinda ama cene gibi buyuk dislerde cok etkili degil gordugum kadariyla. Disetine surmek icin bir ilac aldim fakat dilini asip da suremedim ilaci, kiyameti kopardi. Henuz dis fircalamaya baslayamadigimizi da anlayiniz lutfen burdan. Agzina sokturtmuyor. Kendisi oyun olarak arada agzina aliyor dis fircasini ama iki kemirip attigi icin asli gorevini yerine getiremiyor fircacik.

Dis kolyesi bile aldim, ne kadar umitsizim anlayin artik. Baltik amber dis kolyeleri varmis. Baltik amber dogal bir anestezanmis (boyle mi yaziliyor bu), vucuda temas edince salgilaniyormus. Bircok blogda cok iyi reviewlar okudum hemen siparis ettim bir tane. Her sabah ilk is onu boynuna takiyorum, gece yatana kadar kaliyor. Ise yariyor mu? Bilmiyorum. Su cene disleri gelmeye baslayana kadar ise yaradigini dusunuyordum hakkaten. Daha az ilac veriyordum. Simdiyse bilmiyorum, emin degilim. Arkadaslarim dalga geciyor ama umut fakirin ekmegi iste ne yapacaksin. Devekusu tirnagi iyi gelir deseler gidip onu da bulacagim o haldeyim...


...demisim. Ordan devam edeyim. Lara 3 gun sonra 16 aylik olacak. Dis sayimiz 10'a cikti (daha da arttiysa bilemiyorum gostermiyor zira). Hemen herrr resimde boynunda gordugunuz kolye de annesinin pek buyuk umutlarla hic atlamadan her gun taktigi dis kolyesi efem. Arada cekistirip agzina almaya calisiyor ama genelde dokunmuyor Lara.

Artik cok iyi yurudugune kanaat getirmis olacak ki kosmaya calisiyor, kaldirabildigi herseyi boylarina bakmadan tasimaya kalkiyor (icine girip oturabildigi buyuk plastik oyuncak kutusu, icinde birkac kola kutusu kalmis 12'lik kola kolisi, kucuk sandalye vs). Kazalar da oluyor tabi, en son birkac gun once freni patlamis araba misali kostururken ortada oynamak icin actigi mutfak dolabinin kosesine tum hiziyla alnini carpmis, anisini bir cizik olarak tasiyor alninda su anda. Morarir diye bekliyordum ama morarmadi. Evde gozume carpan her turlu sivri koseyi padding ile kapladim ama tamamen engel olunamiyor iste. Lara'yi musluktan akan suyla oynama bahanesiyle kandirip susturduk ama babaaneyi teselli etmek o kadar kolay olmadi.

Gectigimiz hafta biraz usuttu, nezle oldu, 1-2 gun atesi cikti, sefil oldu. Burnunu actirmaya da yanasmadigi icin bayagi zor anlar yasadik ama sonradan burnu acilinca rahatladigini farketti herhalde ki daha az tepki verir oldu burnunun acilmasina. Simdi iyi. O iyilesti Adil hasta oldu bu sefer, umarim tekrar paslamamistir kizina. Cosleep yaptigimiz icin tum gece dipdibeler haliyle. Zaten Lara'yi babadan uzak tutmaya calismak ise yaramiyor, biz aman uzak dursun dedikce o baba da baba diye pesinden ayrilmiyor. Neyse, bagisiklik sistemi gelisir diyoruz biz de.

Telefon ve uzaktan kumandayla oynamayi (televizyon acik olacak ama) seviyor. 13 aylik falandi, kucagima oturmus Adilin cep telefonuyla oynuyordu. Bir ara gozum ekrana takildi 'payment processing' yazisini gordum. Hemen cekip aldim elinden ama gec kalmisiz, hatun $10'luk ringtone satin almis o arada:))) Adil ringtonelardan ringtone begeniyor artik:)

Benim telefonumun oyle ozellikleri yok allahtan. Benimkinde de ayarlari degistirip duruyor. Ben hic kurcalamam cep telefonumu, cok basit ozellikleri olan bir telefon zaten. Bir kere kurcalamaya kalktigimda telefonu kitleyip teknik servise rezil olmustum, dokunmuyorum ondan beridir:) Simdi bir bakiyorum wallpaper degismis, bir bakiyorum fontlar buyumus. Ben bunlari yapabildigini bile bilmiyorum telefonumun. Daha dun 47 dakikami Sprint teknik servisi ile telefonda gecirdim, telefon edemiyorum nooldu hattima diye. Ona bakiyorlar degil buna bakiyorlar degil, en son birinin aklina geldi settinglerde mi sorun var diye. Netekim kedinin biri ayarlarimi degistirmis. Telefonumu taniyorum bu sayede diyorum:) Televizyon kumandasi elindeyken de izliyoruz artik, on-demand film alir, film kanallarina uye yapar falan belli mi olur.

Aksamlari yatis saatimizi bir saat ileri aldik (daha dogrusu Lara aldi), artik 8'de yukari cikiyoruz 9'da uyuyor. Ben de onunla birlikte uyuyorum. Onceden onu uyutup asagi iniyordum arada ama simdi mumkun degil. Ondan once benim uykum geliyor zaten, esneyip duruyorum, hatta arada ondan once uyudugumu da dusunuyorum. Arada bir degisen bir rutinimiz var cunku saniyorum kedicik de benim gibi maymun istahli, degistiriyor. Su anda cikip tum dolaplari, banyonun kapisini ve perdeleri kapatiyoruz, minik gece lambamizi takiyoruz, benim geceleri baktigim kucuk saati basucumuza koyuyoruz, sonra onun bebegini, ayisini ve boyundan buyuk hipopotamini alip besimiz birden yataga yerlesiyoruz.

O hipopotami cok seviyor, tasiyor ordan oraya. Lovey olarak onu sececek diye korkuyorum valla. Hayvan kendinden buyuk oldugu icin tasirken onunu gormuyor ama bu onemsenecek bir ayrinti degil Lara icin. Ustune orttugumuz ortuyu ordan oraya tasirken de ortu cok ayagina dolanip onu dusurmeye baslayinca basinin hizasina kaldirip tasiyor, o arada onunu gormuyor olmasi da hic onemli degil. O esnada bir yere carpip cani acirsa cok kiziyor yalniz, orasi ayri. Engel olmaya calistigimizda bize de cok kiziyor.

Evet hepimiz yerimizi aldiktan sonra birkac sarki soyluyoruz, Lara daha sarki diye israr ederken hadi artik masal diyip masala geciyoruz. 2 masal sinirimiz var, ben ucuncude uyuyor oluyorum cunku:) Masal anlatirken caktirmadan oyuncaklari yere atiyorum ki bize yer kalsin. Simdilik rutinimiz bu, bakalim bunu ne zaman degistirecek.

Bizim isyerinde cok ciddi bir skandal oldu yil sonu. 8 aylik tum datamiz silindi. Hala nasil oldu tam bilmiyoruz ama rezalet ki ne rezalet. Server'da bir sorun olmus, backup alinamamis, alinanlar da gitmis, tam aciklamadilar da. Hicbirini geri getiremediler, bazi seyleri ikinci kez yapmak zorunda oldugumuz yetmezmis gibi model olarak kullandigimiz yazilari fiziksel dosyalardan arayip bulmamiz gerekti ki her tarafi dosya kaynayan bir ofiste bu cok sevimsiz ve zaman alici bir is.

Benim de sikintili bir donemim oldu isyerinde. Lara'dan sonra ben is saatlerimi degistirdim. Haftalik saat sayimda bir degisiklik yok ama artik daha erken geliyorum, ogle tatili kullanmiyorum ve daha erken cikiyorum. Eh, benim iskolik, karisinin dogum yaptigi gun bile ise gelen, geceleri saat 1.30'da falan bize email gonderen, haftasonu calismazsa kendini eksik hisseden patronum buna bir yere kadar dayanabildi. Onceleri ben kendimi hep ona gore ayarliyordum, kal dediginde mutlaka kaliyordum, gec cikiyordum gul gibi gecinip gidiyorduk. Simdi otobusu yakalamam gerektigi icin cikmam gereken saatte kalemi koyup cikiyorum. Gercekten acil bir durum olursa elbette kalirim yine ama bizimkini mutlu etmiyordu bu. Bunu da cok acik bir sekilde gostermeye basladi. Eskiden pek cok sey anlatirdi bana yasamiyla, ailesiyle ilgili, gunaydin bile dememeye basladi. Surat surekli asik, ses tonu surekli sert. Hic bir yaptigimi begenmez oldu, birkac gunde bir tum sorunlarimin kaynagi sensin seklinde sarlar oldu, ise gelme istegimi tamamen ortadan kaldirir oldu. En son yilbasinda once bu boyle olmayacak yeni yilda eski saatlerine donmeni istiyorum dedi. Tam da izne ayrildigim gundu, sikintili bir izin donemi gecirdim. Evin odemesi dag gibi ama onun istedigi saatlere donmem aksamlari Lara'yi hic gormemem ya da ancak yarim saat gormem (aksam trafigine bagli olarak) demek oluyor. Bu da kabul edebilecegim birsey degil, sadece haftasonu vakit gecireceksem niye dogurdum ki ben bu cocugu deil mi ama. Izin donusu saatlerimi degistiremeyecegimi, bu sekilde calismak istemezse ve gitmemi isterse bunu anlayacagimi, ama o zaman bana lutfen birkac ay onceden haber vermesini soyledim. O da biraz daha deneyelim o zaman dedi. Simdilik ustume gelmiyor bakalim.

Pazar, Şubat 08, 2009

Is guc durumlari

ABD'deki ekonomik krizi sagir sultan duydu. Bu durum bizi nasil mi etkiliyor? Durum kisaca soyle: Is oldugu surece yasam eskisi gibi devam ediyor. Bu memlekette insanin basina gelebilecek en kotu sey elbette sagliginin bozulmasi. Cunku ABD'de hersey para ama saglik hepsinden ote...

Sigortalar cok pahali. Haliyle sigortasiz milyonlarca insan var. Calistiginiz sirkete gore buyuk olcude sigorta sorun olmaktan cikiyor ama issiz kalirsaniz durum kotu. Tek cocuklu bir ailenin aylik sigorta gideri rahat 1000$'in ustunde. Ikimizde calistigimiz icin su anda odedigimiz para yillik bir kac bin dolar. Sonucta yine yukarida bahsettigim gibi eger iyi bir isiniz varsa, sigorta da diger giderler gibi cok caninizi yakmayan bir gider...

Problem su ki her gun 25000 kusur kisi issiz kaliyor bugunlerde. New York finans dunyasinin merkezi; haliyle ekonomik krizden en buyuk darbeyi alan eyalet oldu. Cok degil bir yil oncesine kadar; eger sirkette durum kotuye giderse; bir suru diger finans firmasindan bir tanesine giderim diye dusunuyordum. Ancak 2008 koklu finans firmalarini teker teker sildi haritadan ve hepi topu iki tane bagimsiz yatirim bankasi kaldi. Biri benim calistigim Goldman Sachs; digeri bundan once calistigim Morgan Stanley.

Goldman su ana kadar krizi en hafif zararla geciren firma. Ancak once Kasim ayinda, sonra Aralik'da iki buyuk kiyim oldu. Sirket calisanlarinin %15+ i isten cikartildi. Her gun binlerce insan issiz kaliyor ve bunlar gayet kalifiye insanlar. Gun gecmiyor ki dev firmalardan bir kacindan kotu haberler gelmesin. 

Peki kalanlarin durumu iyi mi? Yo, herkes baski altinda; yarinin ne getirecegini kimse bilmiyor. Karanlik tunelin ucunda bir cikis da gorunmuyor. Haliyle is yeri keyifsiz bir yer halini aldi. Calisma saatleri artti; is yuku artti; yani yasam kalitesi dustu.

Obama'nin basa gecmesi iyi oldu elbette; ustelik demokrat hem kongre hem de senato cogunlugunu ellerinde tutuyorlar; ancak su anda uzerinde calisilan ekonomiyi canlandirma paketi gibi devasa paketleri kanunlastirmak icin yine Cumhuriyetcilere muhtac durumdalar. Cumhuroyetciler ise ayni tas ayni hamam; sanki Bush donemi ve oncesindeki Cumhuriyetci fikirler degilmis gibi coken; hala ayni seyleri tekrarlayip Obama - Demokratlarin cikartmak istedikleri paketleri tas koymaya calisiyorlar.  New York Times yazari, Nobel Ekonomi odullu Paul Kraugman'in dun yazdigi gibi ; ulke ucurumun kenarina geldi onlar hala kor kor asagi itmeye calisiyorlar.    

Bir kac gundur Lara'nin oglen uykularindan firsat buldukca Charlie Wilson's War adli filmi izliyoruz; henuz bitiremedik. Film bir Amerikan senatorunun Ruslara karsi Afgan'lari silahlandirmasinin basariyla sonuclanmasinin ardindan duruma bakip Afganistan'in yarisindan cogu 14 yasinin altinda; bu insanlari egitmek lazim diyerek okul yaptirma gayretlerinin nasil kor politikacilarla engellendigini ve bugunun gozuyle geriye bakildiginda nerelerde yanlislar yapildigini gozler onune seriyor.

Tunelin ucu karanlik ama bir gun elbette bu tunelden cikilacak. Soru su: ne kadar sonra ve ne bedelle?