Cumartesi, Nisan 30, 2005

Brezilya Usulu Barbeku

Etler piserken

Servis Yapilirken

Iki hafta once Manhattan'da bir Brezilya restoranina gitmis ve cok begenmistik. Bu hafta etraftaki Turk nufusunu toplayip, Newark'taki baska bir Brezilya restoranina gittik (99 Monroe Str., Newark - NJ).

Restoranin oldugu mahalle, Latin Amerika ve Portekiz'lilerin cogunlukta oldugu bir yer. Oldukca buyuk bir restoran. Kucuk bir bari var ve TV'de tabii ki Brezilya'dan futbol maclari veriliyor.

Daha once gittigimiz yerdeki gibi, istediginiz kadar salata ve et cesitleri icin kisi basi sabit bir ucret var (23$). Icecekler ve tatlilar dahil degil. Salata cesitleri Manhattan'daki restorana gore daha azdi ama et cesitlerinde hic bir eksikleri yoktu. Iki saatlik maraton sonunda kabilenin benim gibi cok et sevenleri bile artik yeter dedi. Epeydir spor salonuna adimimi da atmadim, nasil harcanacak bu kaloriler bilmem...

Perşembe, Nisan 28, 2005

Musteri Hizmetleri

Gicik Musteri Hizmetleri...
1 yil once Hindistan.Net adresini godaddy.com'a transfer etmistim. GoDaddy (~ 9$) pek gozde bir servis, oyle ki gecenlerde NetworkSolutions.com'u (~34$) gectiler alan adi kayitlarinda. amma velakin ben Yahoo SmallBiz 'i daha cok tuttum ve gecen hafta adresi onlara transfer etmis ve www.hindistan.net yazanlarin buraya erismesi icin ayarlamistim.

Gel gor ki gecenlerde godaddy benim alan adimi 'parl' etmeye karar vermis ve benim tanimladigim yns1.yahoo.com sunucusu yerine kendi sunucularini yazmislar. 5 gundur musteri hizmetleri ile yazisiyorum, isi yokusa suruyorlar, ugrastiracaklar illa.

Adi Musteri Hizmetleri...
Kablo ve Internetimiz Comcast'te. Turkiye'deki gibi burda da birden fazla servis saglayici ayni yere hizmet vermiyor. Dolayisiyla kablo alacaksan elin bir sirkete mahkum (Bunu degistirmek icin ugrasiyor bazi tuketici kuruluslari). Normalde 90$ gelen aylik fatura gecenlerde 190$ gelince bir guzel atistik Comcast musteri hizmetleri ile. Efendim bizim paket promosyonmus, bitmis. Promosyon oldugunu biliyorduk ama suresi bitince "iade ediyoruz" dedik, onlar da gerek yok kalsin, ayni fiyati odemeye devam edin demislerdi. 3 ay sonra boyle pat diye fatura gonderince "bize soylemediniz" diye itiraz ettik. Mirin kirin edene, "mudurunu ver" diye diye bir kac kat cikip sonunda paramizi geri aldik tabii.

O konu kapandi ama Comcast'le dert bitmiyor. Yil basinda 52" (132 ekran) Toshiba Yuksek Cozunurluklu (High Definition, kisaca HD) TV almistik. HD yayinin kalitesini ve gorunce normal TV izleyemez oluyor insan. Dolayisiyla, ekstra 10$ verip HD kanallari tuttuk. Bugun farkettik ki aslinda tum HD kanallari tutmamisiz, Discovery Kanali dahil degilmis, ekstra 15$ istiyorlar onun oldugu gereksiz bir paket icin. Yuh diyip almadik tabii. Yazik oldu, guzel belgeseller oluyordu...

Musteri Hizmetleri dedigin...
6-7 ay once bir arkadas tavsiye etti, internet uzerinde ING Direct'te hatunla ortak hesap actik. Cek hesabimizi baglamak icin hesabimiza 2 kucuk cek gondermisler, bende o rakamlari web sitelerine girerek cek hesabinin bana ait oldugunu gostermistim. Simdiye kadar hep cek hesabindan oraya para aktariyordum. Bugun tersini yapmam gerektiginde baktim oyle bir secenek yok.

Musteri hizmetlerini aradim. Hemen biri cevapladi ve musteri numarami aldiktan sonra pin numarami tuslamami sagladi. Kontrol bu kadar! Sonra hemen problemi tespit etti ve ortak hesap actirdigimizi, esimin benim yaptigim cek hesabi baglantisini yapmadigi icin sorun yasadigimizi soyledi. Kayitlarimizda o iki ceki bulduk, tekrar aradik ve 2 sn'de baglantiyi kurdular. Musteri Hizmeti dedigin boyle olur, netekim...

Çarşamba, Nisan 27, 2005

Film: Sin City


Dun Manhattan'da doktorla gorusup herseyin yolunda gittigini ogrendikten sonra, biraz alisveris yapalim diye Seacacus Mall'a gittik. Aslinda tam gidecegimizi de bilmiyorduk ama GPS marifetiyle sorunu hallettik.

Nautica'da bizden baska sadece 2 kisi vardi. Biraz sonra farkettik ki onlarda Turk'mus! Bir sey begenemeyip ciktik, oglen oldugu icin ne yiyelim hesabina giristik ve Paterson'daki Eski Toros'a gitmeye karar verdik.

Humus, Arnavut Cigeri, Doner, Yogutlu Adana... velhasil kilo almak icin ideal ne varsa yedik. Cikista da Sutlac ve Kazandibi aldik. Yetmezmis gibi Paterson'a gelip Ay Coregi almadan donulmez diyip pastaneleri dolasmaya basladik.

Hepsi bitti eve dondugumuzde saat 3'tu. Hadi bari sinemaya gidelim dedik. Sin City'de karar kildik. Sali 4:45 matinesi olunca, bizden baska topu topu 2 kisi vardi salonda...

Filmi anlatmasi zor, cizgi film, siyah beyaz cekimler vs. hayal ile gercek birbirine gecmis bir sekilde 3 kisinin bir yerlerde kesisen ayri oykulerini anlatiyor. Cok, cok hosuma gitti! Filmi yonetenler Frank Miller ve Robert Rodriguez ama Ziyaretci yonetmen
Quentin Tarantino - 9/10

Salı, Nisan 26, 2005

Goz Ameliyati ve Sonraki Gun

Efendiim, ameliyati atlattik. Ben doktorumu Alman saniyordum ama galiba Fransiz'mis. Ameliyat sirasinda biriyle Fransizca konusunca suphelendim. Dusununce daha mantikli geliyor; tamam Hufnagel Alman soyadi cagrisimi yapiyor ama Thierry diye Alman adi mi olurmus. Ne alaka? Alakasi su, bana Stahl Eye Center a git diyen Cinli arkadas, ordaki Alman doktora git, cok iyi demisti. Ben de doktorlarin isimlerine bakip "Marc Werner" yerine, tiplere ve resumelerine bakip en kalifiye gorunen Thierry J. Hufnagel in Alman olduguna kanaat getirmistim :)

Neyse, 3pm gibi NY - Garden City'deki Stahl Goz Merkezine geldik. Operasyon oncesi kagit isleri vardi. Kisaca isler yolunda gitmezse kendilerini garantiye almak icin her turlu seyi yazmislar, imzalatiyorlar. Tabii bir suru mirin kirin ettim. Zaten bugun kontrole gittigimde bu konudaki rahatsizligi yazdim ne dusundugumu sorduklarinda.

Sonra iceride, tekrar CustomVue icin gozlerimi olctuler. Daha once yaptiklari olcumlerle karsilastirdilar. Olcumleri yapan cocuk, bir yandan da sorular sordu. Beni rahatlatmak icinmis. Ben farkinda degildim ama goz kaslarimi kasiyormusum basta. Dosyamda daha once doktor hatasi yuzunden hem babamin hem de eskimin babasinin bir gozlerinin gorme yetenegini kaybettigi yaziyordu. Okumus, o yuzden de sakinlestirmeye calisiyormus.

Turk oldugumu ogrenince, "hafta sonu TV'de gordum, Ermeni meselesi konusuluyordu" dedi. "Evet, her yil bu zamanlarda konusulur" dedim. "Ne zaman oldu bu olaylar" diye sordu. "1. Dunya savasi esnasinda" dedim. Sonra bekledigim soru geldi, "Peki sen ne dusunuyorsun?". Tam olarak gercek ne bilmiyorum, tam bir fikrim yok bu konuda dedim. O da "Bilmiyorum, sadece TV'de duydugum icin sordum" diyince, "Iste sorun da o, kimse bilmiyor ki tam olarak ne oldugunu; karsilikli iddialar var." dedim.

Sonra cocuk yaptigi olcumleri ve bilgisayarda gozumun nasil gorundugunu gosterdi. Renkli ciktiyi aldi ve doktora goturdu. Doktor geldi, 10 dk. sonra beni operasyon odasina aldilar. Odanin disinda bir ekrandan da Bezen operasyonu izledi.

Once bir suru damlalar damlattilar. Sonra sag gozume sertce bir lens turu seffaf bir sey koydular. Sonra havayi cekip iyice bastirdilar. En cok canimi yakan kismi burasi oldu. Bu kisimda aslinda goz bebeginin uzerindeki tabakayi aciyorlar. Ayni seyi sol gozum icinde yaptilar.

Sonra gozlerimi iyice acmami saglayacak metal cisimler yerlestirdiler. Sonunda 5-10 saniye kadar sanirim kirmizi bir lazer gozumun uzerinden gecti. Catapatin cikardigi turden bir ses geldi lazer calisirken. Doktor surekli benimle konusup, sakin olmami ve islemin bitmesine ne kadar kaldigini soyluyordu. Lazerin isi bittiginde gozumun uzerinde kucucuk donen bir pervane varmis gibi geldi bana...

Sonra ayni seyi sol gozum icin yapti. Yanlis gozumu kasmaya baslamisim, doktor bir iki kere uyarip sakin olmami soyledi. O anda sanirim gozumu kirpmak istiyordum bu da kasma etkisi yapiyor.

Velhasil hepi topu 10dk. falan surdu hersey. Sonra yine gozume bakteriye karsi damlalar damlattilar. Doktor mikroskopla bakti sonra da harflerin oldugu levhayi gosterip okumami istedi. En altin bir ustundekilerini okuyabilmisim. Ameliyat sonrasi icin cok iyi dedi! Sevindik.

Gunes gozluklerini taktim ama isik cok rahatsiz ettigi icin hic gozlerimi acmak istemiyordum. Bezen'in yardimi ile arabaya binebildim. On taraf fazla gunesli geldi. Jipin arkasindaki camlar daha karanlik oldugu icin arka koltukta yatarak rahatca geldik. Eve vardigimizda saat 7'ye geliyordu. Oda yeterince karanlik degildi. Bezen, careyi pencerelere battaniye asmakta buldu. Uyurken takmam icin plastik, seffaf gozu koruyacak kapakciklar vermislerdi. Onlari gozumun uzerine koyup bantladik. Dayanilmayacak gibi degildi ama gozlerimde hala hafif yanma hissi vardi. 2 tane Advil yutup sabah 8'e kadar uyudum.

Kalkip ilk defa gozlerimi actigimda, sol gozumun uzerinde hafif bir perde varmis gibi geldi. Su anda saat ogleden sonra 3:33 ve artik oyle bir sey hissetmiyorum.

Sabah otobusu beklemek yerine arabayla Manhattan'a inmeye karar verdik. Otobus duraginda bekleyen diger hatun bizim yan komsu imis. Ona da soyledik, o da geldi. Koreli bir manikurcu imis, 18. cadde'de 10am-7pm calistigini soyledi. Muhabbet ettik yol boyunca...

Gozlerimi Marc Werner kontrol etti. Sorun gorunmedigini soyledi. Bir seyler okuttu. Sonuncu da zorlaninca, "onemli degil, sadece zorlamak istedim, gozlerin 20/20'den daha iyi 20/15 olmali onu zorlanmadan okuman icin" dedi. Ilk gun icin sonuclarin cok iyi oldugunu soyledi ve bir hafta sonrasina randevulastik.

Velhasil, hala gunes gozlugu kullaniyorum ama bilgisayar ekranina bakarken sorun yok. Agri sizi falan da yok. Sadece fazla isik hala bir parca rahatsiz ediyor. Iyilesme suresi kisiden kisiye degisirmis. Aksam nasil olacak merak ediyorum; bakalim gorelim :)

E-mail atan, arayan soran tum arkadaslara tesekkurler.

Pazartesi, Nisan 25, 2005

Buyuk Gun Bugun

Lasik ameliyati bugun saat 3:30'da. Birazdan cikip ameliyat olacagim yere Garden City, New York'a gidecegiz. Her sey yolunda giderse, yarin bu saatlerde buraya yazi yazabilecegim. Bakalim, bakalim...

Cumartesi, Nisan 23, 2005

Kitap: Longitudes and Attitudes

Thomas L Friedman, 3 kez Pulitzer odulu kazanmis bir New York Times (NYT) yazari. Son 2 haftadir, 2001'den beri gazetede cikan yazilarini derledigi Longitudes and Attitudes kitabini okuyorum.

Kendi deyimiyle, sinirsiz butcesi ve ozgurce yazdigi yazilariyla, dunyanin dort bir tarafina ama en cok Orta Dogu'yu gezip izlenimlerini aktarmis. Kendisi de bir Yahudi olan Friedman'in aldigi odullerde 'tarafsizligi' vurgulanmis. Henuz kitabi bitirmedim ama yazilar hosuma gitti.

Gercekten de kitabi okurken katilir ya da katilmazsiniz ama hep olaylara iki taraftan baktigini goruyorsunuz. Yaser Arafat'in, Clinton'in destekledigi baris planini reddetmesi ve 2. Intifadayi baslatmasini affedilmez bir hata olarak vurgularken, diger taraftan Ariel Sharon'un doymaz bir sekilde yeni yeni gocmenleri Arap topraklarina yerlestirme calismalarini kiyasiya elestiriyor.

Bush'un Saddam'la ugrasmasini dogru bir hareket olarak degerlendirirken, bu savasin ABD icin Afganistan'in tersine, secimlik bir savas oldugunu vurguluyor. Yine, ABD yonetimlerinin baskici Suudi Rejimi ve digerlerini desteklemesinin yanlis oldugu ve bunun arap genclerinin ABD dusmanligini besledigini aktariyor.

Her seyine katiliyor muyum, Hayir! Her ne kadar gocmenler konusunda Israil'in yanlis yaptigini siddetli bir sekilde vurgulamasina ve Oslo sonrasi baris doneminde Israil'in anlasmalari hice sayip gocmenlere ev yapimina devam ettigini yazmasina ragmen, 'tarafsizlik' adina olaylarin kimin baslattigi konusuna hic bakmiyor.

Ayni sekilde, Arafat'in baris tekliflerinden ve 1988 sonrasi Arafat'in o zamana kadar suregelen Israil devletinin ortadan kaldirilmasi anlayisindan vazgecip Yahudilerin var olma hakkini tanimasindan bahsetmiyor.

Ancak unutmamak lazim ki ABD hukumeti Israil'i kayitsiz sartsiz desteklerken, Friedman'in bunu elestirmesi buyuk bir olay!

Iki Eglenceli Film...

House Of Flying Daggers


Bugun seyrettigimiz iki filmden birincisi Crouching Tiger, Hidden Dragon ve Hero ile meshur olan bir akimdan: House Of Flying Daggers . Film tam bir gorsel festival! Duygularla degisen mevsimler ve olaganustu guzel doga cekimleri var.

Artik iyice asina oldugumuz ucan savascilar burda da var. Sahsen, biraz abartiya tamam ama boyle acik secik ucma sahnelerinin kattigi bir guzellik yok filme gibi geliyor bana. Yine 'gaddar' cin hanedani ve karsi koyan ozel yetenekli yigit savascilar, kiralik katiller (aslinda kiralik katil lafi tam karsilamiyor 'assassin' kelimesini burda) ve elbette ask bu filmle diger 2 filmle ortak ogeler ama askin islenisi daha farkli ve cok daha guzel: 8/10.

Moscow Does Not Believe In Tears Posted by Hello


Ikinci film, 1979 Sovyetler doneminde yapilan "Moscow does not believe in tears" adinda bir 'komedi/drama/ask' filmi. Once, Moskova'ya gelip daha iyi bir hayata sahip olmak isteyen 3 genc kizin secimleri, arkadasliklari anlatiliyor. Daha sonra bunlarin uzerinden 20 yil geciyor ve ayni insanlari yaptiklari secimlerin sonuclarini yasarken goruyoruz.

Film 140 dakika. Baslarda bizim yesilcam filmlerini andirdi bana biraz ama sonra zekice tasarlanmis diyaloglar ve gelismeler ile koptu ve bizi de pesinden surukledi. Cok begendik: 9/10!

Kolesterol Meselesi

Dun gece 2'ye kadar surdu is. Yetmezmis gibi, sabahin kor kokunde Londra'dan gelen telefonla erkenden uyandi(rildi)m. Gecen hafta yaptirdigim testlerin sonuclarini almak icin hemen yan binadaki doktoru ziyarete gittim. 1 yildir hemen her sabah 2-3 yumurta ile kahvalti ettigim icin kolestrol seviyesi ne oldu merak ediyordum.

Haberler iyi. Gecen yil Mayis ayinda ayni testi yaptirdigimda
LDL (kotu kolesterol) 101, Toplam 156 cikmisti (olmasi gereken <200).>=40)
Toplam: 157 (Ha evet, toplam kolesterol sadece HDL+LDL degil)

Burda onemli olan bir diger deger de (Toplam Kolesterol)/HDL orani (2.9). Bu rakamin 5'den dusuk olmasi gerekiyor. Kotu kolesterol damarlari tikarken, iyi kolesterol, damari tikamaya calisan kotu kolesterolu sokuyor damar ceperlerinden. Eger (Toplam Kolesterol)/HDL orani 5'den buyuk olursa, yeterince iyi kolesterol olmadigi icin damar tikanikligi riski doguyor.

Velhasil, yumurta kolesterolu azdirir diye adi kotuye cikmis ama galiba asli astari yok, en azindan benim icin gecen yildan daha iyi bu yilki sonuclar...

Perşembe, Nisan 21, 2005

Irak'tan Resimler

Photogallery
Bu linki Orkut'ta Amerikan Politikalarinin tartisildigi bir grupta gordum. Biri 2003 yilina ait fotograflar oldugunu soyledi ama nerde ne zaman cekildigine dair fazla bir ipucu yok, sadece resimlerin isimleri bir seyler soyluyor.

Yine bugun, ODTU-MD listesine Amerikan askerlerinin Irak'tan cekilmesini isteyenlerin doldurabilecegi bir dilekceyi iceren bir sitenin haberi geldi. Geri kalmadim, doldurdum tabii...

Çarşamba, Nisan 20, 2005

Kitap: Deception Point

Deception Point, Dan Brown'in gerilim romanlarindan biri. Gecen hafta bitirdim okumayi. Daha once yazarin Angels & Demons ve Digital Fortress kitaplarini okumustum. Ilk okudugum kitabi buyuleyici gelmisti. Hatta gecen yaz Dominican Republic'te tatil yaparken donup bir kismini tekrar okumustum.

Digital Fortress'in sonuna geldigimde, "bir dakika yaa, nasil yani" diyip geri gitmem ve aradaki baglantilarin dogru kurulup kurulmadigina bakmam gerekti. Bir sekilde yazar okuyucuyu sasirtmak icin daha once soylediklerinin tersini soyluyor gibi gelmisti.

Deception Point'i okurken konu farkli da olsa kahramanlarin kurgulanisinin daha onceki romanlara cok cok benzedigini farkettim:

- Bir katil (Deception Point'te ekip olarak varlar) ve o katille haberlesen bir yoneticisi var. Bu her 3 kitapta da ayni,
- Hatun kahramanimiz gizli bir devlet orgutunde calisiyor (Digital Fortress le ayni),
- Kahramanlarimiz, daha once hic hata yapmamis, profesyonel katillerden akla hayale gelmeyecek, bir kere degil bir kac kere kurtuluyorlar.
- Her 3 kitapta da ilk iki sayfada biri oldurulur.
- Kotu gorunen kisi sucsuz, iyi gorunen kisi katilleri yoneten. hic beklenmedik kisi cikiveriyor. Katil usakmis misali. Gerci ben onceki kitaplarla baglanti kurup, daha kitabin 1/3unu okumadan kimin organizator oldugunu cikartmistim.

Daha sayabilirim ama anlasildi herhalde. Haa peki bunlar kitabi okunmaz mi yapiyor? Hayir yapmiyor. Dean Koont'un romanlari da boyle degil mi? Hep bir vietnam veteran'i, olaganustu bir yaratik, guzel bir hatun vs. yok mudur? Vardir ama daha acilis sayfasindan oyle bir baglar ki sizi kitabi birakamazsiniz. Dan Brown'in kitaplari da oyle. Supriz kalmiyor ama okumasi yine de zevkli.

Sirada Da Vinci Code var. Du bakalim...

Salı, Nisan 19, 2005

Film: Spanglish


Spanglish 2004 yapimi bir komedi filmi. Ingilizce bilmeyen Meksika'li yalniz bir anne (Paz Vega), kizinin gelecegi icin Amerika'ya goc eder ve uzun sure Ispanyolca konusulan bolgelerde calisir. Ancak para yetismeyince, 'diger dunyaya' - Ingilizce konusulan tarafa gecmeye karar verir ve bir ailenin yaninda calismaya baslar.

Film boyunca bir yandan kendi kizi bir yandan da yaninda yasadigi ailenin bireyleri ile iliskileri cok guzel isleniyor. Adam Sandler, biraz cilgin karisinin (Téa Leoni) tersine sakin, cocuklarini anlamaya calisan duyarli baba rolune yakismis. Komedyen olarak pek sevemedigim bir tiptir am a burdaki rolunde hic siritmamis.

Amerika'da yasayan ve cocuklarini burada yetistirmeye calisan gocmenlerin sempati duyacagi pek cok konu geciyor filmde. Ayrica Téa Leoni niyi cok begendim, beni en cok eglendiren karakter o oldu :) Izlenebilecek bir film: 7/10

Pazar, Nisan 17, 2005

Bedava "Vakit" Programi

MS TimeZone Utility Posted by Hello

Brooklyn Koprusu Ustunde

Cumartesi gunesli bir gundu. Balkir, Fulya ve Bezen'le Manhattan'a inip Brooklyn Koprusunu yuruyerek karsiya gecelim dedik...

Sea Port'ta bir kac sokak gosterisine rastladik. Akrobasi gosterisi gayet etkileyici idi. Gosterinin sonunda adam kendini cok cok 50x50x50cm lik cam bir kupun icine girdi!

SeaPort Sokak gosterisi


Bir seyler atistiralim dedik. Balkir abartip cilekli krep uzerine bir ton dondurma koydurdu. Dondurmaci bir sure bizimkinin ne istedigini anlamaya calisti, anlayinca da kendisinden ilk defa boyle bir sey istendigini soyledi :)

Kopruden sehrin goruntusu guzeldi. Kopru ustu kalabalikti; pek cok insan ve bisikletli gunesli havayi degerlendirmek istemis bizim gibi. Hava gunesli olmasina gunesliydi ama soguktu!

Bezen'le Brooklyn Koprusu Ustunde


Bol bol resim cektigimiz icin kopruyu gecmek yaklasik yarim saat surdu. Sonra Brooklyn tarafinda sahile yuruduk. Kopru, alttan da gayet guzel gorunuyordu.

Brooklyn Koprusu


Sahilde bir rus dugunune rastladik. Nedimeler vs. gelinle damatin etrafinda donuyorlardi. Hava iyice sogudugu icin geriye yurumeye gozumuz kesmedi; Manhattan'a taksiyle donduk :)

Perşembe, Nisan 14, 2005

Film: Osama

Osama 2003 yili yapimi cok etkileyici bir drama. Film, Taliban yonetiminin Afganistan'a kan kusturdugu bir donemde kardesini ic savasta, esini ise Ruslarla savasta kaybetmis, herkes gibi yoksul ve yasam savasi veren bir aile etrafinda kurgulanmis.

Annenin calistigi hastane Taliban tarafindan kapatilinca, ailenin hic bir gecim kaynagi kalmaz. 12 yasindaki kizinin saclarini kesip erkek elbiseleri giydirirler. Cocuk (Osama) calismaya baslar ama Taliban yakalarini birakmaz.

Cocugun hapishanede ip atladigi sahnede, yasanan dramin buyuklugune karsin cocugun masumiyeti ve daha sadece bir cocuk oldugu cok guzel vurgulanmis.

Pazartesi, Nisan 11, 2005

Film: The Final Cut ve Before Sunset

Pazar Sinemamizda bu hafat Bezen'in secimi The Final Cut ve benim Ethan Hawk kolleksiyonundan sectigim Before Sunset filmlerini izledik.

The Final Cut, 2004 yapimi bir gerilim filmi. Eminim Robin Williams'dan daha iyi bir gerilim yuzu secilebilirdi ama o da cok siritmadi. Hollywood'un 'hafiza' takintisi - Memento, Eternal Sunshine of the Spotless mind, The Butterfly Effect, The Forgotton - bu filmde de suruyor. Digerlerini oldugu gibi bunu da severek izledim.

Konusu ilginc. Insanlarin dogmadan vucutlarina yerlestirilen bir cihaz sayesinden dogrumdan itibaren tum hayatlari kendi gozlerinden gordukleri sekliyle kaydediliyor ve olduklerinde bu cihaz cikartilip 'editor'lere veriliyor. Onlar da kesip bicerek 2-3 saatlik genelde herkesin hatirlamak istedigi guzel anilardan olusan bir film olusturuyorlar. Film'de Robin Williams boyle bir editor iste. Ama gerisini anlatip tadini kacirmayalim... Ailece 7/10 verdik.

Before Sunset'te Ethan Hawke 34-35 yaslarinda, 9 yil once birlikte bir gece yasadigi genc bir Fransiz kadin - Julie Delpy - hakkinda yazdigi kitabin tanitimi icin Paris'tedir ve ucaginin kalkmasina kisa bir sure varken unutmadigi kadin cikagelir. Aslinda 2side birbirini unutamamistir ve film boyunca hayati, mutlulugu, aski sorgularlar...

Hareket bekliyorsaniz uzun diyaloglar sikici gelebilir -netekim Bezen hanimi cok acmadi - ama ben gayet eglenceli buldum. Bezen 6/10 verdi, ben 7/10 verdim...

Cumartesi, Nisan 09, 2005

hindistan.net & yahoo domains

Gecenlerde bir e-mail geldi godaddy.com'dan, hindistan.net in suresi doluyormus.... Bir iki sene once yenilikci ve ucuz bir domain kayit sirketi idiler amma ne zaman ki e-mail su bu veriyoruz ama eski uyelere degil, yeni kayit yaptiranlara (Amerika'da sikca rastlanan bir durumdur) cizdim herifleri...

Bugun Yahoo'da bir ilan gozume carpti. Yahoo domains yillik 4.98$'a basic domain kaydi yapiyor. Baktim, makul geldi ve hindistan.net adresini Yahoo'ya tasidim. Oldukca basit bir islem. 20 dk sonra transfer bitti ve forwarding e-mail/web adresleri ayarlari vs. aktif hale geldi. Yahoo'yu takdir ettim, Yahoo Domains' i oneriyorum, deneyin.

Cuma, Nisan 08, 2005

Gozlugumu Kaybettim, Hukumsuzdur!

Gecen hafta gozlugumu kaybettim. Akli basinda adamin gozluk kaybetmesi kolay is degil, ne durumdaydiysam artik... (Yuruyen) Merdivenden dustugum icin biraz kolum bacagim cizilmis ama fazla hasar yok.

Gozlerin 2 side 1.5'a yaklasiyor ama 0.50, 0.75 astimat var. Zaten sene basindan Laserle tedavi olmayi aklima koymustum ama nerde yaptiracagima karar veremiyordum.

Bir kac ay once Dello Russo ile gorustum, LadarVision cihazini kullaniyor. Yaygin olarak kullanilan VisX'in gelistiricilerinden biri. VisX'in surekli upgrade edildigini ve su anda 4. jenerasyon (S4)'un yaygin oldugunu ama yine de LadarVision'in daha iyi oldugu kanaatinde oldugunu soyluyordu.

Uygulamasi VisX'den daha zor ve hasta icin iyilesme sureci bir parca daha uzun ve acili gibi geldi bana. Operasyon sonrasi goze lens takiyor, 1 gun sonra da cikartiyor lensi. DavisVision sigortam oldugu icin 1400$ indirimden sonra 2 goz icin 4100$ talep ediyorlardi.

Morgan Stanley'de calistigim ekipten 2 arkadas gozlerini yaptirmisti. Her ikisi de farkli yerlerden bahsettiler ama daha cok guvendigim William (Ching) Stahl Goz Merkezindeki Alman doktoru (Thierry J Hufnagel) onermisti.

Bugun gittim gorustum. Dello Russo ile gorusmemden aklima takilan sorulari sordum. Mesela, ameliyat sirasinda goz hareket ettiginde Active LadarVision cihazi bunu farkedip yeniden kendini ayarliyor, S4 VisX'de bunu farkediyor ve duruyor ama sonra otomatik kendini ayarlayamiyor...

Bir suru olcumden sonra, benim durumum icin ameliyat sonrasi isiklardan dolayi gece 'hale' olusmasi gibi yaygin problemlerde dahil %99 ihtimalle hic bir sorun olmayacagini soyledi. Gunde ortalama 12 saat bilgisayar basinda gecirdigim icin yine yaygin bir problem olan goz kurulugunun bir problem olmasi endisem var hala...

Velhasil, 'gozum' tuttu. 25 Nisan'da ameliyat olacagim.

Salı, Nisan 05, 2005

Google'a Uydu Destegi

Google Harita servicine uydu resimlerini de ekledi. Posted by Hello

Resimde U seklinde gorunen apartman blogunun arkasinda gorulen yesil saha 1 yildir yok. Demek ki resimler biraz eski :)

Mozilla'da Guvenlik Aciklari

Epey bir suredir, Internet Explorer'in (IE) yanisira FireFox (FF) kullaniyorum. Bookmarklari senkronize etmek sorun oldu. Arasitrdim, AM-DeadLink programini denemeye karar verdim. Guzel de bir program, gerci bir bug kesfettim ama cozumunu de buldum ve yazarina durumu bildirdim.

Dolayisiyla artik daha cok FF, daha az IE kullanir oldum. Gel gor ki bunu yapan bir tek ben degilim. Yazilimin populerligi arttikca, onun aciklarini bulmaya calisanlarin sayisi da artiyor ve gun gecmiyor ki onun da bir acigi bulunmasin.

Daha guvenli oldugu icin FF'e gecenlerde biraz hayal kirikligi goruyorum. Olayin bana gore diger bir bir ilginc yani da Open Source (Acik Kaynak) yazilimin daha guvenli oldugunu savunanlarin (ben henuz karar verebilmis degilim) hakli olup olmadiklarini gorme firsati bulabilecek olmamiz.

IE, uzun suredir piyasada, haliyle son bir kac ayda FF'dan daha az acigi ortaya cikti. Ancak ilginc bir diger durum da Acik Yazilimcilarin FF'a ortalama 23 gunde yama bulmasina karsin bu surenin Microsoft'ta 40 kusur gunu bulmasi.

Bence henuz bir sonuca varmak icin erken ama su haliyle FF, IE'den daha kullanisli. Zaten Microsoft'a kalsa, Netscape'i ortadan kaldirdiklari icin hic mi hic guncelleme girisimleri olmayacakti. Ne zamanki FF 2 ayda pazar payini %4 arttirdi, hemen MS 7.0 uzerine calistiklarini acikladi. Sirf bu yuzden FF kullanmaya devam edecegim...

Son cikan acigi test etmek istiyorsaniz su adrese FF ile bir goz atin. IE

Pazar, Nisan 03, 2005

Film: Stir of Echoes

Gerilim filmlerinden baslamisken bir de Stir of Echoes filmini izleyelim dedik. Kevin Bacon gerilim filmlerine iyi giden bir aktor. Her ne kadar konu klasik Hollywood konusu: oldurulen birinin evdekileri rahatsiz edip kendisini oldurenleri asikar etme derdinde olmasi. Ancak, konunun islenisini begendim, izlenir!

Primal Fear ve Saw

Bugun oturduk bu filmi izledik. Film gerilim filmi imis, o yuzden Richard Gere'yi gorunce biraz sasirdim. IMDB'ye gore 1997 yapimi imis ve 7.4 almis. Velhasil gayet surukleyici gidiyordu ama son 3 dk.ya girince isin suyu cikti.

Artik cok gerilim filmi izledigimizden midir nedir, "bence ..." dememin uzerinde 2 dk gecmeden beklenen son geliverdi. Gerilim filmlerinin sonundaki suprizlere o kadar alismisim ki supriz falan kalmadi. Surekliyici ve izlenebilir bir film ama o benim kistaslarimda gerilim degil.

Ama gecen hafta sonu cok guzel bir gerilim filmi izledik: SAW Netflix'in Top 100 listesinde yer almamasi sasirtici. Belki film yeni DVD'de dagitilmaya basladigindandir, bilemem. Ama edinebiliyorsaniz, kacirmayin.