Yasam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yasam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Perşembe, Temmuz 07, 2011

Bir Yol Hikayesi


Aylin aramiza katildi. Yol hikayesini yazmadan olmaz degil mi. Gezenti anasi uc gunluk hafta sonunu firsat bilip gezip durdu yine. Pazartesi sabahi once Manhattan'a gidip brunch yaptik TR'den gelen arkadaslarimizla. Eve donup ogle uykusundan uyanan kedeyle havuza gittik. Saat 6 gibi cikip eve donerken yine sitede oturan arkadaslarimiz cagirinca direk oraya gectik. Hep beraber yemek yiyip kedenin uyku saatinde eve donduk.

Kedeyle yatma hazirliklarimizi tamamlamis kitap secmek uzereydik ki akinti gibi bir sivi geldi. Cok degil ama. 1-2 dakika sonra yine geldi, sonra yine. Doktoru aradim, gel bir bakalim diyince kedeyi anneanne ve dedeye devredip yola ciktik.

4 Temmuz kutlamalari vardi tabi o aksam, her yerde havai fisek gosterileri vardi. Hastane Manhattan'da, gosteriler coktan baslamis oldugu icin artik trafik kalmamistir diye dusunuyorduk. Ama tunele yaklastikca trafik sikismaya basladi, bir noktada da tamamen durdu. Uc seritli yol kipirdamiyor neredeyse. New York'un havai fiseklerini seyrediyorduk beklerken, acelemiz de yok ya rahattik. Derken polis sirenleri ve ilerleyin anonslari duyuldu. Megerse trafik falan yokmus. Millet durmus havai fisekleri seyrediyormus. Uc seritlik anayol kapanmis bu yuzden, kimse de korna falan calmiyor. Herkesin isine gelmis demek ki. Pes dedim.

Polis dagitinca gorduk ki yol bombosmus. Hemen vardik hastaneye. O sirada sancilar da hafif hafif gemeye baslamisti. Yatirdilar. Once sancilarin belli bir dereceye gelmesi bekendi. Agridan surunmeden epidural vermiyorlar. Epiduralime kavusabildigimde pek mutluydum. Yeterince acilmamis onu bekledik sonra 4-5 saat kadar ama epiduralim oldugu surece hic onemi yoktu surenin, uyudum ben de o arada.

Yeterince acilinca o varken hakkini vererek ikinamam diye biricik epiduralimi kesti adiler. Bebegin basi gozuktugu icin kolay olacagini umuyorduk ama yaklasik 2.5 saat ugrasmaya kipirdamadi bile hatun. Vakum denediler o da olmadi. Bebegin kalp atislari fazlaca degiskenlik gosterdigi icin cok uzatmak istemediler. Eh benim de ilk dogum sezaryen, fazla zorlamaya gelmemesi lazim. Ayni bolgede birden gelen agrilar olusmaya ve gittice rtmaya baslayinca, 12 saat ve bu arada bir yerde delinen idrar kesesi sonrasi sezaryene alindim.

Lokal anestezinin etki etmesini bile beklemediler, genel anestezi yapildi. Abla kardes kestirdiler beni:)

PS: hastaneden yazdigim icin foto yok (Bezen).
* Ben ekleyeyim bir tane (Adil)

Kizlarimiz

Aylin
Aylin 5 Temmuz sabahi aramiza katildi.
Lara
Bu da 2007 Kasim'inda dogan ablasi.

Perşembe, Haziran 03, 2010

Temizlikci sorunsali

Buradaki temizlikci sorunu beni oldurecek. Yaklasik 1 aydir temizlikci ariyorum. Aslinda 1 ay demek yanlis olur, yumurta kapiya gelmeden bir ise kalkismadigim icin temizlikci arayisina da biraz gec basladim tabi.  Ev kirlenmeye yuz tutmusken diyelim suna. Daha oncecen gelen bir tane vardi, gayet de iyiydi ama hatun ha dogurdu ha doguracak, yaninda birilerini getirip isi onlara yaptiriyor, onlar da cok kotuler. Onu alan arkadaslarim birer birer birakmaya basladilar bu yuzden.

Bir tane buldum, 2 hafta pesinden kostum, bir suru mesaj biraktim, lutfen aradi en sonunda ve gecen Cuma icin gelecegini soyledi. Cocuklar gibi sen istedigi malzemeleri toplayip biraktim kapinin girisine. Oglen aramaya basladi gecikecegim diye. Her seferinde bir sey soyledi. Arada bir ev daha temizlemesi lazimmis, trafikte takilmismis, suymus buymus. Ama gelecegim diyordu her seferinde, tamam dedim ben de. Gel de yeter ki yatiya gel istersen. Saat 6.30 gibi (biz o sirada kedeyle parktayiz, ben hatunu coktan geldi saniyorum) bir telefon, ee ben gelmeyecegim bugun. Ne zaman gelecegini de bilemezmis. Atti tum sigortalarim parkin ortasinda bayagi bir hasladim bunu telefonda. Nerdeyse 3 haftadir oyaliyorsun beni gelmeyeceksin madem bastan soylesene. Ben de ona guvenip baska kimse arastirmamisim. Bozuldu hanimefendi. Isim cok acilse baska birini bulayimmis, oyle dedi. Evin 3 haftadir bekliyor olmasi ‘cok acil’ oluyor demek. Sonra bir arkadasimdan ogrendim ki trafikteyim falan da yalanmis, o gun bizim sitedeymis zaten. Direk ekilmisim yani.

Yeni birini arastirip bulana kadar temizlik sirketi tutayim en iyisi dedim. Review’lari da iyi bir tane buldum civarda. Dun aradim bu sabah icin geliriz dediler. Yine sevindirik oldum ben. Eve biran once el atilmasi lazim, kede bile temizlikci abla gelsin mi diye sorunca ‘gelsin, hev yev kaka olmus’ diyor (terbiyesiz). Sabah bir telefon, temizlikciler. Gelmisler, salonda yerde pastel boyalar varmis, oyle olmazmis, onlari toplamalari gerekirmis, ek ucret istemisler Adilden, $15. Cok is tabi 3-5 boyayi alip kaldirmak, belleri falan tutulur belki hakli adamlar. Allah muhafaza koltuklari cekin altini da silin deseydim noolcakti acaba. Peki dedik, whatever. Ha bir de ayakkabilarini cikaramazlarmis, sigorta meselesiymis, ya ayaklarina birsey batarsaymis. Ayakkabilarla ev mi sileceksiniz, manyak misiniz kardesim. E ne varmis hep oyle temizliyorlarmis evleri bu cok dogalmis. Galos da olmazmis. Olmaz dedik, gittiler. Gulsem mi aglasam mi bilemiyorum hala. Sonucta gene temizlenemedi bizim ev.

Akilli uslu bi denesine denk gelebilecek miyim acep…
-Bezen

Perşembe, Ekim 01, 2009

Green Kart Loto Basvurulari

Bezen hanim'dan gelen bilgiye gore, ABD icin Green Kart loto (DV - 2011) basvurulari bugun basliyor ve 30 Kasim'a kadar surecekmis. Bekleyenlere duyurulur.

http://www.dvlottery.state.gov sitesinden yarin itibariyle basvurularin baslayacagini soyluyor. Basvuru icin gereken her turlu bilgi su linkte var. Cok basit bir is, kendiniz hakkinda 15 tane soruya cevap veriyorsunuz ve belirtilen sekilde cekilmis bir fotografinizi upload ediyorsunuz. Kimseye gidip para kaptirmayin, gidip basvurunuzu yapin siteden.  Bol sans.

Cuma, Eylül 04, 2009

Simdi okullu olduk

Tembellik gani, bekledim Bezen hanim yazsin diye ama onun isi basindan askin; bense izin kullanaim dedim 1 haftadir yan gelip yatiyorum evde. Efenim, bu haftanin tarihteki yeri ve onemi sudur bizim icin: Lara hanim yuvaya basladi. Sali gunu 22.ayinin dolmasina bir gun kala yuvasi acildi. Bezen de iki gun izin aldi. Tuttuk goturduk yuvaya. Bir suru oyuncak; onlara bakmaya basladi; derken "hadi byee" diyince fisek gibi kostu annesinin bacagina sarildi.

Sonra ogretmeni kucagina aldi, bizimki saskin saskin kim bu diye ogretmene bakip aglamaya basladi tabii. Derken biz ciktik; uzatmayin demislerdi. Gun gecmek bilmedi tabii. 3 olunca gittik, kapida bekliyoruz. Ogretmenin kolundan tutmus; tipis tipis geldi bizimki; sonra Bezen'i gorunce aglayarak kostu kucagina atladi tabii. Cocuk anlamiyor tabii, bir daha ailesi gelmeyecek saniyormus.
Sonra parka goturduk; guzel guzel bildigi yerden anlattik: 'anne baba ise gidecek; Lara okula gidecek; aksam anne baba isten gelecek, Lara da okuldan gelecek' filan diye. Bizim ki tabii 'Nok, anne ise gitmeyecek, baba ise gitmeyecek, Lara okula gitmeyecek' diye guzelce agzimizin payini verdi.
Velhasil, 2. gun ayni senaryo. Bu sefer ben aldm kapidan, aglayarak bana kostu. 3. gun annesi ise gitti; cikista gozleri onu aradi. Ama 'ise gitmeyi ve isten gelmeyi' anliyor. Aksam, hadi 'anneyi karsilamaya gidelim' dedim. Her otobus gordugunde 'anne' diyor; annesinin otobusle geldigini bildigi icin.
Bugun Cuma, sabah yuzunu asti yuvanin merdivenininde ama ogretmeninin elini tuttu; kendisi cikti merdivenleri ve gitti iceriye. Giderken ne kadar 'bye bye' diye seslensemde normalde yaptigi gibi geri donup, el sallamiyor. Ben birakirken, bolca 'aksam baba Lara'yi alicak; parka gidicez...' filan diyorum; tekrar ediyor, herhalde inanmaya calisiyor o da kendince.

Velhasil durum boyle. Tabii sabahlari kahvaltisi; hazirlanmasi biraz uzun suruyor; bildiginden midir; iyice yavastan aliyor herseyi. Bakalim haftaya ben de ise baslayinca nasil olacak...

Cumartesi, Ağustos 29, 2009

Ted Kennedy'nin Ardindan...


Uzun uzun yazmak gelmiyor icimden su anda; arkasindan goz yasi doktugumu hatirladigim tek politikaci Ted Kennedy...

Not: Bu mesaji yanlislikla teknoloji bloguna koymusum; onun yeri burasi.

Salı, Nisan 28, 2009

Ve bitti...

15 Aralik 2005 aksami World of Warcraft'i indirip kurmustum bilgisayarima. Bu gece nihayet "artik yeter" deyip; hesabimi kapattim. Soyle bir karakterlerime baktim da; oyunda harcadigim zaman nerdeyse 1 yil. Artik gece gunduz ne kadar vakit harcadigimi siz hesap edin.

Bu da bagimlilik yapan her sey gibi pek cok sey goturdu hayatimdan; sildim ve kurtuldum. Yasasin hayat :)

Pazartesi, Nisan 27, 2009

Twitter

Sabah ofisde cayimi yudumlarken, arkamda birinin cep telefonu konusmasini duydum. Ofis arkadaslarimdan birini ziyarete gelen biriydi konusan ve esi ariyordu. Bize donup, "Binanin etrafinda bir ucak ve arkasinda iki tane F1 gorulmus; esim hemen orayi terket diyor; siz bir sey gordunuz mu?" diye sordu.

Hii, ne? diyip ilk reaksiyon olarak cama yoneldik ki disarida bir suru insan kosusuyor. Derken arkamizi donduk; bir kac kisi ofislerden cikmis (belli ki onlar da telefonla aranmis) bize dogru geliyorlar.

Derken biri koseyi dondu ve Jetler bizim binanin etrafindan sola kirdi; camlar sarsildi dedi. Bir digeri , ucak Air Force One (baskanin ucagi) imis dedi. Normalde hemen bir uyari gelmesi lazimdi ama o esnada hoporlerlerden ses cikmiyordu.

Derken bir kac kisi geldi ve ne olur ne olmaz kati bosaltin dedi. Biz hala disari bakiyorduk ki katin en yetkili iki mudur geldi. Tam o esnada hoporlerlerden, merak edilecek bir sey yok; NYPD ile gorustuk; fotograf cekiliyor anonsu geldi. Ama hemen ardindan alarmlar calmaya basladi ve mudurler; odalari kontrol edip kati bosaltin talimati verdiler.

Yeniden bir anons geldi ve merak edilecek bir sey yok; lutfen alarma basmayin dediler. Hemen gazete / TV sitelerine baktik; bir sey yok. Sirketin internet hattindan Twitter'a baglanti yok; ama Internete direkt bagli linux makinemden twitter'a girip "Air Force One" yazdigimda bir suru twit gordum.

3-5 kisi asagi inmemeye karar verdik ve twitter'dan hem ogrendiklerimizi paylastik hem de diger twittleri okuduk. Velhasil 2-3 farkli izah geldi ama bu olayla farkettim ki en hizli haber alma yontemi twitter imis! /Saygilar...

Pazar, Şubat 08, 2009

Is guc durumlari

ABD'deki ekonomik krizi sagir sultan duydu. Bu durum bizi nasil mi etkiliyor? Durum kisaca soyle: Is oldugu surece yasam eskisi gibi devam ediyor. Bu memlekette insanin basina gelebilecek en kotu sey elbette sagliginin bozulmasi. Cunku ABD'de hersey para ama saglik hepsinden ote...

Sigortalar cok pahali. Haliyle sigortasiz milyonlarca insan var. Calistiginiz sirkete gore buyuk olcude sigorta sorun olmaktan cikiyor ama issiz kalirsaniz durum kotu. Tek cocuklu bir ailenin aylik sigorta gideri rahat 1000$'in ustunde. Ikimizde calistigimiz icin su anda odedigimiz para yillik bir kac bin dolar. Sonucta yine yukarida bahsettigim gibi eger iyi bir isiniz varsa, sigorta da diger giderler gibi cok caninizi yakmayan bir gider...

Problem su ki her gun 25000 kusur kisi issiz kaliyor bugunlerde. New York finans dunyasinin merkezi; haliyle ekonomik krizden en buyuk darbeyi alan eyalet oldu. Cok degil bir yil oncesine kadar; eger sirkette durum kotuye giderse; bir suru diger finans firmasindan bir tanesine giderim diye dusunuyordum. Ancak 2008 koklu finans firmalarini teker teker sildi haritadan ve hepi topu iki tane bagimsiz yatirim bankasi kaldi. Biri benim calistigim Goldman Sachs; digeri bundan once calistigim Morgan Stanley.

Goldman su ana kadar krizi en hafif zararla geciren firma. Ancak once Kasim ayinda, sonra Aralik'da iki buyuk kiyim oldu. Sirket calisanlarinin %15+ i isten cikartildi. Her gun binlerce insan issiz kaliyor ve bunlar gayet kalifiye insanlar. Gun gecmiyor ki dev firmalardan bir kacindan kotu haberler gelmesin. 

Peki kalanlarin durumu iyi mi? Yo, herkes baski altinda; yarinin ne getirecegini kimse bilmiyor. Karanlik tunelin ucunda bir cikis da gorunmuyor. Haliyle is yeri keyifsiz bir yer halini aldi. Calisma saatleri artti; is yuku artti; yani yasam kalitesi dustu.

Obama'nin basa gecmesi iyi oldu elbette; ustelik demokrat hem kongre hem de senato cogunlugunu ellerinde tutuyorlar; ancak su anda uzerinde calisilan ekonomiyi canlandirma paketi gibi devasa paketleri kanunlastirmak icin yine Cumhuriyetcilere muhtac durumdalar. Cumhuroyetciler ise ayni tas ayni hamam; sanki Bush donemi ve oncesindeki Cumhuriyetci fikirler degilmis gibi coken; hala ayni seyleri tekrarlayip Obama - Demokratlarin cikartmak istedikleri paketleri tas koymaya calisiyorlar.  New York Times yazari, Nobel Ekonomi odullu Paul Kraugman'in dun yazdigi gibi ; ulke ucurumun kenarina geldi onlar hala kor kor asagi itmeye calisiyorlar.    

Bir kac gundur Lara'nin oglen uykularindan firsat buldukca Charlie Wilson's War adli filmi izliyoruz; henuz bitiremedik. Film bir Amerikan senatorunun Ruslara karsi Afgan'lari silahlandirmasinin basariyla sonuclanmasinin ardindan duruma bakip Afganistan'in yarisindan cogu 14 yasinin altinda; bu insanlari egitmek lazim diyerek okul yaptirma gayretlerinin nasil kor politikacilarla engellendigini ve bugunun gozuyle geriye bakildiginda nerelerde yanlislar yapildigini gozler onune seriyor.

Tunelin ucu karanlik ama bir gun elbette bu tunelden cikilacak. Soru su: ne kadar sonra ve ne bedelle?

Pazar, Ocak 25, 2009

Niye yuruyeyim ki kosmak varken?


Tarihe not duselim; kizimiz artik yuruyor diyebiliriz :)

Bir iki aydir Lara etraftaki esyalara tutunarak dolasabiliyor ender de olsa bazen bir seylerle mesgulken ellerini birakiyor ama bir iki saniye icinde bir yere tutunmadigini farkedim; hemen oturuyordu...

Adim atmaya alismasi icin, itebilecegi bir tren almistik. Onu gayet guzel itiyordu odanin icinde bir bastan obur basa. Son bir kac gundur de bazen bir yere dokunmadan bir hatta iki adim attigi oluyordu. Bugun sabah artik guveni yerine geldi; ellerinden tutup yuruturken; ellerini cekip tek basina 5-6 adim atiyor. Atiyor atmasina da kizim babasi gibi sabirsiz; yavas yavas dengesini bularak yurumek yerine kosar gibi hizla yuruyor hedefine...

Salı, Aralık 23, 2008

Daha dun annemizin...

Cocuklugumda, ogretmen olan teyzem bana cocuk sarkilari soyler ve ogretirdi. Daha dun annemizin diye baslayan sarkiya bayilir, teyzem'den tekrar tekrar soylemesini isterdim...

Simdi Lara'ya youtube'dan cocuk sarkilari bakiyoruz. Yakinlarda  yuksek-cozunurluk'de izleme imkani sagladilar kimi videolar icin ama genelde Youtube'da goruntu kalitesi rezalet; cocugum ne gorebiliyor bilmiyorum. Ama one arkaya sallanarak kimi melodileri sevdigini belli ediyor. 

Sarki bitince  (bit) 'tiii' diyor ve mahzun bir bakisla elini ekrana dogru uzatip (bir) 'da!' (daha)  diye sesleniyor, tekrar caliyoruz. Bazen 'mu!' (~more) diyor, o zaman baska bir taneye geciyoruz.

En begendigi sarkilardan biri, "Twinkle Twinkle Little Star". Ben ilk dinledigimde sasirdim; cunku benim cocuklugumun sarkisinin bir ceviri oldugunu bilmiyordum. Biraz da niyeyse hayal kirikligi oldu, hafif aldatilmis hissettim. 

Eski bir sarki oldugunu tahmin ediyordum. Cumhuriyet'in ilk yillarinda o kadar cok seyi o kadar hizli yaptilar ki pek cok sey gibi bunu da cevirdiler herhalde diye dusundum. Web'de biraz arastirdim. Ahmet Muhtar Ataman (1896-1962) yazmis Turkce sozlerini. EskiSozluk'de de Cumhuriyetin ilk yillarinda muzige katkisindan bahsetmis; yani tahminim dogruymus.

Ahmet Muhtar Ataman, Fransizca egitim veren "Alliance Israelite" okulunda okumus. Bu sarkinin asli da Fransizca imis ve taa 1760'lara uzaniyormus koku. Mozart 12 degisik versiyorunun bestelemis. Ingiliz kulturune "Little Star" siirinin sozlerini kullanarak eklemisler ve aslindan koparak cocuk sarkisi halini almis. Bizimki gibi kimi diger ulkeler, kendi dillerinde sozler yazmislar muzige.

Acaba simdi cocuklara ne dinletiyorlar Turkiye'de? Yeni cocuk sarkilari yazildi mi? 

Çarşamba, Ocak 02, 2008

Mutlu Yillar

En son 21 Kasim'da guncelleyebilmisiz blogu. Yilin son iki haftasini izin alip evde gecirmis biri olarak, "valla vakit yok" desem kimse yemez :) Ama sahidim, Bezen'in hakikaten vakti olmadi.

Dogal olarak Lara uyudugunda vakti olmali ama kizimiz oole cok uyku seven biri degil. Bu konuda anlasamadik, ne annesine cekmis, ne bana. Maalesef yavrumun gaz problemleri tam gaz! Tam 3 ay bitince bitecek iste diye seviniyorduk ki annem kotu haberi verdi: Kizkardesim Arzu Gunden'in iki kizinda da (Zeynep Azra & Ecrin) ayni sorun olmus ve nerdeyse 6 ay surmus :(

Neyse, ben okuyan herkesin yeni yilini kutlayayim. 2007'de ev (yoksa borc mu desem) sahibi olduk ve sevgili kizimiz dogdu. Dolayisiyla sikayet edemeyecegim. 2008'in de iyi gececegini umuyorum. Du bakalim...

Pazar, Kasım 11, 2007

Blogu guncellememissiniz...


Hmm, evet. Guncel haberler facebook'da. Biz de istiyoruz guncelleyelim diye ama bir yavrucak 4 kisiyi bu kadar mi mesgul tutabilir? Anne zaten gece 3-4 saat uyuyabilirse "gece iyi gecti" diyor. Anneanne ve Dede seferber olmus durumda. Baba, ha bire alisverisde (Hala soyle bir tarafi yamuk olmayan bir warm mist humidifier bulamadim ya...)

Neyse, bugun biraz oturup resimleri picasaya yukleyebildim. Yalniz shakkada shukkada deklansore bastigimizdan bir ton resmi olacak kizimizin haliyle. Eee, artik haftasi dolduguna gore e-mail adresi ve dahi kendine ait bir yeri olmasi lazim siberalemde...

Velhasil, Lara Su'nun resimleri artik kendi adresinde olacak. Dogum albumunu de oraya kopyaladim. Ilaveten ilk haftasindan 2 album ekledim.

Sirket iki haftalik dogum izni veriyor babalara (annelere 4 ay) ama ne oldugunu anlamadan iki haftalik iznimin yarisi gecti bile. Ilk iki hafta anne icin ozellikle daha zor. Sut geldiydi, gelmediydi bebek ac, tok, uyudu uyumadi off ki ne off. Ama cocuk sahibi olan herkes gibi bizim de ogrendigimiz uzere 'vermenin' verdigi tatmin, tum sikintilara deger...

Bu arada, e-maillerle, telefonlarla arayan soran; hastaneye, eve gelen; akil veren; yardim eden tum arkadaslara cok cok tesekkur ediyoruz!

Cumartesi, Kasım 03, 2007

Kizimiz dogdu...



2 Kasim saat aksam 7:11'de (New York Saati) Lara Su Hindistan, 7 pound 11 ounces (3,495 gram) dogdu. Facebook ve Blackberry araciligi ile cevremizi gelismelerden haberdar edebildik.

Lara Su'nun dogumu ile ilgili resimler ve daha az onemli olmakla birlikte benim dogum gunumde cekilen resimleri picasa'ya yukledim dun gece.

Pazartesi, Ekim 22, 2007

Hafta no 38

Havalar hala super. Boyle surekli bahar tadinda havasi olan bir yerde yasamak istiyorum ben. Carsamdaban itibaren serin ve yagisli hava geliyormus ne yazik ki. Neyse bu kadar uzun surmesi de gayet iyiydi. Cuma aksami kizlar disari ciktik. Chelsea'deki Vietnam bar/lokantasi Safran'a gittik once. Kek ben fotograf makinami evde unuttugum icin birbirinden guzel yemeklerin fotografini cekemedim. Mekan gayet guzeldi. Los isikli, sevimli bir yer, guleryuzlu garsonlar, tertemiz hos kokulu tuvaletler...Tam not verdim ben. Bayagi oturup muhabbet ettik orda. Ana plan ordan cikinca cok yakinda olan ve gece gec saate kadar acik olan Rubin muzesine gidip Bon: A Magic Word sergisini gezmekti. Ama hava o kadar guzeldi ki kapali bir yere girmek cok ayip olacakti. Onun uzerine Meat Packing District'e gidip orda yuruyus yaptik. Oranin arnavut kaldirimli sokaklari cok hosuma gidiyor. Biz Elif'le tatli sayiklamakta oldugumuz icin guzel tatli yiyebilecegimiz bir yer araniyorduk bir yandan da. Sonunda bu yaz acilan ve acildigindan beri kapisinda kuyrugun eksik olmadigini ogrendigimiz Pinkberry'e gidip frozen yogurt yemeye karar verdik. Tatlilarimizi alip Kyoko'lara gittik. Yesim'in de orda olmasi hos bir surpriz oldu. Becerikli arkadasimiz Numan pek guzel martiniler hazirladi gruba, ben gene baktim:( Sikildim ben bu bakma isinden artik, icmek istiyorum yaa. Emzirme donemi de bittiginde bir birayla sarhos olacak kadar alkol-free olmus olacak sanirim bunyem:))

Cumartesi gunu annemler geldi Turkiyeden. Sabahtan Turk televizyonu baglattik eve, burda olduklari sure icinde sikilmasinlar diye. Ilkay ve Sibelle ayni ucakta geliyorlardi. Ucakta tanidik birilerinin olmasi ozellikle annemin ucak korkusunu bastirmasi acisindan cok iyi oldu. Formlarin doldurulmasi ve iniste gumrukten gecis asamasinda da cok yardimci oldular bizimkilere sagolsunlar. Ilkaylarin bavullarini da bizim arabaya koymayi dusunuyorduk ama annemler 4 bavul ve 2 carry-on'la geleceklerini soyleyince bir b plani bulmak gerekti. Bagajimiz gayet genis ama bu onu da asiyor biraz:) Muratlarin ikinci arabasini da alip havaalanina 2 araba gittik. Adil onume dustukce korna calip selektor yapip onu taciz ettim, bayagi eglenerek geldik havaalanina. Biz biraz gec kaldigimiz icin gittigimizde coktan cikmis ve agac olmus olacaklarini dusunuyorduk. Ucak vaktinde gelmesine ragmen alan trafigi yogun oldugu icin kapiya yanasamamis uzun sure. Biz gittikten 45-50 dakika sonra cikabildiler ancak, agac olan biz olduk:) Ikinci arabayi Ilkaylara verip eve geldik. Cok yorulmuslar, yemekten sonra hemen sizdi bizimkiler, evi bile gezemediler.

Pazar gunu gayet tembel bir gun oldu. Adil ve Haydar nutmegin yatagini ve alt degistirme masasini kurdular. Dune kadar cocuk biliyor da gelmiyor, bunlar daha yatagimi kurmadilar simdi gelsem nasil olsa biraktigin yerde kaliyorum diye kimbilir nerde yatirirlar falan diyordur diye dalga geciyorduk:) Sonrasinda gec ve uzun bir kahvalti yaptik. Balkir ve Minalar geldi ogleden sonra. Maya 9.5 aylik oldu, yurumeye basladigi anda kendisini kimsenin tutamayaginin sinyallerini cok acik olarak verdi dun:) Emekleyerek de gayet hizli ve sessiz gidiyor bir yerden bir yere.

Bugun cevreyi kesfedecek bizimkiler, ben ise gelmeye devam ediyorum. Hic doguracakmis gibi hissetmiyorum kendimi. Nutmeg cephesinde bir degisiklik yok. Hala basi dik oturuyor. Asagi inmediginden su son haftalar icin hep soylenen yurume zorlugum falan yok (thank God), hopbidi hopbidi gezmeye devam ediyorum. Gecen hafta doktora gittigimde doktor dondurmeyi deneyebilecegimizi soyledi. Ilk bebeklerin zorla dondurulme oranlarinin cok dusuk oldugunu da ekledi. Bu konuda birkac sey okumustum, onun soyledikleri de ayni dogrultudaydi. Dondurmeyi deneme islemini hastanede yapiyorlar. Bir sorun cikarsa, bebek rahatsiz olursa acil sezaryan yapmak gerekiyormus cunku. Bunu deneyeceksek 37. haftada, yani o hafta (gecen hafta icin) yapmamiz lazim dedi. 4-5 cocuk dusunuyorsam mutlaka denemeliymisiz ama 1-2 cocuk dusunuyorsan sezaryan kotu bir sey degil dedi. Nutmeg oturan boga modundayken tek alternatifimiz o zaten. Bu hafta dogum yapmaya hiiiiic hazir degilim almayayim dedim, fazla erken. Nasil istiyorsa oyle gelsin. Iki hafta sonra daha hazir olmayacagim ama olsun, gecen hafta da cok erkendi canim. O zaman 39. hafta icin hastaneden randevu alacagiz dedi. Niye 40'i beklemiyoruz dedim, o arada olur da dogum baslarsa isler daha zorlasirmis ondanmis. 39. hafta dedigi gelecek hafta oluyor. Cok az zaman kaldigi icin gunu, saati secme sansimiz yok, hastane hangi gun uygunsa o gun olacak. Bu Carsamba tekrar kontrolum var herhalde o zamana hastaneden bir cevap gelmis olur. Adil pek memnun bu durumdan. Egitimlerde dogum videolarini izledigimizden beri 15-20 saat aci cekmenin neresi normal, o nasil normal dogum diyip duruyordu:) Carsamba gunu son durumu iletirim.

Çarşamba, Ekim 10, 2007

Son Durumlar

Bu sabaha kadar hala yaz gibiydi. Haftasonu o kadar sicakti ki plajlar acilacak galiba muhabbeti donuyordu haberlerde. firsat bu firsat diyip acikhavada kahvalti yapalim dedik Eda ve Muratla. Montclair'de sevdigimiz bir cafe var, guzel krep yapiyorlar, orda aldik solugu. Hava cok sicak ve cok nemliydi ama guzel bir kahvalti oldu. Sonrasinda CD/DVD'lerimizi toplayacak ve masa ustune yerlestirilebilecek birseyler bulabilir miyiz diey IKEA'ya gitik, birsey begenemedik. Duvara raf cakabiliriz gerci, alternatif 1-2 raf begenip simdilik dursun dusunelim biraz daha diyip donduk. Sadece belli birseye bakmaya gittigimiz halde bayagi vakit harcamisiz orada. Aksam yemegini bahcede yeme planlarim vardi ama nem tavana vurmus olunca klimanin dibinde oturmak daha cazip geldi.

Pazar gunu hastaneye egitime gittik. Iki gunluk bir egitime yazildik, ilki gecen Pazardi ikincisi de bu Pazar olacak. Dogum, nefes egzersizi, bebegi eve goturunce ee simdi noolcak demeyelim diye banyo, emzirme, alt degistirme vs ustune bir kurs. Bir de hastaneyi gezdirecekler, gunu geldiginde nereye gidilecegini bilecegiz. Sinifta 10 ciftiz. Herkesin dogum tarihi birbirine cok yakin. An itibariyle normal, basagi poziyonda olmayan tek bebek hangisi tahmin edin bakalim. Milletinki daha 30. haftada falan donmus, biz birkac gune kadar 37. haftaya girecegiz bizimkinden tik yok, oturuyor oyle basi dik. Lara'nin nickini nutmegden tembel tenekeye cevirmemiz an meselesi. Donmezse mecburen sezaryen olmak zorunda kalacagim ki hic istemedigim birsey. Hala vakti var ama bu saatten sonra donme olasiligi oldukca az anladigim kadariyla. Hayirlisi olsun, saglikli dogsun da demekten baska yapacak birsey yok sanirim su durumda, oyle diyoruz biz de.

Nefes egzersizleri sirasinda agrilar siklasinca yapilacak bir tanesi cok eglenceliydi. Hizli hizli yapmaya calisirken hi hi hi ho diye ses cikiyor. Bunun hi hi ho'su ve hi ho'su da var. Pazardan beridir aklimiza geldikce hi ho hu ha hi hi gibi kombinasyonlarla dalga gecip pek bir egleniyoruz kendi kendimize. Agrilar sirasinda da boyle soytarabilecek miyim gorecegiz. Cok komik oluyor ama yaa:))

Pazartesi aksami da ilk yardim kursuna gittik. Ben biraz daha farkli dusunmustum kursun icerigini. Dusme, kanama, yanik, sisme vs gibi durumlarda ne yapilmasi gerektigini de icerecek saniyordum, hani ilk yardim diyince, icermiyormus. Gerci adi da Infant & Child CPR'di kursun, sadece kalbin durmasi halinda yapilacak kalp masajini ve bogaza birsey kacip da nefessiz kalma durumunda yapilmasi gerekeni iceriyordu. Yetiskin, cocuk ve bebek olmak uzere 3 sekilde de yapilmasi gerekenleri gorduk, mankenler uzerinde bayagi pratik yaptik. Umarim gercek hayatta kullanmak durumunda kalmayiz bunlari asla. Diger konularla ilgili bir soru listesi cikarip cocuk doktoruna sormak gerekecek galiba. CPR kursuna katilabilmem icin doktordan yazi istemislerdi, o yazida baktim dogum tarihini 4 Kasim olarak yazmislar. Biz hep 6 Kasim olarak bildik, simdi iki gun one mi cekilmis oldu yani. Zaten kimse Kasim'i bekleyecegini dusunmuyor, tarihi kime soylesem tabi tabi sen oyle sanmaya devam et modunda. En son Adil de yaa bana da erken gelecekmis gibi geliyor diyerek kafileye katildi. Ben mi, benim hicbir fikrim yok acikcasi bu konuda. Noolur noolmaz diyip hastane cantasini hazirlayip koyacagiz bir koseye haftaya.

Çarşamba, Eylül 26, 2007

Haftasonu ve Baby Shower

Bir suru sey oluyor, ben totomu kaldirip da yazana kadar guncelligi geciyor, gecti artik kalsin diyorum, oyle diye diye gunler geciyor:) Hareketli, guzel bir hafta ve haftasonu gecirdik. Haftanin hukmu gecti artik haftasonunu anlatalim:) Cumartesi Berna, Baran ve Balkir barbekuye geleceklerdi. Yaz havasi yasiyoruz su gunlerde, bugun 87F (28C) mesela disarisi. Haftasonu da piril piril olacakti hava guya. Cumartesi sabah uyandik ki her taraf bulut. Olsun, ogleden sonra acar dedik aldirmadik, yagmur yagmayacak buyurmustu meteoroloji ne de olsa. Oglene kalmadan saganak yagmur basladi. Ama bugun yagmur yoktuuu diye soylenerek yaklasik 2 saat boyunca hizla yagan yagmuru izledik. Bir yandan mangal icin hazirlik yapiyoruz bir yandan da yagmur dursun, durur di mi, durur durur diye gozunun icine bakiyoruz. Neyse ki durdu sonunda. Disarisi sicak oldugu icin gunesin acmasi pek umrumda degildi, tekrar yagmasin yeterdi.

Zaten tersimden kalkmisim sabah, bir de yagmur tuz biber oldu ustune. Gece cok sik uyandim. Geceleri birkac kez uyaniyorum aslinda, o normal oldu artik, derdim tekrar uyuyamamak oldu. 4.30da bir uyandim cin gibiyim. 6.30a kadar oturdum, sonra da 8.30a kadar boluk porcuk zorla uyuma denemelerim oldu, acaip sinirliydim o yuzden sabah yeteeerr diyip kalktigimda. Arabanin inspection'i gecmis, gidip onu halledecektik sabah. Once cikar kahvalti eder, ordan gider arabayi halleder ordan da ugramamiz gereken birkac yere daha ugrayip eve doner mangal icin hazirlaniriz diyorduk. Bu arada saat 9'da temizlikcilerin gelmesi gerekiyordu. 3 kisi gelip 1.5 saat kalip gittikleri icin planlarimiza engel olmuyorlar genelde. Onlari tercih etmemizin tek sebebi de bu. Saat 10'da hala yoklardi ortada, yanlis hesapladim herhalde gelecek hafta gelecekler diye dusunup ustunde durmadim. 10.30da evden cikmayi planlamisim bir de. 10.15'de kapi caldi, bunlar. Bunlari kapida 1 saatten fazla gecikmis ama hicbirsey yokmus gibi gulumserken gorunce aportta bekleyen sinirime gun dogdu. Actim agzimi yumdum gozumu. Geri gonderiyordum, ama haftaya gelemezlermis, ev de 2 hafta daha bekleyecek durumda degildi, bir de kizim hastaydi diyince peki gelin dedim gonulsuzce. Kizi hasta olabilir cidden ama telefon denen birsey var di mi, ara soyle erteleriz ikimize de uyacak bir saate ya da baska bir gune. Bir sonraki sefere tam 9'da kapida olacaklar sanirim, oyle diye diye gittiler mesaj alindi herhalde. Benim plan yatti tabi sayelerinde. Kahvaltiyi alip 1-2 yere ugrayabildik sadece.

Ogleden sonraya sakinlesmistim iyice, Adil alttan girip ustten cikip bir sekilde guldurmeyi basariyor beni boyle oldugum zamanlarda. Arkadaslarimiz geldiginde keyfim yerindeydi yeniden. Uzuuun bir yemek yedik, hatta paso yedik de denebilir. Koltuklarda yayilarak muhabbet faslinin ardindan cekismeli Wii karsilasmalari basladi. Ben gece 2'de pes edip yatmaya giderken maclar son hiz devam ediyordu. O kadar raket sallamaya sabah (oglene dogru hatta:))) bir miktar kol agirisi ile uyandilar tabi:) Bu sefer disarida oturmayacagiz ya piril pirildi disarisi. Gule oynaya kahvaltimizi ettik hep beraber. O gun Eda'ya kahve icmeye gidecektim, Berna da katildi biz oraya yollandik, erkekler de basket oynama planlari yapiyorlardi.

Megersem kahvenin altinda baska seyler varmis da haberim yokmus. Bana baby shower duzenlemis canim arkadaslarim. Son ana kadar hicbirsey farketmedim hakkaten, surpriz oldu. Berna da hicbirsey caktirmadi, e burdayim madem hadi gelip Eda'yi da goreyim diye geldi benimle:) Hani biliyor insan bir ara boyle bir organizasyon olacagini ama bana hala doguma aylar varmis gibi geldiginden daha cok erken canim diye bakiyordum. Oysa 6 hafta kalmis sunun surasinda. Cok mutlu ettiler, cok duygulandirdilar beni, cok tesekkur ediyorum burdan hepsine. Biz hala alisveris moduna falan girmedigimiz icin henuz cop almadik nutmege, sayelerinde birkac esyasi var artik cocugun:) Balcasim cok guzel bebek kurabiyeleri yapmis, shower pastami da o yapmis. Asti hatun, he desin hemen pastane acabiliriz ona. Pasta o kadar guzel gorunuyordu ki nasil kestim nasil kiydim o guzelim seye bilemiyorum, elim zor gitti valla. Hayatimda oldugunuz icin cok sansliyim, Tekrar tesekkurler kizlar.

Cuma, Eylül 07, 2007

Seyir Defterine Devam

Gecen yazimda yeniden seker testi yapilacak demistim ya, yokmus oyle birsey. Hemsireyle anlasamamisiz telefonda. Sadece kan alacaklarmis. Onun icin de 8 saat ac kalmam gerekiyormus. Bunu bilmeyip kahvalti ederek gittigim icin kani bir sonraki gun vermem gerekti. Artik iki haftada bir gidecekmisim kontrole.

Saclarim cogaldi:)) Super birsey bu. Cogalmiyorlar aslinda, dokulmuyorlar sadece. Yazin rahat olur diye saclarimi kestirmeye karar vermistim ki bunu farkettim. Soylemislerdi aslinda ama 'too good to be true' gelmisti kulagima. Dogruymus meger yasasin. Savura savura geziyorum simdi mutlu mesut. Dogumdan sonra aradaki farki kapatacak sekilde dokuluyorlarmis yalniz, eh o zaman tutariz kuaforun yolunu. Benim gibi cok ince telli ve az saci olanlar icin birkac ay cok saci varmis gibi gorunmek yok boyle birsey dedirtesi bir olay. Hep dalga gecerim kiz cocugu dedigin sac konusunda babaya cekmez ki canim diyerek. Gerci bizim durumumuzda babaya cekmesi kendisi acisindan cok faideli olacak:)) Soylemedi demesin. Ben cocukken mahallede birkac kiz arkadasimizin kafasini kazitmislardi. Saclar gur cikarmismis oyle yapinca. Dogruluk payi var midir acep? Sonucu hatirlamiyorum zira. Hani varsa soyle hatirlamayacagi bir yasta (biz dana kadar olmustuk o zamanlar, kizlari hergun aglatiyordu mahallenin oglanlari kellikleriyle dalga gecip) yapsak mi ki.

Fazla sebze yemiyorum. Hic icimden gelmiyor, canim cekmiyor. Meyve konusunda hic problemim yok, deli gibi tuketiyorum ama sebze istemiyorum iste. Bugun gym donusu kendimce super(!) bir cozum buldugumu dusundum: sebze suyu. Yol ustunde taze meyve-sebze suyu sikip satan kucuk arabalar var. Millet kuyruk oluyor onlerinde sabahlari ve ogle saatlerinde. Her gun bir bardak taze sikilmis sebze suyu icsem ne guzel olurdu di mi. Hevesle gidip aldim koca bir bardak. Kereviz, ispanak, salgam, maydanoz, vs, vs...ne ararsan var icinde. Sonuc: hayatimda bu kadar kotu cok az sey icmisimdir. Kucukken tadindan nefret ettigim bir oksuruk surubu vardi, hala listemde ilk siradadir. Ikinciligi de bu sebze suyuna verdim. Bu ne be! Aldik o kadar bitirecegiz artik ama bir daha mi, asla. Meyvemi yiyip otururum pasa pasa.

Dun sabah otobus terminalinden cikarken kapinin onunde gazete dagitan genc bir cocuk tam ben gecerken karnima bakip erkek di mi dedi:) Sen de mi Brutus diyip guldum gecerken. Neyse, ben gidip burnumu tikayip gozumu kapatip su kalan seyi iceyim. Ustune de kati bir dolanip bakiim kimin cikolatasi falan var, tadi unutulsun gitsin bir daha hatirlanmasin.

Salı, Eylül 04, 2007

Yaz Bitti mi Simdi?

Uc gun tatildik bu haftasonu. Labor Day tatili vardi Pazartesi. Az oluyor ya boyle uzun haftasonlarimiz pek kiymetli gozumuzde. Ama bu kadar da cabuk gecmez ki canim o kadar hevesle beklenen uc gun. Bu haftasonu ayni zamanda 'unofficially' yazin bitisi anlamina geliyor burda. Havuzlar falan kapanmaya basliyor artik yavas yavas. Bizim isyerinde yaz kiyafet uygulamasi bitti mesela bugun itibariyle. Hos hatunlar icin farketmiyor zaten de erkekler icin kravata donus demek bu. Ha kac kisi uyuyor o ayri mesele:)) Yaz bitiyor ama gercekten de. Hava gittikce daha erken karariyor. Evet sicak havada hamile olmak rezil birsey, sicak cokuyor ustune, bitsin diyor insan ama kis gelsin istemiyorum ki ben, icim karariyor gunes olmayinca.

Gecen hafta cok yogundu. Gruptan iki kisi tatile gidince onlarin islerini de aramizda paylastik haliyle, onum arkam sagim solum dosya halindeyim su anda. Uzun haftasonunun bir iyi yani da ardindan gelen haftanin 'kisa' olmasi, hehehe:)

Koca yazi dogru duzgun outdoor aktivitesi yapmadan gecirdik resmen. Hiking, orman yuruyusleri, tarlalardan meyve toplama girisimleri bahsettigim. Soyle bir dusununce her haftasonu doluydu, bir sekilde aktivitesiz geceni olmadi ama bunlari atlamisiz iste. Cumartesi gunune hemen bir orman yuruyusu kondu. Palisades Park'da bulusup Hudson nehrine karsi yayilip biraz sohbet ettikten sonra uzun yuruyus yapmak isteyenler dustuk yola. Ozlemisim orman yuruyuslerimi, aksama kadar yururdum birakilsaydim. Tam parkurumuzun ilk yarisini bitirmis yukaridan nehrin ve ormanin (ve kendimizin:)) fotograflarini cekiyorduk ki asagidakiler aradi. Cocuklar cok acikmis, aslinda hepsi acikmis, bizim parkur tamamlamamiz uzun surecegi icin asagidakilerden birinin arabayla gelip bizi oldugumuz yerden almasini onerdiler. O anda oldugumuz yer yolun kenarina ara ara yapilmis minik otoparki olan, nehrin ve ormanin seyredilebilecegi alanlardan biriydi. Cok acikmislardi biz yurur geliriz hemencecik (!) gibi ikna denemeleri basarisiz oldu. Cimlere yayilip arabayi bekledik tabi. Ordan asagi inip hep beraber arabalara dolusup Samdan'a kebap yemeye yollandik. Onun icin yurumus olarak saymiyorum ben kendimi hala.

Kalan iki gunumuz ev civarinda, genelde arka bahcede arkadaslarla yayilarak gecti. Havalar hala sicak gerci ama aksamustu disarisi cok guzel oluyor. Yakinda yagmurlu gunlerimiz baslar zaten, disarida ne kadar otursak kar simdi. Cumartesi aksami Balcalar ve Ilkayla arka bahcede yedik yemegi. Ustune de sivrisineklerce pek isirilmadan gec saatlere kadar oturabildik. Pazar gunu Mina ve Charles geldiler Connecticut'dan. Onlara son gittigimizde curumus bir agactan devrilen buyuk bir dalin iki agaclarini ve kayiklarini hasat ettiginden bahsetmistim. O olaydan yaklasik 1 hafta sonra, bizimkilerin agacin kestirilmesi icin yan evin evsahibi ile gorusmeleri henuz surerken ayni agactan bir baska buyuk dal bu sefer cocuklarin evinin catisina dusmus ve catiyi delmis. Tam yatak odasinin ustune gelen kisimda koca bir delik var su anda. Odanin tavani da delinmis. Simdi sigorta sirketleri ve ustalarla cebellesiyorlar. Mina bizim arkada henuz cok ciliz ve kucuk olan agaclarin hizla buyuyen cinsten oldugunu, birkac yila iyice buyuyecegini soyleyince Adil ve Haydar agaclara kotu kotu bakmaya basladilar.

2 hafta sonra Prison Break'in 3 sezonu baslayacakmis. Yeeeeyyy. Heyecan ve hevesle gun sayiyoruz simdi:)