Salı, Ekim 30, 2007

Doguma Bir Iki. Doguma Bir Iki...Kalkiyoooorrrr

Hastaneyle randevumuz bugun saat 4'de. 1-1.5 saat oncesinde gelin dediler, ona gore cikacagiz evden. Biriken birkac seyi madde madde yazayim, arada kaynayip gitmesin.

Vasiyetimizi yaptirdik. Birakacak yatlarimiz katlarimiz oldugundan degil tabi. Tek amaci var: cocuga vasi (guardian) secmek. Eh, Amerika'da yasiyoruz ama tum ailemiz Turkiye'de. Burda dogan cocuklar otomatikman Amerikan vatandasi oluyor. Ebeveynlere birsey olmasi durumunda, ortada vasiyet yoksa, cocuga ne olacagina, nerde nasil yetistirilecegine, vasisinin kim olacagina mahkeme karar veriyor. Amerika, kendi vatandasi olan cocuklari yetistirilmeleri icin Amerika disina - cocuklar cift vatandas olsa bile - gondermeye pek hevesli degil, burada Amerikali bir ailenin yaninda Amerikali olarak yetistirilmelerini tercih ediyor. Biz de bu secimi mahkeme degil guvendigimiz kisiler yapsin diyerek vasi sectik. Vasiler ayni zamanda cocuga kalan para, mulk vs varsa onlarin da nasil degerlendirilecegine, cocuk 21 yasini doldurana kadar, cocuk adina karar verecek. Bu yas siniri 21 olmak zorunda degil. 16, 18 ve 21 olmak uzere 3 secenek var, biz 21'i sectik. Yurtdisinda yasayan ve cocuk sahibi olan herkese vasiyet yaptirmalarini tavsiye ediyorum. Boyle seyleri dusunmek istemiyor insan ama hazirlikli olmakta fayda var. Turkiye'de durum ne hic bilmiyorum bu arada, ne oluyor cocuga ebeveynlere birsey oldugunda? Kapanin elinde mi kaliyor? Kim karar veriyor kiminle nasil yasayacagina? Iki tarafin ailesi arasinda anlasmazlik olursa mahkeme mi giriyor devreye?

Kordon kanini saklatmak mi saklatmamak mi derken saklatmaya karar verdik. Hic lazim olmaz umarim ama olur da gerekirse yaw niye vaktinde yaptirmadik demeyelim diye. Cok fazla arastirma yaptigimiz soylenemez kordon kani saklayan sirketler konusunda. Adini en sik duydugumuz ve doktorumuzun de tavsiye ettigi Viacord'u sectik. Iki gun once arayip uye olduk, bugun hastaneye birini gondereceklermis kani almasi icin.

Askisimin dogumgununu kutladik hep beraber. Nutmegle aralarinda uc gun olacak olmasi dogumgununun kaynamasi anlamina gelmiyor:) O gun evde kalip pasta ve 1-2 sey daha yaptim. Aksam da arkadaslarimiz geldi, hep beraber yedik ictik. Pastanin basina gelenler pismis tavugun basina gelmedi. Ayni tarifi iki kere yaparsam olurum ya tabi ki hic denemedigim ama malzemelerine feci tav oldugum bir tarifi aldim elime. Kek firindan kaya sertliginde ve gorunumunde ciktiginda annemin dehset icindeki yuzu gorulmeye degerdi. En yakin pastaneye kosmasini zor engelledim valla. Dogaclama bir kurtarma harekatindan sonra hic de fena olmayan bir pasta cikti ortaya. Ilk plan o degildi tabi, neye niyet neye kismet oldu biraz ama kendim yapicam demistim, yaptim mi yaptim, oldu mu oldu:)

Carsamba oglen Tijen'le bulustuk. Onun da bu ara New York'da olmasi guzel bir tesaduf oldu. Ne zamandir haberlesememistik, bol bol muhabbet ettik. Nutmeg'e getirdigi zarif hediyeler icin tekrar tesekkur ediyorum.

Dun iste son gunumdu. Son gune kadar gelecegim dedigimde pek inanmamisti sirkettiler. Toplamda uc ay iznim var, kendimi iyi hissediyorsam, hareketlerimde bir kisitlama olmamissa, agrim sizim yoksa niye oncesinde kullanmaya baslayayim ki iznimi, asil sonrasinda lazim olacak. Evde oturmak bana yaramiyor zaten, kek mi pisirsem tart mi denesem diye basliyorum bakinmaya sabahtan. Adil de pek yemiyor, hepsini ben yiyorum sonra:) Patronum gecen haftadan beri acaip stresli. Son aylarda ara ara o moda giriyordu ama dogumun tarihini ogrendiginden beri surekli gergin. Uc ayin sonunda ise geri donmezsem diye odu kopuyor, ondan butun derdi. Ahh ah, zam kararlarini kurul degil de o veriyor olsaydi pazarlik icin super bir firsatti bu:) Postpartum depresyona girdin sen diye dalga geciyorum kendisiyle, koydugum teshisi pek sevdi o da oyle diyor artik:) Ekibimdekilerle guzel ve uzuuun bir ogle yemegi yedik hep beraber. Saat 4'de hadi bana gule gule dedim, lakin o odada lak lak bu odada lak lak derken cikabildigimde 5.30 olmustu.

Bana musaade (nasil yaziliyordu bu kelime yaw). Cikmadan Prison Break'in son bolumunu izleyecegim:) Dort gun hastanede kalacagim gibi gorunuyor, hersey yolunda giderse. Haftaya gorusuruz:)

Cuma, Ekim 26, 2007

The Tarih

Tarihimiz belli oldu: 2 Kasim. Iki gun oncesinde hastanede bazi testler yapilacakmis. Cuma ogleden sonra da hastane maceramiz baslayacak. Sonrasinda hersey yolunda giderse dort gun hastanede kalacagim. Kyoko Japonya'da sezaryan sonrasi hastanede kalis suresinin 2 hafta oldugunu soyledi. Dogum normalse bir hafta kaliniyormus. Burda normal dogum sonrasi hastanede kalis suresi 2 gun. 4 gun bile gayet uzun geliyor kulaga ki 2 haftayi dusunemiyorum. Hastane izlenimleri bilahare gelecek:)

Bugun sirkettekiler baby shower yaptilar. Gercekten surpriz oldu. Bu kadar son ana kalinca yapacaklarini hic dusunmemistim. Iki hafta kadar once ekip arkadaslarim bir yemek duzenlemisti benim icin, sadece ekibimizdekileri kapsayan bir shower olmutu yani. Eh onun ustune baska bir tane beklemiyordum acikcasi. Bizimkiler o yemegi ayarlarken surpriz olmasina calismislardi ama o kadar barizdi ki hersey, bildigimi caktirmamak icin epey ugrasmistim:) Eylul basinda sirketten biri dogum yapmisti ve ona da birsey yapilmamisti. Bir sebebim yoktu yani birsey yapilmasini beklemek icin. Megersem Allison'in ikinci cocuguymus (baby shower'i ilk cocuklara yapiyorlar genelde sadece), ayrica onun inancina gore bebege dogumdan once herhangi birsey almak ugursuzluk getirirmis, her ne alinacaksa dogumdan sonra alinmaliymis.

Dun muhasebe mudurumuz Maggie arayip bugun icin oglen beraber yemege cikmayi teklif etti, ufak bir de hediyesi oldugunu soyledi. Tamam dedim ben de. Bizim kattaki asansorlerin onunde bulustuk. Asansorun tam karsisinda buyuk konferans salonumuz var. Kullanilmadigi zamanlarda oldugu gibi kapali ve karanlikti. Asansoru beklerken disarida yagmur yagiyor, torbayi bosa tasimayalim buraya birakalim diyip konferans salonuna girdi. Ben de disarisi soguk diye bir yandan giymeye calistigim suveterin yarisi kafamdan gecmis, agzimda cuzdani tutar bir halde pesinden girdim ve isiklar yandi birden. Ta daaa. Karsimda surpriiizzz diye bagiran bir oda dolusu insan, bir suru pizza ve kocaman bir pastayla donatilmis bir masa. Ve agzinda cuzdan bir kolu havada yari giyilmis bir suveterle duran ben:)) Hic caktirmadilar valla, acaip surpriz oldu hic beklemiyordum.

Pazartesi, Ekim 22, 2007

Hafta no 38

Havalar hala super. Boyle surekli bahar tadinda havasi olan bir yerde yasamak istiyorum ben. Carsamdaban itibaren serin ve yagisli hava geliyormus ne yazik ki. Neyse bu kadar uzun surmesi de gayet iyiydi. Cuma aksami kizlar disari ciktik. Chelsea'deki Vietnam bar/lokantasi Safran'a gittik once. Kek ben fotograf makinami evde unuttugum icin birbirinden guzel yemeklerin fotografini cekemedim. Mekan gayet guzeldi. Los isikli, sevimli bir yer, guleryuzlu garsonlar, tertemiz hos kokulu tuvaletler...Tam not verdim ben. Bayagi oturup muhabbet ettik orda. Ana plan ordan cikinca cok yakinda olan ve gece gec saate kadar acik olan Rubin muzesine gidip Bon: A Magic Word sergisini gezmekti. Ama hava o kadar guzeldi ki kapali bir yere girmek cok ayip olacakti. Onun uzerine Meat Packing District'e gidip orda yuruyus yaptik. Oranin arnavut kaldirimli sokaklari cok hosuma gidiyor. Biz Elif'le tatli sayiklamakta oldugumuz icin guzel tatli yiyebilecegimiz bir yer araniyorduk bir yandan da. Sonunda bu yaz acilan ve acildigindan beri kapisinda kuyrugun eksik olmadigini ogrendigimiz Pinkberry'e gidip frozen yogurt yemeye karar verdik. Tatlilarimizi alip Kyoko'lara gittik. Yesim'in de orda olmasi hos bir surpriz oldu. Becerikli arkadasimiz Numan pek guzel martiniler hazirladi gruba, ben gene baktim:( Sikildim ben bu bakma isinden artik, icmek istiyorum yaa. Emzirme donemi de bittiginde bir birayla sarhos olacak kadar alkol-free olmus olacak sanirim bunyem:))

Cumartesi gunu annemler geldi Turkiyeden. Sabahtan Turk televizyonu baglattik eve, burda olduklari sure icinde sikilmasinlar diye. Ilkay ve Sibelle ayni ucakta geliyorlardi. Ucakta tanidik birilerinin olmasi ozellikle annemin ucak korkusunu bastirmasi acisindan cok iyi oldu. Formlarin doldurulmasi ve iniste gumrukten gecis asamasinda da cok yardimci oldular bizimkilere sagolsunlar. Ilkaylarin bavullarini da bizim arabaya koymayi dusunuyorduk ama annemler 4 bavul ve 2 carry-on'la geleceklerini soyleyince bir b plani bulmak gerekti. Bagajimiz gayet genis ama bu onu da asiyor biraz:) Muratlarin ikinci arabasini da alip havaalanina 2 araba gittik. Adil onume dustukce korna calip selektor yapip onu taciz ettim, bayagi eglenerek geldik havaalanina. Biz biraz gec kaldigimiz icin gittigimizde coktan cikmis ve agac olmus olacaklarini dusunuyorduk. Ucak vaktinde gelmesine ragmen alan trafigi yogun oldugu icin kapiya yanasamamis uzun sure. Biz gittikten 45-50 dakika sonra cikabildiler ancak, agac olan biz olduk:) Ikinci arabayi Ilkaylara verip eve geldik. Cok yorulmuslar, yemekten sonra hemen sizdi bizimkiler, evi bile gezemediler.

Pazar gunu gayet tembel bir gun oldu. Adil ve Haydar nutmegin yatagini ve alt degistirme masasini kurdular. Dune kadar cocuk biliyor da gelmiyor, bunlar daha yatagimi kurmadilar simdi gelsem nasil olsa biraktigin yerde kaliyorum diye kimbilir nerde yatirirlar falan diyordur diye dalga geciyorduk:) Sonrasinda gec ve uzun bir kahvalti yaptik. Balkir ve Minalar geldi ogleden sonra. Maya 9.5 aylik oldu, yurumeye basladigi anda kendisini kimsenin tutamayaginin sinyallerini cok acik olarak verdi dun:) Emekleyerek de gayet hizli ve sessiz gidiyor bir yerden bir yere.

Bugun cevreyi kesfedecek bizimkiler, ben ise gelmeye devam ediyorum. Hic doguracakmis gibi hissetmiyorum kendimi. Nutmeg cephesinde bir degisiklik yok. Hala basi dik oturuyor. Asagi inmediginden su son haftalar icin hep soylenen yurume zorlugum falan yok (thank God), hopbidi hopbidi gezmeye devam ediyorum. Gecen hafta doktora gittigimde doktor dondurmeyi deneyebilecegimizi soyledi. Ilk bebeklerin zorla dondurulme oranlarinin cok dusuk oldugunu da ekledi. Bu konuda birkac sey okumustum, onun soyledikleri de ayni dogrultudaydi. Dondurmeyi deneme islemini hastanede yapiyorlar. Bir sorun cikarsa, bebek rahatsiz olursa acil sezaryan yapmak gerekiyormus cunku. Bunu deneyeceksek 37. haftada, yani o hafta (gecen hafta icin) yapmamiz lazim dedi. 4-5 cocuk dusunuyorsam mutlaka denemeliymisiz ama 1-2 cocuk dusunuyorsan sezaryan kotu bir sey degil dedi. Nutmeg oturan boga modundayken tek alternatifimiz o zaten. Bu hafta dogum yapmaya hiiiiic hazir degilim almayayim dedim, fazla erken. Nasil istiyorsa oyle gelsin. Iki hafta sonra daha hazir olmayacagim ama olsun, gecen hafta da cok erkendi canim. O zaman 39. hafta icin hastaneden randevu alacagiz dedi. Niye 40'i beklemiyoruz dedim, o arada olur da dogum baslarsa isler daha zorlasirmis ondanmis. 39. hafta dedigi gelecek hafta oluyor. Cok az zaman kaldigi icin gunu, saati secme sansimiz yok, hastane hangi gun uygunsa o gun olacak. Bu Carsamba tekrar kontrolum var herhalde o zamana hastaneden bir cevap gelmis olur. Adil pek memnun bu durumdan. Egitimlerde dogum videolarini izledigimizden beri 15-20 saat aci cekmenin neresi normal, o nasil normal dogum diyip duruyordu:) Carsamba gunu son durumu iletirim.

Perşembe, Ekim 18, 2007

Haftasonu

New York'da Turk film festivali basladi gecen Cuma. Festivalin ilk filmi Cem Yilmaz'in Hokkabaz'iydi. Son ana kadar durup ogleden sonra bilet almaya kalkinca online satislar bitmisti tabi. Giseden alabilecegimi soylediler ama simdi aksam cik git bir de bilet kalmamissa oraya kadar bos yere gittigimle kalacaktim. Gilda organizasyonda gorevli, bana bir bilet ayirtip hemen cozdu bu isi sagolsun. Salon bekledigim gibi agzina kadar dolu cikmadi ama, gisede hala bilet satiyorlardi ben gittigimde. Filmi begendim, hosuma gitti. GORA gibi gozumuze gozumuze sokulmamasinin bunda etkisi ne kadardir acaba. O filmde soyle guleceksiniz boyle bayilacaksiniz diye oyle reklam yapilmisti ki beklentilerim tavana vurdugundan hic begenmemistim o filmi. Bu daha sicak bir filmdi.

Cumartesi aksami Mathieu ve Kara'lardaki partiye davetliydik. Brooklyn'de oturuyorlar. Yolu bizden cok daha iyi bilen Murat ve Eda ile beraber gittik. Iki katli, cok sevimli bir evleri var. Arka tarafta bayagi genis bir bahce var. Gunduz hava serin oldugu icin bahcede usur muyuz acaba diye endiseleniyorduk ama arka tarafta, buyuk agaclarin korumasi altinda kalan bahcede hic ruzgar yoktu, tum geceyi disarida gayet rahat gecirdik. Mathieu'un olaganustu bir ahci oldugundan bahsetmistim daha once. Gayet actik tabi onlara ulastigimizda. Her zamanki gibi superdi hazirladiklari. Cigerci onu kedileri gibi pek ayrilmadim masanin basindan gece boyunca. Bir ara tam Mathieu firindan yeni cikmis french pie'i masaya koyacakken Kara ile carpistilar ve guzelim pie yerle butunlesti. Arkasindan yas tuttuk resmen. Bu isten tek karli cikan firsati aninda degerlendiren kopekleri Fresco oldu. Ertesi sabah hala aaahh ahh nasil gitti guzelim pay diye soyleniyorduk. Cok yedik, cok gulduk, herkes cok icti ben baktim...

Pazar gunu hastanedeki egitimin ikinci kismi vardi. Sabah erkenden dustuk gene yollara. Yolda giderken kendimizce prova yapip bayagi eglendik. Konu mankeni olarak benim olaya gerceklik katmak adina arada bagirmam gerekiyordu, unuttukca Adil tarafindan durtuklenerek gorevimi yerine getirdim:)) Bu seferki egitim daha doyurucu oldu. Hastanede bulusuldu bu sefer, once dogum kati gezildi. Muze gezen turist kafilesine benzettim kendimizi oyle eller arkada sallana sallana o oda senin bu oda benim gezinirken. Sonrasinda tekrar sinifa gectik. Onumuze kucuk birer kuvet, birer maket bebek, 1-2 giysi konuldu. Maketleri giydirdik, soyduk, yikadik, kuruladik, nasil tutulmalari gerektigini gorduk, nasil emzirilmeleri gerektigini konustuk vs. Gene gecen haftaki gibi erken cikariz diye ogle yemegini pas gecmis, yanimizdaki kuruyemislerden atistirmistik. Bu sefer daha uzun surunce ciktigimizda bayagi actik. Eda ve Murat'ida arayip kendimizi Enginar'a attik. Bu sefer degisiklik yapip kebap yerine sulu yemek sectik, cok guzel geldi.

Icini yaptirmak istedigimiz iki dolabimiz var. Gecen ay bir firmadan fiyat almistik. Karar vermeden once bir yerden daha fiyat alsak diye bakiniyorduk. Home Depot'un da boyle bir hizmeti oldugunu duyunca onlari cagirdik. Adamlardan randevu almak zor is yalniz, 3 hafta falan bekledik gun verecekler diye. Dun onlar gelecekti bana da bahane oldu izin aldim. Sabah kalktigimizda sokak cok kalabalikti, film seti kuruluyormus gibi bir hal vardi tam karsimizdaki evin onunde. Nooluyor yaw derken ogrendik ki karsimizdaki evde Law & Order dizisi icin cekim yapilacakmis o gun. Ogleden sonraya kadr bayagi hareketliydi sokak.

Çarşamba, Ekim 10, 2007

Son Durumlar

Bu sabaha kadar hala yaz gibiydi. Haftasonu o kadar sicakti ki plajlar acilacak galiba muhabbeti donuyordu haberlerde. firsat bu firsat diyip acikhavada kahvalti yapalim dedik Eda ve Muratla. Montclair'de sevdigimiz bir cafe var, guzel krep yapiyorlar, orda aldik solugu. Hava cok sicak ve cok nemliydi ama guzel bir kahvalti oldu. Sonrasinda CD/DVD'lerimizi toplayacak ve masa ustune yerlestirilebilecek birseyler bulabilir miyiz diey IKEA'ya gitik, birsey begenemedik. Duvara raf cakabiliriz gerci, alternatif 1-2 raf begenip simdilik dursun dusunelim biraz daha diyip donduk. Sadece belli birseye bakmaya gittigimiz halde bayagi vakit harcamisiz orada. Aksam yemegini bahcede yeme planlarim vardi ama nem tavana vurmus olunca klimanin dibinde oturmak daha cazip geldi.

Pazar gunu hastaneye egitime gittik. Iki gunluk bir egitime yazildik, ilki gecen Pazardi ikincisi de bu Pazar olacak. Dogum, nefes egzersizi, bebegi eve goturunce ee simdi noolcak demeyelim diye banyo, emzirme, alt degistirme vs ustune bir kurs. Bir de hastaneyi gezdirecekler, gunu geldiginde nereye gidilecegini bilecegiz. Sinifta 10 ciftiz. Herkesin dogum tarihi birbirine cok yakin. An itibariyle normal, basagi poziyonda olmayan tek bebek hangisi tahmin edin bakalim. Milletinki daha 30. haftada falan donmus, biz birkac gune kadar 37. haftaya girecegiz bizimkinden tik yok, oturuyor oyle basi dik. Lara'nin nickini nutmegden tembel tenekeye cevirmemiz an meselesi. Donmezse mecburen sezaryen olmak zorunda kalacagim ki hic istemedigim birsey. Hala vakti var ama bu saatten sonra donme olasiligi oldukca az anladigim kadariyla. Hayirlisi olsun, saglikli dogsun da demekten baska yapacak birsey yok sanirim su durumda, oyle diyoruz biz de.

Nefes egzersizleri sirasinda agrilar siklasinca yapilacak bir tanesi cok eglenceliydi. Hizli hizli yapmaya calisirken hi hi hi ho diye ses cikiyor. Bunun hi hi ho'su ve hi ho'su da var. Pazardan beridir aklimiza geldikce hi ho hu ha hi hi gibi kombinasyonlarla dalga gecip pek bir egleniyoruz kendi kendimize. Agrilar sirasinda da boyle soytarabilecek miyim gorecegiz. Cok komik oluyor ama yaa:))

Pazartesi aksami da ilk yardim kursuna gittik. Ben biraz daha farkli dusunmustum kursun icerigini. Dusme, kanama, yanik, sisme vs gibi durumlarda ne yapilmasi gerektigini de icerecek saniyordum, hani ilk yardim diyince, icermiyormus. Gerci adi da Infant & Child CPR'di kursun, sadece kalbin durmasi halinda yapilacak kalp masajini ve bogaza birsey kacip da nefessiz kalma durumunda yapilmasi gerekeni iceriyordu. Yetiskin, cocuk ve bebek olmak uzere 3 sekilde de yapilmasi gerekenleri gorduk, mankenler uzerinde bayagi pratik yaptik. Umarim gercek hayatta kullanmak durumunda kalmayiz bunlari asla. Diger konularla ilgili bir soru listesi cikarip cocuk doktoruna sormak gerekecek galiba. CPR kursuna katilabilmem icin doktordan yazi istemislerdi, o yazida baktim dogum tarihini 4 Kasim olarak yazmislar. Biz hep 6 Kasim olarak bildik, simdi iki gun one mi cekilmis oldu yani. Zaten kimse Kasim'i bekleyecegini dusunmuyor, tarihi kime soylesem tabi tabi sen oyle sanmaya devam et modunda. En son Adil de yaa bana da erken gelecekmis gibi geliyor diyerek kafileye katildi. Ben mi, benim hicbir fikrim yok acikcasi bu konuda. Noolur noolmaz diyip hastane cantasini hazirlayip koyacagiz bir koseye haftaya.

Çarşamba, Ekim 03, 2007

Her Gun Bir Sovyet Posteri


Bugun tesadufen gordugum bir blog ilgimi cekti, suraciga not edeyim dedim. Adi "A Soviet Poster A Day", "Her gun bir sovyet posteri".


Blogun aciklamasinda, Sovyet posterlerindeki grafiklerin kalitesinden, detaya inanilmaz onem verildiginden, kullanilan tekniklerin bollugundan vs. bahsediliyor ve her posterin arkasindaki oyku aktariliyor...
Tarihe merakli biri olarak, o kapali dunyaya bir parca isik tutmasi bakimindan ilgimi cekti.

Happy Birthdays

Bu haftasonu iki dogumgunu kutladik. Murat Uygur onemli bir basamak cikarak 40 oldu. 40 olmak 30 olmaktan daha az depresif sanirim. 30 yasina bastigimda bunalima girmistim resmen. 40 o kadar korkutucu gorunmuyor su anda. 5 yil sonra o gun geldiginde fikrimi degistirme hakkimi sakli tutuyorum tabi:)) Kutlama icin bir Italyan restauranti secildi. Murat'a surpriz yapmaya calistik ama ne kadar basarili olduk bilemiyorum. 18 buyuk 6 cocuk olarak restaurantin kapisina dayandigimizda bize tek degil de iki ayri masa hazirladiklarini gormek biraz hayalkirikligi oldu. Memnuniyetsizligimizi de dile getirdik. Aldigimiz cevap 'ama bakin masalari yanyana hazirladik' oldu:) Allah razi olsun! Bir de ayri koselerde hazirlasalardi keske. Soylenmeye devam ettik ama yapacak birsey yoktu o saatten sonra. Dogumgunu cocugu biraz dolanmak zorunda kaldi iki masa arasinda. Restaurant yuksek tavanli, genis, havadar bir yerdi. Yemekler hosumuza gitti.

Pazar gunu de NY bulusmalarimizin biricik organizatoru Gilda'nin dogumgununu kutladik. Parti ayni zamanda yeni eve cikan Celal ve Kurtulus'un evinde/bahcesinde oldu. Dogumgunu ve housewarming ayni anda yapilmis oldu yani. Davetlilerin cogunu tanimiyorduk aslinda (ev sahipleri de buna dahil:)) ama kiz tarafi olarak yerimizi aldik gayeten. Hic yabancilik cekmedik, sanki uzun zamandir tanisiyormuscasina koyu bir sohbet ortami olustu bir anda masada. Evde sabahtan beri mutemadiyen atistiran ben degilmisim gibi Adil hala nasil ac olabiliyorsun diye bana dehset icinde bakarken yiyecek bufesiyle iliskimi oldukca yakin tuttum gece boyunca:)