Perşembe, Haziran 29, 2006

TIGR 6.0

TIGR (Technology Infrastructure for Global Research), bizim bolumun arastirmalari yayinlamak icin kullandigi yazilimin adi. RAMS (Research Application Management Systems) grubu, benim 1.5 yil icinde bulundugum, bu yazilimin yonetiminden ve desteginden sorumlu olan grup.

Gecen Cuma, bizim icin cok onemli olan 6.0 surumunu uretime aldik. Grubun elemanlarindan biri Hong Kong'a gittigi icin, yazilimin uretime konmasinda yardimci oldum. O aksamin resimlerini PicasaWeb'deki alanimiza yukledim.

Carsamba gunu, yazilimcilar, destek gruplari ve business tarafindan buyuklerin katildigi "kucuk" bir eglence ve bolca "car bomb" ile basarimizi kutladik. Bunun resimlerini de yukledim...

Pazartesi, Haziran 26, 2006

Gunes, Sarap Yapimi, Long Island, Montauk


Yaz aylarinda oldugumuza dair bir soylenti var. Disari ciktigimizin ucuncu dakikasinda ustumuze yapisan nemden sanki bana de biraz oyle gibi geliyor ama gunes olmayinca cok da emin olamiyorum. Persembe bir gitti gunes, gidis o gidis. Yaz bitmeden gelse bari diye bekliyoruz dort gundur. Haftasonu - ozellikle tum Cumartesi - gok delinmiscesine yagan yagmurdan dolayi (ucuslar falan iptal edildi, o derece yagdi yani) oldukca buyuk bir grubu kapsayacak olan yaza merhaba piknigimiz 3. kez ertelendi. Daha oncekilerde de haftasonu yagan yagmurlar yuzunden ertelenmisti. O piknigi yapamayacagiz sanirim, ya da adini degistirip yaza gule gule koyacagiz 1-2 kere daha ertelersek:) Insanin hevesi de kaciyor hadi yapalim, yok yapamiyoruz, hadi, yok olmuyor olunca surekli. Mayis sonunda kucuk bir grup bir piknik yapmistik alelacele, iyi ki yapmisiz onu:))

Cumartesi havaya ragmen (rezervasyonlar cok onceden yapilmisti gerci, kar da yagsa erteleyecek durumda degildik) sabah erkenden yollara dusup sarap yapimi dersi almak ve sarap tatmak icin Long Island, Cutchogue'daki bir uzum bagina gittik Berna ve Baran ile. Kursu da onlar bulmustu zaten. Long Island pek gittigimiz bir yer degil bizim. Bir kere bir barbeku icin gittik oraya Adille, o kadar. Cok guzel yerleri var aslinda ama arada Manhattan var ya, arabayla Manhattan trafigine girmek ve o trafikte adayi boydan boya gecmeye calismak fikri bana hic hos gelmediginden, mecbur kalmadigim surece Manhattan'a asla arabayla gitmedigimden hic kalkismadik gidip de Long Island'i kesfetmeye. Bu ilk oldu o anlamda. Long Island sarap bolgesi ayni zamanda, 60 veya daha fazla sayida bag var.

Iki saatlik yolculuktan sonra derse vaktinde yetistik. Ben biraz daha farkli hayal etmistim bu kursu. Bagi gezebilecegiz, mahzenlere inecegiz, fermentasyon islemlerinin yapildigi yeri gorebilecegiz saniyordum. Bir masanin basina oturduk ve ordan kalkmadik. Tad alma duyumuz sabahlari daha iyi olurmus, o yuzden dersi sabah 10'a koymuslar. Uzumler olgunlastikca iclerindeki seker miktari artiyor ve asit miktari azaliyormus. O seker de alkole cevriliyormus. Uzumlerin toplanma vaktinin gelip gelmedigi seker yogunluklarina gore belirleniyormus. Cok fazla yagmur iyi degilmis, uzumun icindeki sekeri sulandirip o uzumlerden yapilan saraplarin daha az tatli olmasina yol aciyormus. Saraplar, uzumlerin saplari ve kabuklari kullanilarak renklendiriliyormus. Fermentasyon suresi de ona gore oluyormus - beyaz sarap icin 6 saat - 2 gun; kirmizi icin 5-8 gun. Fermentasyon icin paslanmaz celik ya da ahsap ficilar kullaniliyormus. Bir sarapta ortalama alkol orani %12 imis.

Pers mitolojisine gore sarap soyle kesfedilmis: kralice cok mutsuzmus, sorunlariyla basa cikamiyormus ve intihar etmek istemis. Bunun icin de bir kavanozun icinde uzun zamandir durmakta olan, bozuldugunu dusundugu uzumleri yemis ve kavanozun icindeki uzum suyunu da icmis. Kralice olmemis ve biraz sonra ne gam kalmis ne tasa:))

5 farkli sarap tattik sabah sabah pek guzel oldu:) Benden tadici falan olmaz, ona karar verdim. Tattigimiz saraplarda cilek, ananas, karpuz, ceviz gibi sunun tadi var bunun tadi var falan deniyordu, ben hicbirini almadim valla:))

Ders ve tadim bitince bulundugumuz yerin fermentasyon odalarini gezip gezemeyecegimizi sorduk. Simdi olmaz, saat 1'de gezdirebiliriz dediler. Yarim saatten fazla vardi, beklemedik. Ordan cikip arkadaki bagin resmini cektik biraz. Gelirken yol ustunde kendi cilegini kendin topla ilanlarini gordugumuz cilek tarlalarina gidip cilek toplamak istedik ama arada yavas arada hizli yagan fakat illa ki yagan yagmur ve tarlalarin camurlu hali bunun pek iyi bir fikir olmayabilecegini gosterdi bize, vazgectik.

Haritaya bakarken rota ciziliverdi. Hedefimiz Montauk deniz feneri! Long Island uca yaklasirken ikiye ayriliyor, uca yaklasirken dedigim en az 1 saatlik yol vardir ordan sonra. Bu iki kisim arasinda gecis yapilabilecek bir ada var, Shelter Island. Montauk diger kisimda oldugu icin ordan karsiya gecmemiz gerekiyordu once. Adaya ve adadan diger tarafa feribotlarla gectik, bizim icin cok eglenceliydi. Shelter Adasi Amerika'da degil de herhangi bir yerde herhangi bir balikci kasabasinda oldugumuz hissini uyandirdi bizde. Ayri bir dunya gibiydi, cok hosumuza gitti. Yagmurdan makinalari korumaya calisarak biraz dolastik cevrede. Sonra tekrar feribot ve karsi kiyi.

Montauk Long Island'in en uc noktasi. Montauk Point'de de deniz feneri var. Bu deniz feneri New York eyaletinin en eski deniz feneri. 1796'da tamamlanmis. Ilk yapildiginda daha ic kesimlerdeymis aslinda ama zamanla dalgalarina asindirmasi ve erozyonla toprak kaybede kaybede iyie kenarda kalmis simdi. Daha fazla toprak kaybini engellemek icin on kismi kayalarla doldurmuslar. O kadar sis vardi ki feneri zor goruyorduk. Icerideki muzeyi gezdik ve gelmisken fenerin tepesine de ciktik. Tabi ki bekledigimiz uzere sis yuzunden hicbir sey goremedik. Her yer gri gorunuyordu yukaridan. Ara sira asagida kiyiya vuran dalgalarin beyazligini hayal meyal gorup denizin yerini cikarttik:)) Asil halini gorun diye internetten buldugum bir resmini koydum buraya.

Donus yolu gelisin nerdeyse iki kati surdu bizi bir dakika olsun yanliz birakmayan yagmur sayesinde. Artik acikmaya da baslamis oldugumuz icin bir steakhouse'a gitmeye karar verdik. Adille de orada bulustuk. Evet, Adilcim gelemedi ne yazik ki. Ayda bir Cuma aksamlari deployment'lari oluyor onlarin. Gece cok gec saatlere kadar calismalari gerekiyor. O haftasonu da genelde on-call olarak bilgisayara yakin bir yerlerde, mumkunse evde olmalari gerekiyor. Bu seferki deployment iyice onemliymis. Tisort bile yaptirmislar gunun anlam ve onemine ithafen. Tigr 6.0 baskili tisortlerle ve oyuncak kaplan -tiger-la motivasyonlarina motivasyon katilmis:))) Tum haftasonunu evde nobetci olarak gecirdi Adil de, hatta bu sabah saat 5.30'da henuz uyuyan kargalari da kislayarak ise gitti yaflucum. Iste boyle bir haftasonuna denk geldi bu kurs.

Outback steakhouse'a gidip bir cumartesi aksami icin oldukca makul sayilabilecek 40 dakikalik bekleme suresini acliktan gozumuz donmus halimizle birbirimiz yemeye calismadan atlatip masamiza kurulduk. Emine ve Murat da geldi, Emine'ye de sarkilar soyleyerek iyi ki dogdun deme firsatimiz oldu boylece:)) Tekrar nice yillara Eminecim:)

Pazar, Haziran 25, 2006

JP Morgan Corporate Challenge


Balik etkinligini bitirdigimize gore tekrar gundelik seyleri yazmaya donebilirim:) Carsamba aksami Adil'in daha once bahsettigi Corporate Challenge kosusu vardi. Saat 7'de Central Park'da baslayacakti kosu. Ben saat 6.30'da Adillerin grubuyla bulustugumda park coktan dolmustu ve akin akin gelmeye devam ediyordu kosucular/izleyiciler. Biz nihayet grubu toparlayip da parka gelebildigimizde nerdeyse 7 olmustu zaten. Cantalari nereye biraksak, hadi fotograf cektirelim, start nerdeydi yaw seklindeki konusmalar yapilirken de kosu baslamisti bile:)) Ben birkac kisinin cantasini GS tentesine birakip yarisi izlemek ve fotograf cekmek uzere finish cizgisinin yakinlarina konuslandim. 15.000 kisi katilmis kosuya bu yil. 3.5 millik (5.63 km) kosuda erkeklerde birinci 17.48, kadinlarda ise 20.24 dakikada tamamladi kosuyu. Once 1-2 derken 5-10 derken akin akin gelen kosuculari izlemek cok zevkliydi. Iki kosucu fenalasti, sedyelerle tasindilar kenara.

Bizimkiler gec baslayinca bitirmeleri de gec oldu tabi:) Bu kalabalikta Adil'i gorur muyum acaba kacirmasam bari derken nerde durmus olabilecegimi dogru tahmin eden askim onumden gecti, resimini cekebildim:)) Kosu bittiginde katilimcilara yeni tisortler dagitildi ve herkes kendi sirketinin tentesine yoneldi. Kosuya katilanlar genel olarak buyuk, kurumsallasmis sirketlerdi ve cogu kendi tisortunu yaptirmisti kosuculari icin. Hemen hepsinin de kosucularin birseyler icip yemek yiyebilmeleri, dinlenebilmeleri icin hazirladiklari tenteleri ve yiyecekler/icecekleri vardi.

Tentelerin kuruldugu alanin girisine bir sahne kurulmustu, orda hem muzik caliyor hem de kosuda dereceye girenler anons ediliyordu. Ortalik rengarenk, civil civildi, cok guzeldi. Bu yilki maratonu da gidip yerinde izlemek lazim:))

Cuma, Haziran 23, 2006

Ye #11 - Balik 5. Durak

Once bir not: Bugunku ilk uc tarifin aslinda dunku listede olmasi gerekiyordu, ama dun blogcu.com'u acamadim bir turlu. Blogcu disindaki tum bloglari acabildigime gore herhalde onlarin serverlarindan kaynaklananbir problem vardi diye dusunuyorum. Bu yuzden o uc tarifi ancak bugun yayinlayabiliyorum. Veee simdi de karsinizda son duraklar:

Bugunku turumuza Almanya'da basliyoruz. Ozlem'in balikli koftesini tadacagiz. Bu kofteye somon ya da ton baligi gibi kilciksiz balik gerekiyormus. Nohutla beraber yapilan ve kizartilan kofte, uzerine limon gezdirilip sicak olarak servis yapildiginda cok guzel oluyor.


Okyanusu asip Amerika'ya Pennyslvania'ya, Gulsen'nin yanina geliyoruz. Marine edilmis alabalik hem cok guzel gorunuyor hem de nefis kokuyor. Gulsen epeyce arastirma yaptiktan sonra onceden denedigi ve en guvendigi tarifinde karar kilmis. Bu tarifte sarimsak, limon ve dereotu olmazsa olmazlardan, diger baharatlar damak tadiniza kalmis. Baliklar marine sosunun icinde en az birkac saat bekletildikten sonra teflon tavada pisiriliyor.

Yeliz balik sofrasi kurmus, biz de davet etti. Baligi izgaradan baska turlu dusunemeyen Yeliz'in ana yemegi de izgara cipura elbette. Ama bize onu degil de baligin yanina hazirladigi karides guveci anlatiyor. Yanina roka salatasi elbette. Ve balik sofrasinda tatliyi atlamak olmaz diyerek firinda havuclu helvali tatli. Eh biz de bayagi yemis oluyoruz biraz ondan biraz bundan derken.

Nerdeyse her daim sicak Florida'dadayiz simdi de. Dilek cay aromali kremali sosunda somon fileto ve kuskonmazi hazirlamis bize. Tarifin hem kolay hem de siradisi olmasi Dilegin ilgisini cekmis. Bizim de ilgimizi cekti tabi:) Kremayla cayin birlikte kullanilmasi cok guzel bir tat vermis somona.

Sevgili Kubra yorum birakmis tarifini goremeyince. Iyi ki de birakmis, onun e-maili gelmedi bana cunku:( Bu sekilde gelmeyen baska e-mail yoktur umarim. Onun tarifini de hemen ekliyorum buraya. Ispanyol usulu sardalya hazirlamis Kubra. Tarif Gulriz Sururi'nin. Baliklarin dumani hala tutuyormus resim cekilirken. Galeta ununa batirilip kizartilan baliklar citir citir ve cok lezzetli gorunuyor.


Sirada blogu olmadigi icin tarifini e-maille yollayan Balca'nin tarifi var. Balca fume somonlu tortilla sunuyor bize. Iste tarif:

Bir adet kepekli lavas
Iki kasik labne peynir
Bir bardak marul, roka, ispanak yapraklari karisimi
100 gr somon fume

Labne peynir lavasa surulur. Uzerine yesillikler serpilir. Yesilliklerin ustune somon parcalari yerlestirilir. Rulo yapilip, 4-5 parcaya kesilerek ya da butun olarak tabaga yerlestirilir. Hem cok kolay hem kezzetli hem de besleyici. Birakin yemek yapmayi nefes almaya vakti olmayan bebekli anneler icin ideal. Kucuk cocuklar icin de tabi.

Balik etkinligimize katilan misafirlerimize tekrar tesekkur ediyorum. Ben de iki tarif denedim, iste benimkiler:

Pazi Yapragi Ustunde Kremali Somon

Bu tarifi Tolga'dan aldim. Tarifin orjinalinde pazi kullaniliyor ama ben ispanak bulunca onunla yaptim. Kendi yaptigim sekilde yaziyorum.




Malzemeler


1 paket ispanak
1 kutu krema
1 avuc ceviz
zeytinyagi, tereyagi

Yapilisi

Ispanaklari cok az haslayip zeytinyaginda tuz, karabiber ve kirmizi pul biberle soteledim. Ayri bir tavada blendirdan gecirdigim cevizleri tereyaginda soteledim ve krema ile karistirdim. Somonu grillde pisirdim. Tabaga yesillikleri yaydim, ustune cevizli kremadan yaydim, onun ustune 1-2 kasik sade krema gecdirdim ve baligi da ustune koydum. Bunlari yaparken acliktan gozum donmus oldugu icin tabagin suslenmesi icin zaman ayirmaya sabredemedim ve cok goz alici bir tabak olmadi. Ispanaklar toplandi, tabaga tam yayamadim, baligi aceleyle almaya calisirken parcaladim falan:) Tadi iyiydi ama bunu bir de ustad Tolga'ya yaptirmak lazim geldiginde (ahcilik deneyimi de vardir Tolga'nin, muhtesem yemek yapar).

Ikinci tarifim de izgara somon. Sadece marine sosunu yazacagim, somonu bu marine sosunda birkac saat bekletip sonra mangalda yaptik, cok guzel oldu. Marine sos: 1/4 cup lime (lim diye satiliyor galiba Turkiye'de), 1 tatli kasigi kirmizi pul biber, karabiber, 2 corba kasigi zeytinyagi, 1 tatli kasigi hardal, 2 tatli kasigi rendelenmis taze zencefil. Ben goz karari bazi malzemeleri artirdim. Mangal grubu tarafindan begenildi, onaylandi.

Perşembe, Haziran 22, 2006

Ye #11 - Balik 4. Durak

Hic vakit kaybetmeden iste dorduncu 10 durak:

Ilk evsahibimiz Ankara'dan Nilufer. Ton baligindan cesitlemeler var karsimizda. Ton balikli makarna, ton balikli pizza ve ton balikli milfoy boregi. Boregi yetistirip yetistiremeyeceginden emin olamamis Nilufer, ama tarif o kadar kolay cikmis ki hemen onu da ekleyivermis.

Ikinci duragimiz Konya. Bengisu firinda patatesli palamut hazirlamis bize. Bengisu orjinal tarifi biraz degistirerek icine patates eklemis. Cok da iyi etmis. Renkli goruntusuyle cok guzel bir yemek olmus.


Okyanusu asip New Jersey'e geliyoruz. Alev'in somon sisini tadacagiz. Alev de benim gibi baligi kilciksiz sevenlerden:) Ananasla somon baligini birarada kullanmak benim hic aklima gelmezdi dogrusu. Bu guzel yemekte dikkat edilmesi gereken tek nokta somonu fazla pisirmemek.

Isvicre'den Dilek davet ediyor bizi, hemen gidiyoruz. Asma yapraginda tarhunlu barbunya nefis olmus. Hem mangalda hem de firinda denenmis bu tarif. Ayrica daha once yaptigi balik yemeklerinden de linkler vermis. Katildigi balik yemekleri kursundaki ahci bugulama baligin baligin tadini oldurdugunu, iyi bir baliga yapilabilecek en buyuk kotuluk oldugunu soylemis, bunu da not edip ayriliyoruz.

Tekrar Ankara'dayiz. Begum'un menusunde semizotu pestolu somon ve soslu levrek var. Firinda pisen labneli ve pestolu somon cok guzel olmus, sosa batirilarak kizartilan levrek de kizartma balik sevenler icin ideal.

Simdiki duragimiz Fransa. Sarah balik sarmasi cikariyor bize. Piserken acilmamasi icin strech filme sarilan file somonlar 10 dakika buharli bir tencerede ya da 5-7 dakika mikrodalgada pisirildiginde hazir oluyor. Pratik oldugu kadar da lezzetli bir yemek.

Istanbul'a geciyor ve Gulcan'in yanina ugruyoruz. Sinav haftasi oldugu ve evde baliga pek ragbet olmadigi icin balik pisirmemis Gulcan, ama bize taze ve balik balik arasindaki farklari ve baligin nasil saklanmasi gerektigini anlatiyor. Bu faydali bilgiler icin kendisine tesekkur ediyor ve hangi mevsimde hangi balik yenir ve balik nasil temizlenir yazilarini da merakla bekliyoruz.

Bursa'dan Emine mutfagina has bir tarifle karsiliyor bizi, kasarli alabalik. Aluminyum folyoya sarilarak ya da guvecte yapilabiliyor bu yemek. Tarifin orjinalinde bulunan mantar yerine enginar kullanmis Emine, cok da guzel olmus.

Levrek kokusu geliyor sanki bir yerden. Evet evet, Nezaket patates pullu levrek fileto hazirlamis bizi bekliyor. Seckin misafirlere sunmaya yonelik sik bir balik yemegi bu. Yaninda yesil salata ve/veya domates ve mantar sotelenerek servis edilebilir. Patateslerin levregin uzerine nasil yerlestirilmesi gerektigini de gosteriyor bize Nezaket.

Bugunku son duragimiz Istanbul. Hem Irem hem de Sahra etkinlik icin cok leziz tarifler denemisler. Gelin bunlara tek tek bakalim. Irem bize mantar soslu izgara balik sunuyor. Tariflerinde cipura kullanmis ama levregin daha iyi bir secim olabilecegini dusunuyor. Bir de bugulama denemis. Ikisi de cok guzel olmus.

Sahra insanin yemeye kiyamayacagi guzellikte bir ton balikli salata hazirlamis bize. Baligin kokusunu sevmedigi icin konserve balik tercih etmis. Salatanin icinde yok yok. Tadi da cok guzel ve sicak yaz gunleri icin ideal hafif bir alternatif.


Yarin son duraklarda bulusmak uzere...

Çarşamba, Haziran 21, 2006

Ye #11 - Balik 3. Durak

Bugun pek vaktim yok, o yuzden sadece 7 duraga ugrayabildim:

Ilk duragimiz Konya. Melisa'nin kiremitte alabaligi cok guzel gorunuyor. Etkinlik icin balik bulmakta oldukca zorlanmis Melisa. Bizim icin bu kadar zahmete girdiginden dolayi kendisine tesekkur ediyoruz. Bol mantarli ve kasarli alabaligi kasarini sundure sundure yiyoruz. (Yazarin notu: New Jersey'de kiremit veya guvec bulmak mumkun mudur, bilen var mi acaba?).

Ankara'ya Sibel'in yanina geciyoruz. Sibel firinda cupra ve ton baligi koftesi yapmis. Domates ve maydanozla suslenen cupra cok renkli gorunuyor. Sibelin ton baligini tek olarak yemeyen oglu da icinde yesil sogan, misir, maydanoz ve dereotu da bulunan kofteyi severek yiyormus.

Sevinc Istanbul'dan katiliyor etkinlige. Tarifi hamsi pilavi. Kisin cok sik yaptigi bu pilavin simdilik sadece tarifi var. Mevisimi olmadigi icin hamsi bulamamis Sevinc. Hamsi pilavini hep cok zor olarak dusunurdum ben ama bu tarif hic goz korkutmuyor. Tesekkurler Sevinc.

Siradaki evsahibimiz hem blog dunyasina hem de ye etkinliklerine yeni katilan Munevver. Munevver de Istanbul'dan. Levrek baligi prenses cok gozalici. Sana'nin eski bir yemek kitabindan uyarlanan tarifte ispanak, levrek ve besamel sosun uyumu super. Aralardaki peynirler de ayri bir lezzet katmis.

Istanbulda oldugumuzu duyan Bahar cagiriyor, ona gidiyoruz. Sufle ton yiyecegiz. Av yasagindan dolayi taze ballik alamamis Bahar, ama cok da iyi olmus. Nefis bir sufle kesfedilmis boylece. Muhtesem kokusuyla basdonduren suflenin mutlaka sicak yenmesi gerekiyor.

Sniff sniff. Girit'den guzel kokular geliyor. Papatya'ya firinda zencefilli susamli somon yemeye davetliyiz. Komsuda pismis bize de dusmus. Bu, Papatyanin da ilk ye etkinligi. Ustlerine limon sikilmis ve limon dilimleri yerlestirilmis somonlar patateslerle birlikte harika bir yemek olmus. Yanina bol eksili bir salata ve ardindan 'baligi oldurmek' icin bir tatliyla beraber tabi.

Ve Ingiltere'deyiz. Seda dort cesit balik hazirlamis, hangisinden baslayacagimizi bilemiyoruz. Menude karidesli mini borek, brik a loeuf, somonlu ve karidesli pilav, ve balik koftsi ve patates kizartmasi. Ilk iki tarif 1001 Essential Recipes kitabindn alinmis. Cok da iyi secimler olmus. Somonlu ve karidesli pilav ise Solmon kitabindaki tariften yola cikilarak baslamis ama Seda'nin degisiklikleriyle ona ozgu bir yemek olup cikmis.

Dorduncu tur yarina...

Salı, Haziran 20, 2006

YE #11 - Balik 2. Durak

Balik yemeye devam ediyoruz. Iste ikinci 10 durak:

Baslangic noktamiz Istanbul. Ipek bizim icin balikli citir borek hazirlamis. Hamsili hem de. Yufkaya balikli harc konulduktan sonra sadece bir ya da iki kez cevirmek gerekiyormus, icinin iyice pismesi icin. Bunu da not ediyoruz. Yaninda bir de salata servis ediliyor. Salatanin suyuna banilarak yenen boregin tadina doyum olmuyor. Daha ilk durakta bu kadar yememek lazim diyip kendimizi zor tutarak ayriliyoruz Ipegin yanindan.

Aaa Derya da Istanbul'daymis. Firindan yeni cikmis sebzeli levregin kokusunu takip ederek evi buluyoruz. Hazirlik asamasini da tek tek gosteriyor bize Derya. Orjinal tarif kefal icinmis ama levrek de cok yakismis.


Sirada komsularim var. Cincinnati'de oturan Behiye ilk yaptigi baliklari begenmeyince onlari elemis ve ton balikli tortilla pizza da karar kilmis. Balik kokusu sevmemesine ragmen bize uc tarif denedigi icin kendisine tesekkur ediyoruz. Tortillayi pizzada kullanma fikri gittigi bir restaurantda aklina gelmis, ne kadar iyi olmus. Citir citir pizza dilimleri cok lezzetli.

New York'a Figen'in yanina geliyoruz. Figen etkinlige ilk kez katiliyor. Bizim icin izgara somon yapmis. Somonu yerken bir yandan da somon baliginin renginin aslinda beyaz oldugunu, ya yemine konan bir maddeyle ya da avlandiktan sonra suni olarak renklendirildigini ogreniyoruz.

Tekrar kita degistirdik, Izmir'de Hilal'in yanindayiz. Hilal de etkinlige ilk kez katilanlardan. Masanin ortasinda tum ihtisamiyla duran sebzeli levrek istah acici gorunuyor. Sebzeli levrek aluminyum folyoya sarilarak firinda pisirilen cok pratik bir yemek.

Simdi de ulke degistirelim. Serap Berlin'de yasiyor. Oyle guzel bir sofra hazirlamis ki gozlerimiz faltasi gibi aciliyor. Balikli secenekler arasinda guvecte sutlu balik, hardal soslu somon filetosu ve tereyagli karides var. Yemeye hangisinden baslayacagimizi bilemiyoruz, hepsi birbirinden guzel olmus.

Sevgul cagirinca Istanbul'a geri donduk. Menude firinda levrek var. Cok pratik, saglikli ve fazla koku yapmayan bu tarif yaninda salatayla beraber gayet hafif ve saglikli bir ogun oluyor.



Sevgul'den cikinca Seyma'nin yanina ugruyoruz. Seyma bize firinda patatesli tereyagli alabalik yapmis. Kiremitte ve firinda yapmis, hic agir balik kokusu yoktu evin icinde. Ustune tereyagi konularak beaber pisirilen alabalik ve patates cok lezzetli.

Hatice portakal agacinin altinda kozlenmis kirmizibiber, domates ve patatesli levrek ikram ediyor bize. Tarifi James Beard Yılın Yemek Kitabı ödülünü alan Rick Stein's Complete Seafood kitabından denemis. Davet sofralari icin harika bir tarif.

Bugunku son duragimiz Belcika. Evren'in mutfagindayiz. Italyan usulu sardalya ve fish & chips (balik ve patates kizartmasi) yiyoruz. Tuzsuz beyaz peynir ve sut un de icinde oldugu karisimi ekmeklere surmus, uzerine de sardalyalari koyup firina vermis Evren. Cok lezzetli aperatifler cikmis ortaya. Ingiliz usulu balik ve patates kizartmasini da sevmeyecek yoktur diye tahmin ediyoruz.

Yarin ucuncu turda bulusmak uzere...

Pazartesi, Haziran 19, 2006

YE #11 - Balik 1. Durak

Iste etkinlik gunumuz geldi:) Birbirinden guzel balik tariflerine bakip bakip bunu da denemeliyim sunu da yapmaliyim diyip duruyorum deminden beri. Baliga bizde her zaman sarap eslik eder. Yalniz beyaz ete beyaz kirmizi ete kirmizi sarap durumu yok bizim evde. Ikimiz de kirmizi sevdigimiz icin et ne olursa olsun yanina bir kirmizi aciliyor:) Simdi de kadehimi elime alip, bu baliklari bir de kucuk bir sahil kasabasinda, sayamayacagim kadar yildizli bir gokyuzunun altinda, ayagimi uzatsam suya sokacak kadar denizin kiyisinda tattigimi hayal ederek ilk 10 tarife geciyorum:)

Ilk duragimiz Kanada. Sule bize portakal ve limonlu som baligi hazirlamis. Hic portakalli denemedigim somonu bir de oyle denemek icin not aliyorum hemen. Kanadalilarin som baligi pisirme usulunu de ogreniyoruz bu arada.


Okyanusu asip Istanbul'a Devletsah'a ugruyoruz. Devletsah ahtapot salatasini yanimizda yapiyor. Tum asamalari dikkatle izliyor ve hemen tadina bakiyoruz. Duduklu tencerede pismesi farkettiriyormus gercekten de, yumusacik olmus:)

Hazir Istanbuldayken bir de Hanimis'e ugruyoruz. Isil bize cicekli ve ton balikli makarna hazirlamis. Makarnanin uzerindeki cicekler oyle guzel ki yemeye kiyamiyorum uzunca bir sure. Merak agir basinca deniyoruz tabii. Kullandigi yenilebilir cicegin evde de yetistirilip yetistirelemedigini en kisa zamanda ogrenmek istiyoruz, oyleyse belki burda da yetistirebiliriz. Isten gec cikip da aksama en kisa surede ne yapsam diyenler icin ideal bir tarif.

Trabzondayiz. Ye etkinliklerine ilk kez katiliyor Sefika. Gondolda levrek ve tuzlu balik yapmis bizler icin. Gondolda levrek altindaki sicak patateslerle cok guzel olmus. Hem pratik hem besleyici. Tuzlu baligin da onceden hazirlanip uzunca bir sure saklanabilecegini ogreniyoruz Sefika'dan.

Tekrar Istanbul'a donup Nurdan'a misafir oluyoruz. Menude firinda cupra var. Daha kapiya yaklasirken aldigimiz guzel koku bundanmis demek. Bol limonlu yesi salatayla beraber tadiyoruz bu hafif, lezzetli ve doyurucu yemegi. Benim gibi hamsinin bile kilcigini ayiklayan birinin daha oldugunu ogrenmenin verdigi mutlulukla ayriliyorum Nurdan'in yanindan.

Bir sonraki duragimiz da Istanbul. Kekevi'nden Aysenur balik koftesi yemeye davet ediyor bizi. Pratik bir tarif daha ogreniyoruz. Yanina yufka ekmek yapmak isteyenler icin onun tarifini de alip yolumuza devam ediyoruz.

Londra'da Sibel'in yanindayiz. Sarabimizi tazeleyip firinda biberiyeli balli levregin tadina bakmaya hazirlaniyoruz. Bali ve baligi birlikte kullanmayi ilk basta yadirgasak da levregin tadina bakinca cok sey kacirdigimizi anliyoruz. Kavrulmus sogan ve biberiye ile cok iyi gidiyormus bal. Sibel'e bu farkli lezzet icin tesekkur edip Ankara'ya dogru yola cikiyoruz.


Hatice bize milfoylu tombul balik yapmis. Seker mutfagin kendi gibi cok seker bir balik olmus bu da. Ceviz ve dereotu da tonbaligina cok yakismis. Seni yerim balik, sisman balik diyip yiyoruz:)



Tekrar Amerika'dayiz. Obur Kedi uc tarifle katiliyor etkinligimize. Izgara baligi firinda nasil yapacagimizi ogrenirken balik toplarindan atistiriyoruz. Balik toplarinin ve diger kizartmanin tariflerini de en kisa zamanda almak uzere anlasip yolumuza devam ediyoruz.




Okyanusu bir kez daha asip Bursa'ya Peruze'nin balik corbasi ve balik koftesini tatmaya geliyoruz. Dumani tuten corbanin nefis kokusunu icimize cekip koca bir kaseyi oracikta iciveriyoruz. Ustune balik koftesini deniyor ve ilk 10 duragimizi burada noktaliyoruz. Yarin ikinci 10 durakta bulusmak uzere...