Pazartesi, Ağustos 18, 2008

9. Ay

9 aylik olduk. Bir turlu cikmak bilmeyip Lara'ya (ve dolayisiyla bize) kok sokturen iki alt dis sonunda beraber tesrif edip kafalarini uzattilar. Hala tam cikmadilar, yarim yarim duruyorlar orada ama eziyetleri bitti ya istedikleri kadar yarim dursunlar. Kizin canina okudular. Dis perisinden once ben bekliyor olacagim onlari dusme zamanlari geldiginde. Digerlerinin daha az acili gelecegini ummak istiyorum.

Artik mama sandalyesinde bize eslik ediyor yemeklerde. Eline verdigimiz yiyeceklerle olan iliskisi onlari minciklayip minciklayip yere atmaktan ibaret henuz. Yemek istedigi birsey olursa agzini acip bizim vermemizi istiyor. En buyuk zevklerinden biri kagit yirtmak. Paper shredder (kagit ogutucusu) olarak ise aldik kendisini biz de, atilacak her turlu dergi, posta vs'yi eline veriyoruz o da istahla yirtiyor. Bir canavar mi yaratiyoruz acep diye de dusunuyoruz bir yandan. Yarin birgun kitap cicidir yirtilmaz dedigimizde bizi ne kadar kaale alacak (alacak mi hatta) bakalim. Neyse onu o zaman dusunuruz.

Hambletonian parade'e gittik. Hambletonian bir cesit at yarisi. Tam Turkcesini bilmiyorum, atlar arkalarina kosulu arabalarla yarisiyorlar, jokeyler o arabalarda oluyor. Bu yaris her yil bir kez yapiliyor ve yaristan once o yaris atlarinin, yerel okul bandolarinin vs katildigi bir gecit toreni oluyor. Gecit kismini kacirdik ama sonrasindaki park gosterilerine yetistik. Boncuk bu arada yaris sonrasi verilecek kupanin icine oturdu. Rahati pek yerindeydi orda, biz hadi demesek gelmeye hic niyeti yoktu. Ilk dondurmasini da tatti o gun. Bayildi bayildi. Yaninda oturan ve kendi dondurmasini yiyen annem ona dondurma vermedigi zaman bagiracak kadar cok sevdi. Yaz bitmeden bir de eline kulahta dondurma mi versek acep.

Dun doktor kontrolu vardi. Son gidisimizde (6 aylikken) daha tartilma asamasinda aglamaya baslamisti, ustune 4 tane de asi yiyince cikana kadar aglamisti. Bu sefer daha sakindi, igneyi yiyince agladi sadece. 9. ayda sadece 1 asi varmis iyi oldu. Burada doktor ofislerinde bekletilmek adetten nerdeyse, gecen sefer 40 dakika bekletmislerdi ve Lara sabrinin sonundaydi zaten muayeneye girdiginde. Bu sefer iyice abartip tam 1 saat 15 dakika beklettiler. Bana gelmislerdi artik o surenin sonunda, doktora patladim ufak capli. Isten izin almak zorunda kalmayalim diye Cumartesileri gidiyorduk, cogu kisi oyle yapinca yigilma ve bekleme suresi daha fazla oluyor haliyle. Buyuk cocuklari oyalamak biraz daha kolaydir herhalde ama herhangi birseye odaklanma suresi saniyelerle olculen bebek kismisini oyalamak cok zor oluyor duduk kadar bekleme odasinda o kadar zaman. Isten izin almaya karar verdik, hafta ici gidecegiz bundan sonra.

Sunu da yazayim bunu da yazayim dedigim bir suru sey vardi su anda hicbirini hatirlamiyorum. O yuzden bugunluk bu kadar:)

Cuma, Ağustos 01, 2008

Sicak Cok Sicak

Sicaaaakkk. Yaniyoruuuuzz. Bu ne yaa, yapis yapis geciyor bu yaz, bol bol da yagmur yagiyor. Bu neme ne zaman alisacagim ben, alisacak miyim ya da. Annemler kandirildiklarini iddia ediyorlar. Hani Larayla gezecektik, burnumuzu cikaramiyoruz diyorlar. Haklilar valla. Bu kadar nem kotu etkiliyor onlari, burunlarini cikaramiyorlar kolay kolay. Larayla sabah 6.30’da cikiyoruz yuruyuse, anca o zaman cekilebilir bir yuruyus havasi oluyor. Kahvaltiyi da disarida yapiyoruz hatta. Kah gelip gecen arabalari izlerken kah ilerideki kucuk havuza akan suyu izlerken iciyor biberonunu. Cop toplama gunlerinde cop kamyonuna denk gelirsek hele degmeyin keyfimize. O sabahlar cop kamyonu ariyoruz sitenin icinde. Kamyon cok ses cikariyor ve birkac kisi surekli ordan oraya gidip gelip cop kutularini tasiyor, surekli bir ses ve hareket var ya pek hosuna gidiyor bizimkinin onlari izlemek. Hep ayni saatte gelmiyorlar ne yazik ki, cok az yakalayabiliyoruz. Denk gelirsek onlar onde biz arkada dolasiyoruz butun siteyi. Onlar da tanidi artik bizi.

Nemli hava esittir yagmur oluyor tabi. Bol yagmurlu bir Hazirandan ve ona yetismeye calisan bir Temmuzadan sonra firsat buldukca is donusu havuza kosturuyoruz Larayla. Engin de bizimle gelip yardimlarini esirgemiyor sagolsun. Yoksa benim tek basima hatunu havuza goturup getirmem pek soz konusu degil. Havuzu seviyor. Havuz suyunu icmeyi daha cok seviyor (iyyk). Olay soyle gerceklesiyor. Elini havuza daldiriyor sonra agzina sokup gelen suyu emiyor, sonra bir daha, sonra bir daha…Emzikle giriyoruz artik suya. O da zirt pirt agzindan dusup suya daliyor ama elinden daha az su iciyordur toplamda.

Bir faremiz eksikti, artik degil. Garajda fare gormus bizimkiler:( Tam da iki hafta kadar once yanimizin yani mutfaklarinda 3 adet fare yakalamis. Duydugumda dehsete dusmustum. O ara yine bir gece Engin garaji kapatirken iceri yarali bir fare kacmis. Pesinden de kedi geliyormus ama kapi kapaninca o disarida kalmis. Engin kapiyi tekrar acmis, kedi sakince girip faresini alip yine sakince cikmis. Nerden cikti bu fare isi yaaa, fare Manhattanda olurdu ne isi var buralarda:( Sonra ogrendik ki varmis aslinda, toprak olur da fare olmaz mi, hatta 1-2 arkadas da ayni sorunu yasamis onceki yillarda. Umarim eve girmemislerdir bir sekilde. Birkac tane kapan kurduk garaja, bakalim sonuc ne olacak. Bu arada iki gun boyunca fare arastirmasi yapinca ogrendim ki peynir aslinda en bi makbul olan degilmis fare camiasinda, fistik ezmesi daha cekici ve daha ise yarayan bir kapan malzemesi imis. Gorecegiz.