Salı, Aralık 18, 2012

Bu nedir?


Evin haritasiymis. Yuvarlak icine aldigim o bidik sey de 'booby trap'mis. 'If yo go there you'll be gone' dedi bi de. Bi sure bulasmayayim en iyisi:))

Salı, Aralık 11, 2012

Bir Sandy Gecti Buralardan

Manhattan'da bir metro istasyonu
Gecen yil Irene geliyor, tam ustumuze geliyor diye ortaligi ayaga kaldirmislardi. Biraz umursamaz bi yapimiz var ya 'bisey olmaaaz' demis, cok abarttiklarini dusunmustuk. Yine bayagi bir yere zarar vermisti tabi, bir arkadasimizin evini camur basmisti mesela, ama oyle korkuldugu kadar da olmamisti. 6 saat kadar elektrigimiz kesilmisti, o kadar. Ki Irene kasirga idi. Bu sefer de Sandy geliyor diye ayaklanma baslayinca 'yaw amma panik bunlar' diye dusunmustuk. Kasirga bile degildi gelen, firtina kategorisine dusmustu ilerlerken. Ne kadar zarar verebilirdi? Aksam Adil'in dogumgununu kutlamaya yemege gittik kabilece. Eve donerken daha yeni yeni basliyordu ruzgar.

Avenue C ve 14. sokak - Manhattan
Ne Sandy'mis arkadas, dagitti ortaligi. Ustunden bir ay gecti, az da olsa, hala elektrigi olmayan yerler var. Pazar aksami basladi, hop gitti bizim elektrik. No elekrik no isi demek, atesleyici ona bagli. Neyse ki kara kis degildi henuz, cocuklari birkac kat giydirince idare ettiler geceleri. Sabah gelir mi elektrik acep diye tahminler yuruturken buyuk bir gumburtuyle disasisi aydinlandi. Trafo patlamis. Derken sitenin obur ucunda oturan arkadaslardan mesaj geldi, sitenin yanindaki okulda yangin cikmis. Itfaiye daha basinda halletti neyse ki, disaridan belli bile olmuyor yangin ciktigi.

bizim on yoldaki henuz tutmekte olan direk
Bir ara baktik bizim kaydirak bahcenin diger ucundaki agaclarin altina gitmis. Karsi bahcedeki muze evin catisindan bayagi tahta uctu bir de bizim bahceye. O karanlikta baska birsey gorunmuyordu zaten. Sabah baktik ki sitenin cevresindeki elektrik direklerinin durumu pek vahim. Kimisi ikiye kirilmis, biri ona bagli elektrik tellerini araba seviyesine indirmis, biri hala yaniyor (2 gun yandi o kendi kendine, ondan sonra mudahale ettiler). Telefon ve internet de gitti.

La Guardia Havaalani
Sonucta bizim elektrik (ve isi) 5 gun sonra geldi. Sitede bir arkadasin elektrigi hic kesilmedi, iki tanesinin de ertesi gun gelmisti. Kapilarini actilar, asevi ve sarj istasyonu olarak hizmet verdiler biz elektriksizlere. Her aksam birinde toplanip yemek yedik, biz muhabbet ettik cocuklar kudurdu. 12 gun sonra elektrigi gelen arkadaslarimiz var NJ'de. Bizim suyumuz akiyordu neyse ki, pek cok yerde sular da kesilmis.

Port Authority - NY/NJ ana otobus terminali - otobuslerin kalkis yeri bir kat yukarida bu arada
Buzdolabindan atilan yiyecekler haricinde bir zararimiz olmadi cok sukur. Evini kaybeden cok insan var ne yazik ki. NY'da metro istasyonlari agzina kadar su doldugu icin metrolar iptal edildi. Tuneller de ayni sekilde sular altindaydi, otobusler durdu. 3 gun NJ'den NY'a araba haricinde gitmek mumkun olmadi. Bir arabada en az 3 kisi olmasi zorunlulugu getirildi o yuzden. Her arabayi tek tek durdurup kontrol ettikleri icin 4 saatte gidenler olmus. Adilin calistigi tam nehir kenarinda olup hastanenin bazi katlari, server odalari vs sular altinda kaldigi icin bir hafta falan gidemedi o. Tren yaklasik 3 hafta kadar calismadi, otobus kuyruklari inanilmazdi o arada. Hala kapali olan bolumler varmis.

Bir de benzin kuyruklari. Burada benzin sikintisi yasanacagi hic aklima gelmezdi. Sorsan Amerika'nin gobeendeyiz. Cogu yerde elektrik yok, cogu istasyon kapali, dagitim yerleri kapali, NY ve NJ'e buyuk olcude ulasim yok veee tabi benzin yok. Hic aklimiza gelmemisti onceden benzin almak. Kasirga mi gorduk ne bilelim. 3 saate varan benzin kuyruklari olustu. Tek cift uygulamasi getirildi, tek gunlerde plakasi tek olan arabalar cift gunlerde cift olan arabalar dendi. 2 hafta sonra benzin isi normale dondu.

Tuckerton, NJ
Ozellikle okyanus kiyisindaki plaj kasabalari buyuk zarar gordu. Tamamen su altinda kalmis kasabalar var, ana caddenin ortasina kadar kum dolmus kasabalar var.

Cuma, Ekim 26, 2012

Wine Picking

bir diger elma toplama gezisi
Kandirmiyoruz artik kendimizi. Elma bahane saraplar sahane. Daha onceki yillarda o ciftlige mi gitsek bu ciftlige mi gitsek diye yazisip dururduk artik ilk duragin yeri belli: Warwick Winery. Baska cftliklere de gidiyoruz sezon bitmeden ama ilk gelinecek yer mutlaka burasi. Gecen yildan tecrubeliyiz, yemek kuyrugu omrumuzu yemisti, suruyle atistirmalik yuklendik piknik yerine yayildik. Hala tam pismemisiz ama, ilk giden grup aman canim hava bulutlu nasilsa diye ortadaki koca agacin altini bos oldugu halde almamis. Akabinde dagilan bulutlar bir daha hic toplanmayinca agacin golgesine bakip bakip ic gecirerek bir miktar pistik.

planlama donemi
Cocuklar doyasiya kudurdu. Kede ve yasiti 5 kiz saniye oturmadilar. Elma toplama alaninda ve piknik yerinde bazi agac gruplarinin cevresi bantlanmisti oralara girilmesin diye. Son baktigimizda kizlar, artik hangi agaclarin cevresindekini nasil soktuler bilmem, ellerinde sari 'caution' bantlari, 9 yasindaki Artun'u yakalamis yere yatirmis baglamaya calisiyorlardi.

O haftasonu yillardir yuzyuze gorusemedigimiz canim arkadasim Dilara ve esi Gokhan da NJ'deydi. Pek guzel oldu, cok ozlemisim cok. Gokhan'la yeni tanistik ama sanki cok onceden taniyormusuz onu da gibi hissettik, hani zaten hep arkadasmisiz gibi. Oyle kanka oluverdik, cok sevdik. Hava bizden yanaydi, ertesi gun de Renaissance Fair'e gittik. Hemen gidiverdiler ama, olmadi. Yine gelin daha cok kalin dostlar.

Salı, Ekim 16, 2012

Uyku arkadasi

bu degil...bu da degil...bu da...
Kede hic uyku arkadasi istememisti. Bir donem 7 oyuncak hayvanla beraber cikiyorduk yatmaya ve bu birkac ay devam etmisti ama onun disinda illa yanimda olsun dedigi birsey olmadi. E beraber yatiyorduk zaten, canli oyuncagi vardi daha ne olsun:) Oyuncak hayvanlarla oynamayi birakali da cok oldu. Bir kutup ayisi hediye etmisti ona bir arkadasim ama bizimki birak oynamayi, yuzune bile bakmamisti hayvanin.

Ta ki mamunyus onu kendine uyku arkadasi olarak secene kadar. Ayicik bir anda kiymete bindi. Kede aslinda hep onunla oynamak ve hatta uyumak istemisti, ayisini cok seviyordu, o en guzel en muhtesem oyuncagiydi, o var ya o bir taneydi. Mamunyus onu almasindi. Aman ne gozyaslari dokuldu ayinin arkasindan. Omuz verdik, acisina ortak olduk, ama erken gelen oturur, onundeki maclara bakican artik dedik. Mamunyus baska bir hayvanin lafini bile ettirmedi zaten, uyku arkadasi o ayi olacakti, nokta. E bir ayi da ona al annesi onerileri geldi ama herseyi cifter cifter alamam. Oyle birsey yok. Mamunyus yarin ayidan vazgecip ordekte karar kilarsa kedeye de ordek mi alacagim, sonu yok ki bunun. Bastan hic girmemeye calisiyorum bu girdaba.

ayi the paylasilamayan
Kede hic bebekle oynamadi. Var tabi ki bebekleri ama ilgisini cekmedi hic bebekle oynamak. Mamunyusun da duskunlugu yok bebege ama baska bir cocugun elinde gorurse bir anda ilgisini cekiyor ve almak istiyor. Onun normali o oldugu icin de gidip cekip almaya calisiyor karsisindakinden elinden. Bir arasik sik bir araya geldigimiz arkadaslarimizin kucuk kizi elinden bebegini dusurmuyordu. Mamunyus her seferinde kizi terorize edip bebegi almaya calisiyor ve arada aliyordu da. Onlarin arasindaki duelloya tam o anda bebek sevgisi kabaran kede de katilinca fazla-kulak-tipasi-olan-var-mi tadinda bir gosteri cikiyordu ortaya. O ara bebek istemeye basladi kede. Bebek asagi bebek yukari. Evdekileri veriyorum, yok, baska bebek.


Tam o siralarda Central parka gittigimiz bir haftasonu oradaki buyuk havuza atilan paralari gorup ne olduklarini sordu. Dilek tutuyorlar hadi sen de dene dedim. O da bebek dileyerek atti parasini. Havuzlara kadar dusmus dilegi gerceklestirmemek olmazdi, bir bebek koyuverdik yastiginin ustune. Birkac gun onunla uyudu, bir kere de okula goturdu. Bu kadar. Neredeyse iki ay olacak daha da eline almis degil bebegi.

komsunun kabagini yurutmeye calisirken
Gecenlerde bir aksam mamunyusu yatirmak uzere odaya goturdum. Beraber perdeleri kapatiyoruz, gece lambasini takiyoruz sonra onu yatirip cikiyorum. Yine aynilarini yaptik, iyi geceleeer diyerek odadan ciktim. Asagi inerken kolumu sallayamadigimi farkettim. Bir agirlik var sanki. Aaa bizimki saskin saskin bana bakiyor. Cocugu yataga koymayi unutmusumJ Heh.


Salı, Eylül 18, 2012

a/k/a Haydut

aaaah...hay ben bu elbise denen seyin...ayaga kalkamiyorum be!
Kede dogdugunda yakin arkadaslarimizin cocuklari ondan en az birkac yas buyuktu, bizimkinin gonlunu hos ediyor suyuna gidiyorlardi haliyle. Oyle elinden birseyin cekilip alinmasina aliskin degildi. Ilk kez yasiti bir cocuk agzindaki emzigi cekip aldiginda o kadar sasirmisti ki oylece bakakalmisti bir sure. Munchkin dogustan egitimli. Kendini bildi bileli elinden birseyler cekilip aliniyor, bir boy buyuk biri tarafindan hirpalanarak seviliyor falan. Tetikte o yuzden. Abla cekistirdiginde siki siki yapisiyor tuttugu seye itiraz sesleri esliginde, gucu yettigince birakmiyor. O sirada kucakta ve yuzu disa donuk olarak duruyorsa, yani bacaklar serbestse, ayni anda tekme de atiyor. Dogdugu siralarda endiseleniyorduk abla onu ezerse diye ama kendini kedeye ezdirecek goz yok munchkinde. Asil magdur kede.

Cocukcagiz elinden geldigince dikkat ediyor munchkine. O da karsiliginda gidip ablasini aglatiyor sacini cekerek, kumandayi kurcalayip cizgi filmini bozarak ya da ortaligi ayaga kaldirip ablanin elindekini almaya calisarak. Birinde 'yuzume bastiii' diye aglayarak geldi kede. Camin onunde yere yatmis kitap bakiyormus, o siralar boyu cama yetismeyen yer cucesi ablanin yuzune basamak muamelesi yapmis. Annem haydut diyor ona, cuk oturdu valla. Ama ablaya guldugu gibi kimseye gulmuyor o ayri. Cok heyecanlaniyor kede okuldan geldiginde. Dedesine bayiliyor, anneanneye yuz vermiyor. Annemin sadece altini degistirmesine izin var, onun disinda kucagina almak isterse bagirip tekmelemeye calisiyor, opmek isterse yuzunu ceviriyor falan.

kemirilecek ne cok kablo var bu evde yarebbim. dur iki soluklanayim da surda...
Yurumeye basladi. Ablasi 16. ayda yurumustu, o da 14. ayda. Ilk ayakkabisina hak kazandi, aldik gecen haftasonu. Bizde yurumeyen cocuga ayakkabi yok. Cok gereksiz bulurum, bebek ayagi dedigin ozgur olmali bence. Ama bizimkiler boyle gec yuruyunce, biz de yurumeden ayakkabi giydirmeyince alismadik dot ve don olayi oluyor. Kede daha ayakkabicida ortaligi ayaga kaldirmisti, o uyurken ayagini cetvelle olcup gidip ayakkabi almistik en sonunda. Giymeyi kabul etmesi de zaman almisti.

Mucnhin ayakkabicida hic sorun cikarmadi ama evde ilk denememizde kesinlikle izin vermedi giydirmemize. Sabah 5'te ayakta ya bizim horoz, gun agarmadan dolasmaya cikiyoruz sabahlari. Gerci artik sabahlari bayagi bayagi soguk olmaya basladi. Buggy'sine oturtup gezdiriyoruz arkadasi ise gitmeden. En sevdigi seylerden biri bu sirada ayaklarini yandan cikarip yere surtmek. 2 gunde bir corap deliyordu. Ayagi ciplaksa yapmiyor ama, cani tatli. Ben ayagini iceri koydukca kiziyor bi de, hemen geri cikariyor, tum gucuyle karsi koyuyor. Yavastan alisiyor ayakkabilarina. Simdi cirtlarina takmis durumda, mutlaka aciyor oyle yuruyor.


Salı, Eylül 11, 2012

Bilimsel Sohbetler

baba gozluguyle piyasa
Kede ve kankasi Selin bir okul cikisi ayni arabada eve gelmekteler.

Kede: Aaa bulutlar gidiyo...eveet, cunku dunya donuyo
Selin: (cevresine bakinarak) I don't see any dunyas
Kede: There must be some

Perşembe, Eylül 06, 2012

Hayyyaa


Kede karateye basladi. Basladi dedigim 4 ay falan olmustur herhal. Yazildigimizda kiyafetleri ve beyaz kusagi verilmisti. Artik nasil bagladiysam (ya da baglayamadiysam) ilk dersten eve donduk ki kusak yok. Dusmus gitmis cocugun belinden, farkina bile varmamisiz. Daha dakka bir gol bir kusagi kaybettik:) Yalniz degilim sanirim, ikinci ders hic sormadan yenisini verdiler.

Kankasiyla beraber gidiyor ya, egleniyorlar. Salonda birkac tur kosturuyorlar bunlari, bizimkiler kikirdeyerek el ele kosuyor, cok komikler. Ceneleri dustugu icin genelde ayni sirada olmuyorlar, arada birbirlerine kosup cak yapiyorlar vs.

Sensei'leri bunlara birsey soyledigi zaman hep beraber bagiriyorlar 'yes sir' diye. Ilk zamanlar pek benimsemisti bunu ama ters tarafli olarak. Bize herhangi birsey soyleyip 'tamam mi?' diye sordugunda 'tamam laracim' dersek hemen duzeltiyordu: 'yes sir diyceksin.' :)

Bu Cumartesi belt testi var lil' ninjanin, sari-beyaz kusak olacak. Su anda mor-siyah. Istemiyor. Siyah guclu demekmis, o zaten siyahmis beyaz olmak istemiyormus. Boyle ortaya karisik renklerle degil sadece siyah olunca gercekten guclu olacagini soyledim, yok siyahim var ben simdi gucluyum bak diyip yumrugu yapistirdi. Soyleniyor bi de. Surekli kick punch kick punch yapiyorlarmis, o onlari zaten biliyormus 'it's boooooring'mis. Tekrar tekrar yapacaksin ki daha iyi olasin demedim artik, bi de tekme yerim neme lazim.

Salı, Ağustos 28, 2012

Geldim

Biri locada, oburu anca ekonomide yer bulmus
Bu kadar zaman yazmayinca nasil giris yapacagimi bilemedim bu posta. Eeee ooooo diye bakmaktayim ekrana. Neyse, azicik zamanim var yazmak icin onu da boyle harcamayayim di mi:) Aylinyus 1 yasina girdi demisiz en son, oradan alalim.

Dusunmus tasinmis kivrim kivrim kivranmis ama hatuna bir nick bulamamistik ya, ablasi hallediverdi o isi. Aylin herseyi illa agzina sokacak, buna biz de dahildik. Ablasinin kolunun tadina baktigi bir gun kede 'don't wet me silly goose munchkin' dedi ve Aylinin nicki cikti: munchkin. Kede herseyi sokmazdi agzina, kriterleri vardi. Munchkinin elinden ne ucan ne kacan kurtuluyor. Son iki yazdir evde karinca cikiyordu, bu yil yok. Akilli hayvanlar, ortalikta dolansalar hic sanslarinin olmadigini biliyorlar zannimca. Munchkin yere cok yakin dolaniyor, hayatta affetmezdi onlari :)

Henuz yurumuyor, cok azimli de degil o konuda ama tirmanmayi seviyor, cok da hizli tirmaniyor. Daha desteksiz oturamazken, emekleyemezken koltuga birakilinca koltugun koluna tirmanip sehpanin uzerine gecebiliyordu surunerek. Ogretmeni iyi cocuk ne yapsin. Bilgisayarda cizgi filmi bile su sekilde seyreden bir abladan baska nasil esinlenir insan.


Merdiven cikmayi seviyor fakat ciktigi gibi, yani basasagi, inmek istedigi icin o noktada anlasamiyoruz pek. Simdi geri geri inmeyi ogretiyor bizimkiler. Genelde hatirliyor da heyecanlanip ablanin pesinden hizlica gitmek isteyince unutuyor.

Bir kumanda savasidir gidiyor aralarinda. Asagi indiginde hemen kumandayi araniyor munchkin. Kede cizgi film seyrediyorsa o arada, vermiyor tabi. Cok sessiz hareket etmeyi ogrendi ufaklik, sessiz sessiz cevrede emekleyip firsat kolluyor. Abla bir an bos bulunup da kumandayi birakirsa tum hiziyla atliyor ustune. Kede sakliyor kumandayi bu durumda. Cizgi film mi seyredecek kumanda mi kollayacak cocuk. Genelde koltugun arkasina sakliyor. Munchin durumun fazlasiyla farkinda, ablayi koltugun yaninda yerde gorurse isik hiziyla koltuga tirmanip tepeden kendini asagi sarkitiyor, kumandayi gormeye calisiyor. Bize de asagi ucmamasi icin belinden cekistirmek kaliyor. 

Çarşamba, Haziran 20, 2012

9. Ay



Sahalara donme calismalarim devam ediyor. Bu arada 9. ay draft'da kalmis, gume gitmesin di mi ama:)

Aksamustleri kedeyi okuldan aliyorum ve eve beraber donuyoruz. Aylin genelde kapida babaannesinin kucaginda bekliyor oluyor ablasini. Aman bir heyecan bir heyecan onu gorunce. Hizla sallanan kollar bacaklar, gulucukler, heyecanli sesler hepsi bir arada. Kedenin arkasindan giren bana da soyle bir bakiyor ama kafa hemen abladan yana donuyor yine. Gecenler de bir gun kedeyi bir arkadasim alacakti, ben once gittim eve. Girdim, bana da guldu ama arkami gormeye calisiyor, iceri gidiyoruz donup donup kapiya bakiyor yine oraya gitmeye calisiyor falan. Abla gelmedi ya akli onda. Onun asil bekledigi kede, gerimiz hikaye.

Yok emeklemedi daha. Surunmeye devam. Duruma gore cok hizli ve sessiz olabiliyor bunu yaparken. Cep telefonu, ipad, kumanda gibi seyleri dikkatle takipte. Abla oynuyor ya onlarla ici gidiyor. Eline verdigimiz anda agzina gidiyor bunlar da tabi, pek vermiyoruz onun icin. Kede ceple ya da ipadde oynarken olur da yere birakirsa once dort ayak ustunde mevzilenip bakislari hedefe kitleyip biraz yaylaniyor. Sonra kendini firlatip hizli hizli surunuyor. Abla farketmeden hazineyi eline gecirirse yuzunde kocaman bir gulucukle hemen agzina sokuyor. Yakalanir da kacirirsa elinden itiraz sesleri yukseliyor ama cok uzun surmuyor henuz bu itirazlar. Onune baska bir sey koyunca unutuyor.

Biraz hafife aliyormusuz kendisini. Bir gun hepimiz asagidayiz, kede oyuncaklariyla takiliyor, Aylinin onunde bir yigin sey, biz de Adille konusuyoruz. Basimizi bir cevirdik ki ne gorelim. Sen televizyonun oraya git, en altta duran ps-3’yi ac, icindeki dvd’yi cikar, kemirmeye basla. Hangi ara o kadar organize oldun cocuum sen? Nasil cikardin o dvd’yi oradan tek hamlede? Televizyonun onune derhal bebek kapisini koyduk. Daha gerekmez diyorduk, gerekiyormus meger test ettik onayladik.

Gunduz uykusu ikiye indi. Onu da mumkunse uyumasin, o kadar istiyorsak bi 10 dakika gozlerini dinlendirip kalksin. Hayir uyumaya mi geldik canim buraya? Normalde ben isten gelince hemen kucagima geliyor. Biliyor ki bu kadin onu kucakta tasiyacak. Ama ilerleyen saatlerde, babaannesinde ise, o kadar da istekli olmuyor bana gelmek icin, kafasini ceviriyor, zorla alirsam aglamakli oluyor. Biliyor ki bu kadin bu aralar yatiracak onu, eli kulaginda, yuzgoz olmamakta fayda var. Yatmadan onceki yemegini babaannesi yediriyor, pijamasini da o giydiriyor. Pijamayi giydikten sonra babaannesine siki siki tutunuyor, ben alinca da basliyor aglamaya. Biliyor ki yolun sonuna gelinmistir, istikamet karyoladir. Ama niye sadece o yatiyordur, daha oglen uyumustur, asagida eglence son hiziyla devam ediyordur. Zaten ipad’i de vermiyorlardir, batsin bu dunyadir. Babaannesine baka baka aglayip kadincagiza vicdan azabi cektiriyor bir de. Odaya girene kadar agliyor. Iceri girince, bence, etrafta artik onu kurtarabilecek biri kalmadigi icin susuyor. Daha su ayda biliyor tribunlere oynamayi yer cucesi.

Cuma, Mart 16, 2012

8. Ay


Hala emeklemiyor hatun. Hani ikinciler daha erken yapardi herseyi? Tembel cikti bu. Cok calistirilmaya da gelmiyor, azicik fazla birak yerde hemen bagirmaya, aglamaya basliyor. Oturur vaziyette kucakta gezecek sultanim, kusbakisi bakacak cevreye, o zaman hersey guzel. Yere birakip otesine berisine birseyler koyuyoruz, once biraz surunuyor, yakinlardakilere gidiyor. Sonra bir otedekilere bir bize bakip acikli acikli bagiriyor. Basini elinin ustune koyup aglamaya basliyor ardindan. Timsah gozyaslariyla ama, 1-2 damla var yok. Laracim goster kardesine diyoruz hemen gelip odada surunerek birkac tur atiyor kede bak boyle yapacaksin diyerek. Aylin onu seyrediyor sonra yine kafasini eline koyup aglamaya(!) devam ediyor:) Ozellikle bana yapiyor. Fazla zaman geciremiyoruz beraber diye her firsat buldugumda kucagima aliyorum onu, manipulasyoncu boncuk da ustume oynuyor.

Henuz nick bulamadik kendisine. Laraya kede diyoruz Ayline ne diyelim dedim 'tekir' dedi Adil:) Cok yaraticiyiz cok:))

Kedenin bebekliginde kaka sorunu vardi, o igrenc erik suyu/puresi/vesairesinden az yedirmeye calismamistik cocuga. Aylinin ise kakasina yetisemiyorduk bir ara. Gunde hic yapmasa 3-4 kere yapiyordu yakin zamana kadar. Oyle ki 5 kere yaptigi bir gun babaanne Ayline yonelttigi soru ile duygularimiza tercuman olmustu: 'ha bu kadar bok olur mu?'

Egzemayla bogusmaya devam. Ne krem kullanirsak kullanalim ne siklikta kullanirsak kullanalim kortizonlu krem olmadan gitmiyor meret. Tikali gozyasi kanali acildi ama, o iyi oldu. Artik gozyasi geliyor o gozunden de.

Kedenin yemekleri cok uzun sure ayri pismisti. Alerji olasiligindan korktugumuz icin cok yavas yavas tanitmistik her yiyecegi, aralarini acmistik. Bizim yemeklerden uzun sure vermemistik yok organik degil yok yagli yok tuzlu diyerek. Hatun deli yemek sectigi, mumkunse sade makarnadan baska birsey yemek istemedigi (ha bir de tatli tabi), yani agzimiz fazlasiyla yandigi icin Aylincik tadina bakiyor hemen her pisenin. Dun biber dolmasi yedirmis babaannesi. Onun yemekleri de ayri yapiliyor ama bizimkilerden de deniyor mutlaka.

Ilk disi cikiyor. Bakinca goruluyor beyazlik ama henuz dis diyebilecegimiz bir yukseklige erismedi. Onunkiler de yavas ve zor cikiyor, huysuzlastiriyor hatunu. Her buldugunu zaten agzina goturdugu icin disten mi degil mi anlayamiyoruz. Salonda yere oturur oturmaz yerdeki foam mat'i sokmeye basliyor. Sokemezse cok kiziyor, bagiriyor. Asabiyiz bi de. Hemen isirmaya basliyor ardindan. Kimi uzun kimi kisa, surekli gozunun onunde oldugu icin sacini da kestik makinayla, Abidin oldu:)

Perşembe, Mart 01, 2012

Fotoroman

Nedir simdi bunun olayi? Bu top o delige mi girecek? Tum tantana bunun icin mi? Iyi. Girsin. Vuruyorum bak.

Uupps fazla gitti. Dokunmaya gelmiyo buna da.


E ama gitmiyo dogru yere.


Baslarim sopasindan.


Gitsene be!



Giprasma. O delige gireceksin dedim.

Salı, Şubat 07, 2012

7. Ay

Bilin bakalim kim 7 aylik oldu. Doydugunda yemegi puskurtme isinde ustalasiyor. Artik rahatca isabet ettiriyor babaanneye:) Pratik yapmaya devam ediyor, onumuzdeki aylarda farkli acilardan da hedefi tutturmasini ve nokta atisini bekliyoruz kendisinden.

Eline cingirak verdigin anda sallamaya basliyor. Kucagimda gezdirirken habire salliyor. Biz kucukken okulda teneffus zamani hademe elinde bir zil cala cala koridorda dolasirdi sikca. Biz de o hesap cala cala geziyoruz.

Iki tarafa da donuyor artik. Emekleyemiyor ama az bucuk surunuyor. Ama bu arada donup durdugu icin hedefine degil de artik neresi cikarsa bahtina oraya gittigi oluyor. Bir aksam carsafini serip ustune koymustum. O arada Larayla kac dakika daha cizgi film izleyebilecegini konusuyorduk. Kafami bir cevirdim ki done done gitmis, yolculugu bilgisayar koltuguna carpinca son bulmus, koltugun tekerlegini yaliyor. Hic de sesini cikarmiyor cuce. Yerde ilk yaptigi sey carsafinin disina cikmak. Sonra bakiyor yerde bir ilgisini ceken birsey, kirinti vs gorurse duruyor, henuz eliyle alamiyor oyle kucuk seyleri onun icin direk yalamaya calisiyor. Elektrik supurgesi olarak ise aldik kendisini, hem kuru hem sulu temizlik yapiyor:) 

Lara'yi gorunce heyecanlaniyor, o atlayip zipladikca guluyor. Lara ne kadar yuksekten atlarsa ve ses cikarsa o kadar cok guluyor. Lara iyi gunundeyse Aylin gulsun diye oradan oraya atlayip duruyor, yoksa 1-2 sicrayip gidiyor. Aylin kucakta ablayi yakalamaca oynuyoruz cok hosuna gidiyor. Lara yuksek sesle guldugu zaman o da guluyor. O iyi de, Lara kizip agladigi, bagirip cagirdigi zaman da guluyor. Onun icin ikisi de esit oranda eglendirici fakat abla cok kiziyor tabi kendisi aglarken kardes heyecanla gulunce. Ofkesini ona yoneltiyor bu sefer 'gulmesiiiinn...gitsiiiin' diyerek. Aylin buna da guluyor. Tepelenmemesi icin olay yerinden hizla uzaklastiriyoruz munasebetsiz kardesi:)

Bu gulecligi kendi aleyhine de kullaniliyor tabi. Yemegi begenmedigi ve puskurtme modunda olmadigi zamanlar dudaklarini kitliyor ooyle oturuyor mama sandalyesinde. Gecen aksam yine oyle bir anda ben iceri girince bana guldu. Agzi kapali gulmeyi bilmiyor ki, gulerken acti agzini tabi. Acmasiyla babaannenin dolu kasigi sokmasi bir oldu. Afalladi. Yuttu. Donup uzun uzun ve ciddiyetle bakti ona. O arada ben sebeklik yapinca unutup gene guldu bana. Bir kasik yemek daha sokuldu agzina:) Yine donup uzun uzun babaanneye bakti saskin bir ifadeyle:)

Cuma, Şubat 03, 2012

Tribunlere selam olsun

Kede feci halde tribunlere oynuyor. Hatunun tatli duskunlugu malum. Sik sik kendi aramizda bak sebze meyve yemen lazim, cok yararlidir, tatli zararlidir, bak biz yiyor muyuz (onunde yemiyoruz valla) falan gibi - genelde tek yonlu - konusmalar geciyor. Pratikte bu soylenenleri sallamasa da teoriyi almis. Soruyorlar:

- laracim en sevdigin yiyecek ne?
- sebze meyve  (tabi tabi)
- en cok hangi sebzeyi seviyorsun?
- hepsi  (durumu kurtariyor genel cevapla)
- en sevmedigin yiyecek hangisi?
- tatli  (ooldu. babaanneyle hergun biskuvi pazarligina giren bendim)

Her seferinde, kim sorarsa sorsun, ciddiyetle ayni cevabi veriyor. Gel de yakin simdi sebze yemiyor diye:) Kim kaale alir bizi bundan gayri.

----------------------
Kede kucukken buyuyunce ne olacaksin diye sordugumuzda iya (inek) ve zurafa derdi. Bir zaman sonra deniz kizi olmaya karar verdi. Simdilerde kariyer hedefi dis perisi olmak. Dis perisi ol tabi de gel bi de meslek sec dedim. Su su isi yapar bu bu isi yapar diye birkac ornek verdim.

- sen hangi isi yapmak istiyorsun?
- is mii? nedeeen??

Insan neden is yapmak ister degil mi ama:)))

-----------------------
Oda kapilari kapanmaz bizde. Burasi benim odam gibi laflar hic edilmez. Gecen gun odasinda oynuyordu, oraya dogru geldigimi gorunce hemen kalkti 'don't come in to my room' dedi ve kapiyi kapatti. Hemen actim, bu evde kapilar kapanmiyor biliyorsun dedim. 'Don't come in' dedi yine kapatmaya yeltendi. Yine actim, ayni seyi bir kere daha soyledim. Biz hic burasi bizim odamiz diyor muyuz tatlim dedim. 'This is not your oda this is my oda' dedi ama kapatmadi bu sefer. Ergen kacti icine sanirsam.

-------------------------
Adil sabah yanina gelen kedeye: 'hello baby'
Aldigi cevap: 'hello mister' (r v okunacak)

-------------------------
biraz da ortaya karisik iki dil:

- miss ettik mi cikisi
- daddy can kucak me
- don’t carp the car
- I don’t like yols (yolumuz kisa, yurumen lazim dedigimizde)
- I esne first
- close your eyes ....(biraz bekleyip)...closed’dun mu eye’ini?

Pazartesi, Ocak 30, 2012

Ejderha Kral

Cumartesi kedeyi kukla tiyatrosuna goturduk: Ejderha Kral. Cin halk hikayesiymis. 45 dakikalik bir gosteriydi. Pek acmadi bizimkini. Daha 5. dakikada ben bunu sevmedim diyerek verdi notunu. Biz cok begendik. Dekorlar ve kuklalar cok guzeldi, hikaye guzeldi. Neyse ki huysuzlanmadan oturdu sonuna kadar, biz de rahat rahat seyredebildik. Kukla tiyatrosu istemiyormus bir daha, gercek tiyatro istiyormus :)

Karanlik oldugu icin foto cekemedik ama youtube'da su videoyu buldum. Oyundan bir parca:

Çarşamba, Ocak 25, 2012

Inciler

Haftasonu kar yagdi. Gecen kis ustuste cok miktarda yagan kardan o kadar cok cekmistik ki kar denince korkuyordum ama bu seferki makul bir miktarda yagdi, 8-10 cm olunca durdu. Kar yagarken cikip yagan karlara buyutecle bakmayi teklif ettim kedeye, kabul etmedi. Kar durdu, birkac arkadasimizin cocugu kizaklarla cikageldiler kapiya. Hadi kaymaya dedim, istemedi. Hevesim kursagimda alternatif kar oyunlari onerdim, geri cevirdi. Halime gulen Adil sansini denemek istedi, aldigi cevap 'do you like freezing? kar is freezing you know' oldu:) Bu kis da evdeyiz belli oldu.

Gecenlerde ustu islaninca elime ilk gecen pantalonu giydirdim. Boyu kisa geldi. Egilip bakti bacaklarina 'bu ne yaaa' dedi ve hemen cikardi pantalonu.

Aylinden once cizgi film olayi kisitliydi. Haftaici aklina gelirse gunde 20 dk, haftasonu disari da cikmissak 30 dk, evdeysek 1 saat. Aylin dogunca duzen karisti tabi. Hem benim uyumama izin versin hem de cikan krizler azalsin diye hergun ve uzun uzun izlemeye basladi, sure kontrolu her zaman yapilamadi ve isin boku cikti. Simdi yine azaltma calismalari icindeyiz. Itiraz had safhada tabi, siki savasiyor. Simdilik haftasici gunde 30 dk, haftasonlari Aylini uyutsun diye sadece o uyurken izleme izni var. Yoksa mutlaka uyandiriyor ufakligi. Haliyle Aylinin gozunun icine bakiyor uyusun diye. Yine bir gun cizgi film seyrederken Aylin babaannesinin kucaginda bir anda karsisinda belirince (artik kapatmasi gerekecek ya) kardese tepkisi 'ooo, nerden cikti buu' seklinde oldu.

Hasta olup da evde kaldigi bir sabah kriz cikarmaya baslayinca babaannesi cizgi film izlemeye gondermis. Adil asagi indiginde hala tv basindaymis hanimefendi. Cok izledin artik kapat diyen babasina cevabi 'baba senin ise gitmen lazim. ise git lutfen'.

L: Baba sen erkek misin?
A: Evet kizim. Peki sen nesin?
L: I am a lady

Cuma, Ocak 20, 2012

Pasta Hatirina

Haftasonu bir dogumgunune gittik. Kede dogumgunu cocugu dahil kimseyi tanimiyordu. Mekan Little Gym. Cocuklar oynamak icin iceri girdi, bizimki girmeyi reddetti. Hatta kucagima cikti. Bizim toplandigimiz kisimda oturacak yer pek yoktu, ayakta da artik deve kadar olmus bir cuceyle dolasamazdim. Indirdim, kiyamet koptu. Nasil bir aglama. Hadi gir oyna, yok girmiyor. Ona bir sandalye buldum, otur seyret o zaman buradan, hayir oturmayacak. Biz dolasacagiz arkdaslarimizin arasinda yanimizda gel madem, illa kucakta gelecek. Tasiyamam seni uzun sure dedim bacagima yapisti. Cidden yapisti ama, suruye suruye anca gidebiliyorum. Gel iceri beraber girelim, beraber oynayalim, hayir. Aglama devam ediyor bu arada. Konusuyoruz olmuyor rusvetler havada ucuyor yok. E eve gidelim madem, ona da hayir. Adil sinirlendi sonunda, iceri girmeyen cocuga pasta yok deyiverdi. Bu bize iyice siddetlenen bir aglama olarak geri dondu. Hepimiz gerildik.

Ennn sonunda pastanin guzel hatirina iceri adim atmaya ikna oldu. Beraber girdik. O arada o sustu ama ben aglamak uzereydim. Once yanimdan ayrilmadi, sonra biraz once yapilan bubbledan orada burada kalip da patlamamis olanlari gordu, gitti onlari patlatti. Diger cocuklara hic yanasmadi. Ufak ufak 1-2 minderde zipladi birseyler yapti. O sirada Adil de girdi iceri beraber sallanma aletine gittiler ve acildi. Yuzu guldu, yaptiklarini gostermek icin seslenmeye basladi, eglenmeye basladi. Tabi bu arada sure doldu. Hosuna gitmeye baslamisti ya, istemeye istemeye cikti.

Pizza ve pasta icin masaya oturduklarinda hala iceri gidelim, gene gelelim diyip duruyordu. Sonrasinda keyfi yerindeydi. Uzun bir dogumgunu oldu velhasil.

Foto baska bir dogumgununden, kankasi Selin ile.

Cuma, Ocak 13, 2012

Bale

Kede ilk bale gosterisine Ekimde gitti. Cinderellayi seyrettik. 1 saatlik, kucuk cocuklar da takip edebilsin diye ara ara hikayenin anlatildigi bir gosteriydi, bayildi bizimki. Evde bale hareketleri yapmaya basladi. Aralik ayinda Nutcracker'in yine cocuklar icin kisaltilmis 1 saatlik gosterisini bulduk, ona gittik. Daha sik gitmek istiyor ama cocuklarin da izleyebilecegi bale gosterisi pek yok ne yazik ki. Digerleri hem cok uzun hem de aksam saatlerinde, daha onlar icin cok erken bence.

Bu arada ben bale yapmak istiyorum demeye basladi. Baktik surekli soyluyor, yazdirdik. Bu aralar en sevdigi renk kirmizi, onun icin kirmizi bir tutu yaptim ona ve gecen hafta ilk derse gittik. Programin adi Storytime Ballet. Once masali okuyorlar, sonra ona gore dans ediyorlar. Hatunu sinifa teslim ettik, onlar masala baslarken biz asagi cay icmeye indik. Fotograf makinasini evde unutmustum, yemedigim laf kalmadi tabi bu arada:)

Yaklasik 20 dakika sonra acep ne yapiyor diye yukari ciktim, baktim bizimki salonun girisindeki sandalyede tek basina oturuyor. Disaridan seyredenlerden biri 'katilmak istemedi' dedi. Sasirmadim. Sosyal bir kelebek degil ne yazik ki, bir yere isinmasi cok zaman aliyor, hatta bazen o isinma hic olmuyor. Aglamadan guzel guzel oturuyordu ama, arkamdan aglamamis olmasi bile mutlu etti beni.

Neden dansetmedin diye sordugumuzda 'bugun istemedim' ve 'I was feeling a bit shy' dedi. Gelecek hafta dans ederim dedi. Baleyi cidden seviyor demek bu, hic gelmek istemiyorum diyip kesip atabilirdi yuzmede yaptigi gibi. Oradan bir dogumgunune gidecektik, madem dansetmeyeceksin yola cikalim o halde dedik.

1 saat mesafede bir yere gidiyorduk, yolda uyudu. Mekana varinca biz uyandirdik onu. Uyku sersemiydi hala. Tutumu giyecegim diye tutturdu, geciriverdik pantalonunun ustune. Iceri girmek istemedi. Ikna etmeye calistik olmadi, biz giriyoruz dedik agladi. Hic tanidigi cocuk yoktu onun da etkisi vardi. En sonunda bizim arkadaslarimiz orada, sen istedigin zaman gel diyip biz salona gectik. Biraz sonra, iceride kraker var tuyosunu alinca geldi:)

Diger cocuklarin yanina hic gitmedi, bizim etrafimizda dolandi. Oyunlara katilmadi. Pizza zamani geldiginde masaya oturdu ama biraz sonra aglayarak geldi. Beni goremiyormus oturdugu yerden, yanina gelecekmisim. Aldim tabagimi karsisinda bir yerde durdum napiim.

Cok cekingen. Kimseye yaklasmiyor, kankalari Selin ve Leyla yoksa o ortamda olmak dahi istemiyor. Umarim asabiliriz bu cekingenligi yoksa cok zor gunleri olacak ileride.

Salı, Ocak 10, 2012

6. Ay

Aylinin yasi yasina boyu boyuna en yakin arkadasi Mina bizi ziyarete geldi bu ay. Cok uzakta oturuyorlar, istedigimiz kadar sik gorusemiyoruz o yuzden. Aylin dogumundan 1 ay sonra comezlik tacini Mina'ya devretmisti, Martta, hayirlisiyla, Duru dogana kadar taci Mina koruyacak:) Minayla karsilikli bagirdilar, pek komikti halleri.

Henuz yabancilara karsi bir tavri yok. Ona gulene guluyor, gezdirildigi surece kimin kucaginda oldugunu umursamiyor. Yeter ki oturmasin. Yatiriyorum tum gucuyle dogrulmaya cabaliyor, debelenirken yuzustu donup alin benii itirazlarina basliyor. Salincagina koyuyoruz sarkan oyuncaklara tutunup kendini kaldiriyor. Araba koltuguna, ayni zamanda puseti, koyuyoruz, yan donup kendini ittire ittire cikmaya calisiyor. Kemerleri bagliyoruz haliyle, hemen kiziyor. Dil simdiden pabuc:))

Ek gidalara gecme calismalari devam etmekte. Yulafli cereale cok itirazi yok, pirincliyi hic sevmemisti. Yogurt sevmiyor, muzu zorla yiyor, havuca agzini bile acmiyormus. Dun aksam patates yemeginden tattirdim, yuzume cok fena bakti uzun uzun:) Bir daha da aralatamadim o dudaklari.

Bir ara kedeyle iceri gittik. Geri donduk ki bizimkinin sac bas dagilmis, yanaklar al al, orasinda burasinda yogurt izleri...Babaannesi yogurt yedirmek istemis, sonuna kadar savasmis hatun:) Tabi babaanneden kacamayacagini henuz bilmiyor, yenilmis ama ezilmemis:))

Armutu ise cok seviyor. Su kucuk filelerden aldim, icine armut puresi koyup eline veriyorum. Yalana yalana heyecanli sesler esliginde emiyor suyunu. Sadece posasi kalinca alip yeniden doldurayim diyorum, zor bekliyor, onunde yapmama ragmen ufaktan itirazlara basliyor.

Ha bir de hala doydugu zaman mamayi puskurtmeye calisiyor. 4. ayda baslamisti buna. Doyunca puff yapip mamayi puskurtmeye calisiyor. Ya da kafasini hizla saga sola cevirip biberonun agzindan cikmasini sagliyor.

Kede ara ara gelip sariliyor Ayline. O da hemen agzini acip artik ablasinin neresini denk getirirse agzina sokaya calisiyor. Bazen yanagini veya kolunu denk getirip yaliyor. 'Iiiiyy that's disgusting' diyip hemen kagit havluyla hem kendini hem Aylini kuruluyor Lara:)) Aylinin kendi elini yemesinden bile hic hoslanmiyor, gordukce kagit havlu getirip, cocugun elini agzindan cikarip kurulamaya girisiyor. Aylin o arada obur elini sokuyor agzina, bize de karsidan hallerine gulmek kaliyor.    

Cuma, Ocak 06, 2012

Yilsonusu Yilbasisi ve Otesi

Aralik ayinin son yarisi burada cesitli bayramlar kutlaniyor, biri de Kwanzaa. NJPAC cocuklara yonelik bir etkinlik duzenlemisti, gidelim neymis ogrenelim dedik. Cocuklar icin elisi odalari yapmislar, kede boncuk dizip bilezik yapti kendine. Dans ve davul workshoplari yapmislar. Davulu izledik, sonlara dogru kede bir tanesine biraz vurmayi kabul etti. Dans da Afrika danslari yapiyorlardi, isteyenler de katiliyordu ama bizimki birak katilmayi izlemek bile istemedi. Standlar kurmuslar kiyafet, incik boncuk, sus esyasi satiyorlardi, bir odada hikaye okunuyordu ama onlerde degilsen duymak mumkun degildi. Sonuc olarak suregelen bir aktivite vardi ama kwanzaa nedir, niye, nasil kutlanir onu ogrenemedik. Tin girdik tin ciktik kisaca.

Wiki yetisti imdada. Kwanzaa kisaca Afrika kokenlerilerin kutladigi dini olmayan bir kis bayrami (imis). Araligin son haftasi, tum hafta boyunca kutlanirmis. Bu kutlama sirasinda kwanzaa'nin yedi prensibini temsil eden yedi mum yakilir, ziyafetler ve hediyeler verilirmis.     

Oyle yilbasi havasina falan girmiyoruz uzun suredir. O da bir gun iste. Bizim icin arkadaslarla bir araya gelmek icin bir bahane daha sadece:) Agaci susleyecek misin dedim kedeye, pek orali olmadi, onu bile cikarmadik o yuzden. Hediye zaten yok. Kede simdilik yilbasinda hediye olayini bilmiyor, oyle bir talebi yok, firsatci ana babasi da bunu sonuna kadar kullanmaya niyetli. Okulda cekilis yapiyorlar, sonra noel baba gelip hediyelerini ellerine veriyor, onunla bile fazla ilgilenmiyor. Daha acmadi oradan gelen yapbozu.

Bu yilbasinda kabile dagildi. 4 farkli organizasyon vardi. Evde kalip da pasa pasa uyusam mi acep diye bir sure ciddi ciddi dusundukten sonra kedeyi de alip Ufuklara gittik. Aylin hanim babaannesi ve dedesiyle evde kaldi. Aaa bak uyuyarak mi girdi yeni yila sormayi unuttum. Akibetim nedir bu yil bileyim di mi:)) Kede biraz Halukla oynadi ama cok eglenme havasinda degildi bu sefer. Yemegi pas gecti, bir milyon kere tatli ne zaman gelecek diye sorup sonunda muradina erince tatlisini yiyip koltugun ustunde sizdi. Gidene kadar da orada uyudu. Biz de bol bol yiyip sohbet ettik.

Gece 2'ydi eve dondugumuzde, benim uykuya dalmam neredeyse 3'u buldu. Aylin gorev bilinci tam bir birey olarak gece uyanmalarini aksatmadi ve sabah 6'da da kalk borusunu caldi.  Hatunun gulucuklerine hic pas vermeyip isik hiziyla babaanneye postaladim ve biraz daha uyudum.

 Kedeyi sinemaya goturecektim yilin ilk gunu, soz vermistim. Yakinlardaki bir kasabadaki sinemada Olivia vardi o gun, tek seans. Ben gec uyaninca apar topar hazirlandik, kahvalti bile etmeden ciktim. Arabaya yerlestik, hersey hazir ama gps bir turlu adresi bulamadi. En sonunda iceri gidip adresi kontrol ettim ki meger bu Bloomfield bizim dibimizdeki degil tee CT'deki Bloomfieldmis:( Nereden baksan 2 saatlik yol. Her eyalette ayni isimli kasaba olmak zorunda mi kardesim? Gicik oldum.

Kede benden daha sakin karsiladi bu durumu. Tabi ona salak annen eyalet ismine bakmamis cocuum demedim, gunu yanlis yazmislar bugun degilmis dedim. Durdu durdu 'olmaz boyle bir sey...bizi kandiriyorlar di mi anne?' dedi:) E o kadar hazirlanip cikmisiz parka gittik biz de.

Resolution falan yapmiyorum nicedir. Sonra yapamadim diye gerilecegime hic yapmam daha iyi:) Ama su ustume yapisip kalan kilolari versem...

...Adaletin bu mu dunya! Daha yukaridaki cumleyi bitirmemistim ki burnuma bir kutu kurabiye dayadi is arkadasim. Pes. Bizim grubun kullandigi tercume burosu gondermis. Pek de guzel gorunuyordu serefsizler. Ne yapicam, gidip kahve aldim yanina mutfaktan:) Bi sweetolics anonymous grubu bulsam gidip uye olucam yeminle.

Perşembe, Ocak 05, 2012