Cumartesi, Ağustos 29, 2009

Ted Kennedy'nin Ardindan...


Uzun uzun yazmak gelmiyor icimden su anda; arkasindan goz yasi doktugumu hatirladigim tek politikaci Ted Kennedy...

Not: Bu mesaji yanlislikla teknoloji bloguna koymusum; onun yeri burasi.

Cuma, Ağustos 28, 2009

Onda Bunda Sundadir

Disarida yine yagmur yagiyor tabi ki. Nerdeyse tum yaz oldugu uzere. Lara gibi soyleyeyim: gene gene. Tum haftasonu yagacakmis, yine kapali mekan aktivitesi bulacagiz yani. Gecen hafta Connecticut'daki akvaryuma gittik, gayet guzel zaman gecirdik. Balkir ve Minalar da geldiler CT tayfasi olarak, iyi oldu. Cok sevdi kede, gene buvaya dedi cikarken. Cok eglenmisse yine gelelim mi'nin cevabi gene buvaya. O anda egleniyor gozukse de fazla hoslanmamissa cevap nok. Kitapci, Ikea, bagelci ve supermarket gene buvaya kategorisine girmeyi basaran yerler. Hayvanat bahcesine nok demisti mesela son gittigimizde. Yagmursuz ve/veya aninda ustumuze yapisan nem olmayan bir haftasonuna denk gelirsek insallah, bir daha gidecegiz bakalim bu sefer ne diyecek.

Haftasonlari artik benimle beraber geliyor bagel almaya. Cok seviyor orayi. Iceri girer girmez bir masaya oturmak istiyor, kahvalti ediyoruz ya oraya gidince:) Alip eve donelim diyince de itiraz etmiyor ama. Yumurtanin beyazini hic sevmiyor kede. Bagelcidaki omleti severek yiyor ama.

Bunu firsat bilip omlet yapayim dedim ben de. Hatta Larayi da dahil ettim olaya, hani kendi hazirlayinca belki daha severek yer diye. Henuz islemiyor o taktik, erken galiba. Hadi omlet yapicaz diyince pek bir heyecanlaniyor, kosarak geliyor. Yumurtayi cirpma gorevi onun. Sozde tabi. Yumurta kutusunu yeterince hizli kaldiramissam icinden bir yumurta aliniyor, tabi ki kiriliyor, icinden akanlara ve kabuk parcalarina saskinlikla bakilip bir tane daha isteniyor, yok ya cevabini alinca ilgisini cirpiciya yoneltiyor. Cirpici yumurtaya giriyor, sonra oraya bulasan yumurta ele alinip inceleniyor, agiza goturulup tadina bakiliyor, derken yumurtanin icine el giriyor, biraz oyaniyor, elle tavaya ve tezgahin bilimum kosesine aktariliyor yumurta. O arada ben kurtarabildigimi cirpir tavaya aktariyorum. Ama tutturamadim bir turlu bagelci omletini. Benimkini yemiyor kede. Her hafta farkli bir sekilde deniyorum, henuz basariya ulasamadim. Azimliyim, bulacagim sevdigi omleti.

Havuzu 1-2 kere daha denedik, havuzdan korkuyor anladim ki. Ikinci denemede ustunu degistirmeye tesebbus bile etmedim evde, orada cevredekilere bakarken daha kolay giyer belki diye. Olmadi. Bagirdi cagirdi giymedi. Kenara oturup ayagini suya sokmaya ikna ettik en sonunda, hosuna gitti hatta girmeye de yeltendi birkac kez ama girmek icin bezini degismemiz lazim diyince nok diyip cekildi her seferinde. Ucuncu de bagirtilarina aldirmadan evde giydirdik, bir sekilde suya da soktuk. Once bana yapisik vaziyetteyken sonra rahatladi, kucagimda yuzdu falan, eve gitmek istemedi hatta ama tekrar gitmeyi kesinlikle reddediyor. O kadar ki, son sefer giderken yeni arabayla gitmistik (yuvaya basliyor kede haftaya. birimiz birakip digerimiz alacagimiz icin 2. araba sart oldu), o arabaya binmek istemedi sonraki bir hafta boyunca. Sonunda o binmemek icin aglarken bindirip bagelciya kahvaltiya goturduk onu, hani favori mekanlarindan birine gidelim de arabayi sevsin diye.

Simdi pek itiraz etmiyor binmeye ama her seferinde 'havuz nok' diyor binerken. Nasil asacagiz bu havuz korkusunu? Kendi haline birakirsam daha da artmaz mi, daha da bilincleniyor olacak sonucta. Gecen yaz bayila bayila gidiyordu, araya kis girdi havuzdan korkar oldu.

Pek dillendi, bicir bicir konusuyor, kelime haznesi de oldukca genis. Gecenlerde kitapcida onumuzden yuruyen 7-8 yaslarindaki cocuk icin once 'cocuk' dedi, biraz durdu 'padon cocuk diil kades (kardes)' dedi. Bakakaldim sen pardon mu dedin diye. Pek hosuna gitti oyle sasirmam, aksama kadar pardon diyip durdu sonrasinda.

Giyeceklerini kendi seciyor artik. Uyarilmistim bunun gelecegi konusunda ama 3 yas falan demislerdi bana, bu kadar erken beklemiyordum. Istemedigi bir seyi giydiremiyoruz. Lila rengi, askili bir elbise almistim giymiyor. Resim cekip cikaricam valla diyorum nok. Annem benim bebekligimden kalan 2-3 sey getirmisti, onlari giymeyi de reddetti. Birini gorunce aglayarak noook diye kacti hatta:) Siyahli beyazli askisiz boyundan baglamali mini bir elbiseydi halbuki, tamam begenmemis olabilir ama aglama tepkisi hakedecek kadar cirkin degildi canim. Elimde iki seyle gidiyorum artik yanina, birini begenmezse secenek sunayim diye. Ikisini de begenmiyor bazen, o zaman ya baska birsey buluyorum ya da digerleri kirli birini secmen lazim diye ittiriyorum, sonunda seciyor.

Aglayarak tepki verme demisken iki ornek vereyim de ben unutmayayim sonradan.

Buluttan nem kaptigi bir gun, dolabimi acmis benim askidaki kiyafetlerime bakiyor, yesil bir hirkayi cekistirerek:

- avi (mavi)
- o mavi degil hayatim yesil
- uvaaaaaa aviiiii uvaaaaaaa yesil noookkk

Banyoda basini yikacayagimiz ve bu yuzden durup durup agliyorken aglamayi biraktigi bir anda ilgisini cekmek icin yeni bir oyuncak uzatip:

- aa tatlim ordege bak kayiga binmis
- uvaaaaaa kaaaazzz uvaaaaaaaa (ordek degilmis o kazmis)

En zoru guldugunu gostermemeye calismak bu anlarda:)

Salı, Ağustos 18, 2009

Yazi Tekrarlayabilir Miyiz Lutfen...


...bunu saymak istemiyorum ben.

Cumartesi, Ağustos 15, 2009

Pasaport

Kedenin pasaport macerasini atlamisim. Bu aralar yaw soyle 3-5 gunlugune adalardan birine kacsak mi acep diye geciriyoruz aklimizdan. Havuza girmeyi reddeden Larayla deniz kenarina gitme hayalleri kurmak ne derece mantikli o da ayri tabi ama olsun. Ve fakat kedeye bir pasaport lazim. Tembelleigimizden erteleyip durdugumuz pasaport isini halledelim dedik gecenlerde Adil de ben de izinli ve evdeyken. Malum ikimizin de basvuru sirasinda orada olmasi gerekiyor. Gidecegimiz yer bagelcinin cok yakinininda ve Lara da bagelcida kahvalti etmeyi cok seviyor olunca sabah once kahvalti sonra pasaport diye yaptik plani.

Sabah biraz gec kaldik evden cikmakta, hatun mizmizlanmaya baslamisti artik aciktigi icin. Once onun ayakkabisini giydirdim, benimkileri giyerken elimden firlayip acik kapidan disari cikti. ‘Sakin inme merdivenlerden, dusersin’ cumlemi tamamlayamadan aglama sesi geldi. Bizimki yerde iki seksen yatiyor. Tabi ki dinlemeyip inmeye kalkmis yeri boylamis, 3 basamak allahtan. Sonuc: sag ust tarafi ve kasin hemen ustu berelenmis bir alin, kanli bir burun ustu. Banyoda biraz temizleyeyim dedim ama izin vermedi, hem sinirli hem ac. Doyunca temizleriz diyip kahvalti yolunu tuttuk. Caninin acisi gecmisti sanirim ki bagelcida keyfi yerindeydi, pek keyifle yapti kahvaltisini. Sonrasinda biraz izin verdi burnunun ustune mudahale etmeme, en azindan dezenfekte edebildik.

Sonra da pasaport basvurusu icin postaneye gittik. Pek facali bir fotosu oldu. Cocuklar icin bir sandalye koymuslar, onun ustunde durmasi lazim foto cekilebilmesi icin. Tabi ki reddetti bizimki, inmeye kalkti hemen. Bu birkac kere tekrarlaninca masanin diger tarafindaki gorevliler seferber oldu Laranin ilgisini cekmek icin. Neyse zar zor durdurduk sandalyenin ustunde, ben de egildim bacaklarindan tutuyorum kendini atmasin asagi diye, hatun kipir kipir tabi. Birkac basarisiz denemden sonra fotograf cekilebildi, herkes derin bir nefes aldi. Hemen cikip parka gittik.

Hani dustu cani acidi ya, biraz dikkat eder bundan sonra belki diye dusunuyor insan ama bu modeler icin gecerli degil bu teori. Ne oldugunu hatirliyor, nasil uf olmustu kafamiz merdivenden dusunce diyince oldugu yere oturup kafasini yere degdiriyor, bu odu diyor ama merdivenden inmeye gelince yine tutunmadan inmeye calisiyor. Tutunman lazim diyince de indikten sonra donup tutuyor merdiveni.

Çarşamba, Ağustos 12, 2009

Icguveysinden Hallice

Yagmursuz tam 2 gunumuz var bu hafta, daa ne isteriz :)

Çarşamba, Ağustos 05, 2009

Hava mi Diyorduk


Yazmiyorum su anda ne diyor oldugumu siz anlamissinizdir :)