
Cuma, Mayıs 15, 2009
Nehir

Perşembe, Mayıs 07, 2009
Rain Rain Go Away
Salı, Nisan 28, 2009
Ve bitti...
Pazartesi, Nisan 27, 2009
Pazar, Nisan 26, 2009
17. Ay
Isyerinde oldukca yogun bir Mart gecirdim ben. Mart ayi bizim en yogun ayimiz olmustur hep, izinler falan askiya alinir grubumuzda, hele son haftasi orda yatar kalkariz nerdeyse. H-1B basvurularinin 1 Nisan'dan itibaren kabul ediliyor olmasidir bu telasin nedeni. Bu yil oyle cok basvuru yoktu aslinda. Ama ekonomik kriz yuzunden firmalar avukat masraflarina da mirin kirin etmeye baslayinca maliyeti azaltmak adina avukatlardan ziyade saat ucreti onlara kiyasla cok daha az olan bizlere dustu isin cogunlugu. Normalde acildigi ilk gun dolar H-1B kotasi, bu yil ay sonu oldu hala %70 anca doldu.
Sirkette yeni yeni hissedilmeye baslandi bu kriz. Gecen yilin ilk yarisinda cok iyi is yapmisiz o bizi yilsonuna kadar goturmus. Ama bu yil zorlu olacaga benziyor. Onlem paketinin bir parcasi olarak maaslarimiza kesinti geldi. 3 yil onceki maasima dondum diyebilirim. Henuz kimseyi cikartmiyor olmalari iyi haber tabi. Kesinti icinse peki diyip donduk isimizin basina. Normalde istifa sebebi olur bu bazilari icin ama su kosullarda kimsenin giki cikmiyor. Gidecek yer yok ki. Maas kesintisiyle kalir umarim.
Lara 17. ayini doldurmak uzere. Bagimsizligini coktan ilan etti. Burnundan kil aldirmiyor. Hayir diyebilecegi hersey icin cevabi 'hayir'. 5-10 kelimesi var soyledigi, hayir en populer olani icinde. Hayir da demiyor aslinda. Cogu seyi 'hi' 'iih' 'iiiiiiiiih' ile anlatiyor. 'Hi' evet demek oluyor, o kolay. ''iiiiiiiiiiih' da hayir, o da tamam. 'iih'da biraz cuvalliyoruz iste. Birsey istedigi zaman parmagini uzatip 'iih' diyor. Cok genel yapiyor ama bunu cogu zaman. Mesela mutfaga dogru parmagini uzatip 'iih' diyor. Sessiz sinema oynar gibi o mu bu mu diye bulmaya calisiyoruz. Ilk seferde dogru tahmin edemezsek kiziyor, ikinci seferde de bilememissek cok kiziyor, ucuncu de bagirmaya basliyor artik.
Adil veya ben, ozellikle ben, ortalardaysak cok yapiyor bunu. Biz varken yemek yemiyor mesela. Yemek zamani ortadan kayboluyoruz mecburen. Babaannesi de bin dereden su getirip yediriyor. Hep beraber masaya oturup yemek yiyebilenlere cok ozeniyorum valla, biz onu henuz basaramadik. Bana da yedirmiyor. Illa kaldiracak beni masadan. O yuzden birileri onu baska bir oadada oyalarken ben de alelacele yiyorum. Onunlayken telefonla konusmam da yasak, cok kiziyor. Hatta evdekilerden biriye oyle sohbet falan etmem de hi hos karsilanmiyor. Sadece onunla olacagim. Youtube veya park dendi mi beni satmasi 2 saniye bile surmuyor o ayri:) Ama onlar disinda siyam ikizleri olarak takiliyoruz.
Soylenenleri gayet iyi anliyor ama isine gelmeyenleri duymazdan geliyor. Gecenlerde altini degistirtmemekte israr etti. Sevdigi bir kitabi aldim elime, hadi altini degis sana bunu okuyayim dedim. Hemen yanima kosup oturdu okuyayim diye. Once altini degis oyle dedim. Soyle bir bakti yuzume, cekti aldi kitabi elimden, kendisi cevirdi sayfalarini. Bitince de inip gitti:))
Aksam rutinimiz hatunun istegine gore degisiyor. Bir ara sarkilar soyleyip ardindan masal anlatiyorduk. Once masallari kaldirdi, simdi sarki da istemiyor. Yattiktan sonra yataktan inmek yasak. Yere bir indi mi tekrar cikarmak cok uzun suruyor ve uykusu iyice dagiliyor cunku. Uyumayabilir istemiyorsa ama yatakta takilinacak. Tabi kede bu yasagi delmek icin elinden geleni yapiyor. Gecen ayki numarasi emzigi firlatip ‘tiii (=gitti)’ diyerek ardindan yere atlamakti. Ahh emzigim dusmus modunda. 15 aylikken kafasi buna calisiyordu ya 15 yasinda neler yapmaz bize bu. Emzik cok onemli bir parcamiz oldugundan onsuz yatmak dusunulemez bile. Madem attin yok sana emzik demek de tam uyku oncesi gereksiz bir inatlasmaya girmek demek, ondan once atlayip emzigi buluyordum.
Tunellerden cok korkuyor. Gecen yaz hayvanat bahcesinde trene bindigimizde kisa bir tunelden gecmisti, orda da cok gerilmisti ama simdi daha kotu. Gecenlerde beraber New York'a gidiyorduk, mecburen tunele girdik. Uzun da bir tunel. Agladi, bagirdi, araba koltugundan kalkmaya calisti, zor zaptettim. Uglydolls gibi cirkin, kasi gozu bir yerde, keskin disleri olan oyuncaklardan da hic hoslanmiyor. Bir de oyuncak palyaco. Kesinlikle istemiyor oyle seyleri. Gerceginden de korkar herhalde su asamada.
Araba koltugunu one cevirdigimizden beri biraz daha rahat ettik. Yola bakiyor en azindan. Donemeclerde falan koltugun iki kenarina siki siki tutunuyor, en ciddi ifadesini takinip oyle bakiyor yola:) Koltugu ilk cevirdigimizde 7-8 dakika uzakta bir yere girmistik. Yol boyu koltugun kenarlarina tutunup gozunu yoldan ayirmadan kaslari catik bir halde gitmisti:))) Eh ben de arada birkac yerde saga cekip durmak zorunda kalmistim o haline gulecegim diye:)
Emzik su ara en iyi arkadaslarimdan biri benim, henuz biraktirmaya hic niyetim yok. Hala bir suru seyi agzina goturuyor. Ozellikle disarida buldugu hersey direk agizda. Elini agzina sokma demek kedenin kulagina sakin elini agzindan cikarma olarak gittigi icin hemen emzigi devreye sokuyorum boyle durumlarda. Eh agzi mesgulken elini sokamiyor:) Gerci cok ilgisini ceken birsey oldugunda emzik aninda yeri boyluyor o da ayri.
Pazar, Mart 01, 2009
Resim Zamani
Cuma, Şubat 27, 2009
Bir Varmis Bes Yokmus
Ben geldiiim. En son yazdigim postu okuyorum bir yandan, aradan bu kadar zaman gecince nerde kalmistik unuttum haliyle. Laraanim 14 aylik oldular efenim, hatta bitirmek uzereler. Dis sayisi nerdeyse 8 oldu ama canimiza okuyor bu disler. Cok zor ve cok uzun surede cikariyor, o sure boyunca huzursuz, buluttan nem kapan, bolca aglayan biri oluyor. Normalde ilac vermeyi/almayi hic sevmem ama dis ayri bir konu, hiiic kasmadan veriyorum ilac.
Farkli seyler denemey calisiyorum hatta. Homeopatik bir ilacimiz var, ise yariyor aslinda ama cene gibi buyuk dislerde cok etkili degil gordugum kadariyla. Disetine surmek icin bir ilac aldim fakat dilini asip da suremedim ilaci, kiyameti kopardi. Henuz dis fircalamaya baslayamadigimizi da anlayiniz lutfen burdan. Agzina sokturtmuyor. Kendisi oyun olarak arada agzina aliyor dis fircasini ama iki kemirip attigi icin asli gorevini yerine getiremiyor fircacik.
Dis kolyesi bile aldim, ne kadar umitsizim anlayin artik. Baltik amber dis kolyeleri varmis. Baltik amber dogal bir anestezanmis (boyle mi yaziliyor bu), vucuda temas edince salgilaniyormus. Bircok blogda cok iyi reviewlar okudum hemen siparis ettim bir tane. Her sabah ilk is onu boynuna takiyorum, gece yatana kadar kaliyor. Ise yariyor mu? Bilmiyorum. Su cene disleri gelmeye baslayana kadar ise yaradigini dusunuyordum hakkaten. Daha az ilac veriyordum. Simdiyse bilmiyorum, emin degilim. Arkadaslarim dalga geciyor ama umut fakirin ekmegi iste ne yapacaksin. Devekusu tirnagi iyi gelir deseler gidip onu da bulacagim o haldeyim...
...demisim. Ordan devam edeyim. Lara 3 gun sonra 16 aylik olacak. Dis sayimiz 10'a cikti (daha da arttiysa bilemiyorum gostermiyor zira). Hemen herrr resimde boynunda gordugunuz kolye de annesinin pek buyuk umutlarla hic atlamadan her gun taktigi dis kolyesi efem. Arada cekistirip agzina almaya calisiyor ama genelde dokunmuyor Lara.
Artik cok iyi yurudugune kanaat getirmis olacak ki kosmaya calisiyor, kaldirabildigi herseyi boylarina bakmadan tasimaya kalkiyor (icine girip oturabildigi buyuk plastik oyuncak kutusu, icinde birkac kola kutusu kalmis 12'lik kola kolisi, kucuk sandalye vs). Kazalar da oluyor tabi, en son birkac gun once freni patlamis araba misali kostururken ortada oynamak icin actigi mutfak dolabinin kosesine tum hiziyla alnini carpmis, anisini bir cizik olarak tasiyor alninda su anda. Morarir diye bekliyordum ama morarmadi. Evde gozume carpan her turlu sivri koseyi padding ile kapladim ama tamamen engel olunamiyor iste. Lara'yi musluktan akan suyla oynama bahanesiyle kandirip susturduk ama babaaneyi teselli etmek o kadar kolay olmadi.
Gectigimiz hafta biraz usuttu, nezle oldu, 1-2 gun atesi cikti, sefil oldu. Burnunu actirmaya da yanasmadigi icin bayagi zor anlar yasadik ama sonradan burnu acilinca rahatladigini farketti herhalde ki daha az tepki verir oldu burnunun acilmasina. Simdi iyi. O iyilesti Adil hasta oldu bu sefer, umarim tekrar paslamamistir kizina. Cosleep yaptigimiz icin tum gece dipdibeler haliyle. Zaten Lara'yi babadan uzak tutmaya calismak ise yaramiyor, biz aman uzak dursun dedikce o baba da baba diye pesinden ayrilmiyor. Neyse, bagisiklik sistemi gelisir diyoruz biz de.
Telefon ve uzaktan kumandayla oynamayi (televizyon acik olacak ama) seviyor. 13 aylik falandi, kucagima oturmus Adilin cep telefonuyla oynuyordu. Bir ara gozum ekrana takildi 'payment processing' yazisini gordum. Hemen cekip aldim elinden ama gec kalmisiz, hatun $10'luk ringtone satin almis o arada:))) Adil ringtonelardan ringtone begeniyor artik:)
Benim telefonumun oyle ozellikleri yok allahtan. Benimkinde de ayarlari degistirip duruyor. Ben hic kurcalamam cep telefonumu, cok basit ozellikleri olan bir telefon zaten. Bir kere kurcalamaya kalktigimda telefonu kitleyip teknik servise rezil olmustum, dokunmuyorum ondan beridir:) Simdi bir bakiyorum wallpaper degismis, bir bakiyorum fontlar buyumus. Ben bunlari yapabildigini bile bilmiyorum telefonumun. Daha dun 47 dakikami Sprint teknik servisi ile telefonda gecirdim, telefon edemiyorum nooldu hattima diye. Ona bakiyorlar degil buna bakiyorlar degil, en son birinin aklina geldi settinglerde mi sorun var diye. Netekim kedinin biri ayarlarimi degistirmis. Telefonumu taniyorum bu sayede diyorum:) Televizyon kumandasi elindeyken de izliyoruz artik, on-demand film alir, film kanallarina uye yapar falan belli mi olur.
Aksamlari yatis saatimizi bir saat ileri aldik (daha dogrusu Lara aldi), artik 8'de yukari cikiyoruz 9'da uyuyor. Ben de onunla birlikte uyuyorum. Onceden onu uyutup asagi iniyordum arada ama simdi mumkun degil. Ondan once benim uykum geliyor zaten, esneyip duruyorum, hatta arada ondan once uyudugumu da dusunuyorum. Arada bir degisen bir rutinimiz var cunku saniyorum kedicik de benim gibi maymun istahli, degistiriyor. Su anda cikip tum dolaplari, banyonun kapisini ve perdeleri kapatiyoruz, minik gece lambamizi takiyoruz, benim geceleri baktigim kucuk saati basucumuza koyuyoruz, sonra onun bebegini, ayisini ve boyundan buyuk hipopotamini alip besimiz birden yataga yerlesiyoruz.
O hipopotami cok seviyor, tasiyor ordan oraya. Lovey olarak onu sececek diye korkuyorum valla. Hayvan kendinden buyuk oldugu icin tasirken onunu gormuyor ama bu onemsenecek bir ayrinti degil Lara icin. Ustune orttugumuz ortuyu ordan oraya tasirken de ortu cok ayagina dolanip onu dusurmeye baslayinca basinin hizasina kaldirip tasiyor, o arada onunu gormuyor olmasi da hic onemli degil. O esnada bir yere carpip cani acirsa cok kiziyor yalniz, orasi ayri. Engel olmaya calistigimizda bize de cok kiziyor.
Evet hepimiz yerimizi aldiktan sonra birkac sarki soyluyoruz, Lara daha sarki diye israr ederken hadi artik masal diyip masala geciyoruz. 2 masal sinirimiz var, ben ucuncude uyuyor oluyorum cunku:) Masal anlatirken caktirmadan oyuncaklari yere atiyorum ki bize yer kalsin. Simdilik rutinimiz bu, bakalim bunu ne zaman degistirecek.
Bizim isyerinde cok ciddi bir skandal oldu yil sonu. 8 aylik tum datamiz silindi. Hala nasil oldu tam bilmiyoruz ama rezalet ki ne rezalet. Server'da bir sorun olmus, backup alinamamis, alinanlar da gitmis, tam aciklamadilar da. Hicbirini geri getiremediler, bazi seyleri ikinci kez yapmak zorunda oldugumuz yetmezmis gibi model olarak kullandigimiz yazilari fiziksel dosyalardan arayip bulmamiz gerekti ki her tarafi dosya kaynayan bir ofiste bu cok sevimsiz ve zaman alici bir is.
Benim de sikintili bir donemim oldu isyerinde. Lara'dan sonra ben is saatlerimi degistirdim. Haftalik saat sayimda bir degisiklik yok ama artik daha erken geliyorum, ogle tatili kullanmiyorum ve daha erken cikiyorum. Eh, benim iskolik, karisinin dogum yaptigi gun bile ise gelen, geceleri saat 1.30'da falan bize email gonderen, haftasonu calismazsa kendini eksik hisseden patronum buna bir yere kadar dayanabildi. Onceleri ben kendimi hep ona gore ayarliyordum, kal dediginde mutlaka kaliyordum, gec cikiyordum gul gibi gecinip gidiyorduk. Simdi otobusu yakalamam gerektigi icin cikmam gereken saatte kalemi koyup cikiyorum. Gercekten acil bir durum olursa elbette kalirim yine ama bizimkini mutlu etmiyordu bu. Bunu da cok acik bir sekilde gostermeye basladi. Eskiden pek cok sey anlatirdi bana yasamiyla, ailesiyle ilgili, gunaydin bile dememeye basladi. Surat surekli asik, ses tonu surekli sert. Hic bir yaptigimi begenmez oldu, birkac gunde bir tum sorunlarimin kaynagi sensin seklinde sarlar oldu, ise gelme istegimi tamamen ortadan kaldirir oldu. En son yilbasinda once bu boyle olmayacak yeni yilda eski saatlerine donmeni istiyorum dedi. Tam da izne ayrildigim gundu, sikintili bir izin donemi gecirdim. Evin odemesi dag gibi ama onun istedigi saatlere donmem aksamlari Lara'yi hic gormemem ya da ancak yarim saat gormem (aksam trafigine bagli olarak) demek oluyor. Bu da kabul edebilecegim birsey degil, sadece haftasonu vakit gecireceksem niye dogurdum ki ben bu cocugu deil mi ama. Izin donusu saatlerimi degistiremeyecegimi, bu sekilde calismak istemezse ve gitmemi isterse bunu anlayacagimi, ama o zaman bana lutfen birkac ay onceden haber vermesini soyledim. O da biraz daha deneyelim o zaman dedi. Simdilik ustume gelmiyor bakalim.
Pazar, Şubat 08, 2009
Is guc durumlari
Pazar, Ocak 25, 2009
Niye yuruyeyim ki kosmak varken?
Salı, Aralık 23, 2008
Daha dun annemizin...
Salı, Kasım 25, 2008
Basima tas dustu
Salı, Ekim 21, 2008
10. ve 11. Aylar
Yiyeceklerle oynasin, minciklasin, merakini gidersin de onlari yeme isine giriselim rahatca diye dusundugumden deney yapmasi icin eline bilimum sey veriyorum firsat buldukca. Gecenlerde onune bir kap yogurt koydum bu amacla. Icindekine bile bakmadan kabi yere atmaya calismak oldu ilk hareketi. Su icine meyve vs konulabilen delikli feederlar da ayni akibete ugruyor. Alip iki ceviriyor hoop yere gonderiyor sonra. Mama sandalyesinde oturdugu yerin cevresine bez germeyi falan dusunuyorum. Yere dusunce geri veremiyoruz eline, en azindan o zaman devam eder kurcalamaya. Bu amacla bir naylon ortu aldim yere ama henuz sermedim. Feederi ipe bagladik biz de care olarak. Elinden atsa bile yere dusmuyor boylece.
Onde yarim iki disle gezmeye devam ediyor boncuk. Buldugu hemen hersey eninde sonunda agzina gidiyor. Islak mendil buldu mu direk agzina sokuyor bir kere, hic affetmiyor. Pusetiyle gunluk turlarimizi yaparken yaprak veriyorum eline arada, pek hosuna gidiyor onlari parcalamak. Artik onlari da biraz oynadiktan sonra agzina sokuyor. Gecen gun kirmizi bir yaprak verdim, eline almasiyla agzina sokmasi bir oldu. Domates veriyoruz eline bazen, o mu sandi acep rengi benzer olunca. Yesi yapraklari ayni istahla agzina almiyor.
Aksam uykusuna gecisimiz biraz problemli bu ara. Rutini falan takmaz oldu. Ne hep anlattigimiz masallar ilgisini cekiyor ne simdiye kadar ise yarayan ninniler. Uykusu var ama uyumak istemiyor. Kendini tum hiziyla geriye atmaya basladi birkac gundur. Kalkiyor tekrar atiyor kalkiyor tekrar atiyor. Arada orasini burasini carpiyor ne kadar engel olmaya calissam da, azgliyor ondan sonra da. Benim yaptigim birsey mi – sacini oksamam, bu hengamede masal anlatmaya calismam vs - bu kadar “wired” yapiyor onu nedir anlamadim. Ama cozum onerisi olan varsa pek bi minnettar olacagim.
Firsat buldukca salincaklara gidiyoruz. Bayiliyor. Bayagi hizli salliyoruz ama giki cikmiyor. Haftasonu kitapciya gittik beraber. Yerler hali oldugunda emeklesin diye yere biraktim. Kalaballik oldugu icin pek bir yere gidecegini sanmiyordum, hani cekinir falan diye. Peehh, atti kendini ortaya emekledi durdu raflarin arasinda, milletin ayaklarinin altinda hic umursamadan. Boyunun yetistigi raflardaki kitaplari, oyuncaklari yere indirdi buyuk bir zevkle. Pek eglendi. Yeni eglencelerimizden biri de yuruyen merdivenler. Alisveris merkezine gidince yuruyen merdivenleri izliyoruz bir sure, sonra o kucagimda bir cikiyoruz bir iniyoruz. Son gittigimiz sefer yaklasik 20 kere inip ciktik o merdivenleri koyun delisi modunda, bayildi...
diye yazmaya baslamisim yaklasik 1.5 ay once ve ha bugun tamamlarim ha yarin derken oyle kalmis yazi. Bu arada 11 aylik olduk, eh 12'ye de pek birsey kalmadi. Azimliyim ama dogumgununden once gonderecegim bu postu:))
Uyku oncesi kendini hizla geriye atmaktan vazgecti ama kucagimizdayken atmaktan geri durmuyor cok kizdigi zamanlarda. Ne masal ne ninni yok artik uyku rutinimizde. Rutin de kalmadi sanirsam. Yukari cikiyoruz, biberonunu aliyor, yatakta oynuyoruz uykusu gelene kadar. Bazen kendi yatiyor uyumaya hazirim diye, bazen uykusunun geldigine ikna edilmesi gerekiyor. Geceleri hala iki kere biberon aliyor. Gelecek ay kontrole gittigimizde bu gidise bir dur diyecek saniyorum doktoru. Artik fizyolojik olarak ihtiyaclari yokmus ya gece yemeye. Ama aglayarak uyaniyor ve bayagi da iciyor, ac demek ki diye dusunup itirazsiz veriyorum biberonunu. Mama diyebiliyor halbuki, ama gece uyandiginda soylemiyor agliyor sadece.
Yemesi gayet iyi. Pirasayla tanistirdik birkac hafta once, severek yedi ama pisik oldu. Bu hafta basinda tekrar yaptik, gene pisik oldu. Yogurda bayiliyor. Hatta dun yogurt bitip de meyve gelince terorize etmis bizimkileri tekrar yogurt vermediler diye:) Ben basini cevirdigi anda tamam doymus demek ki diyip birakiyorum yemek vermeyi, doyup doymadigini en iyi kendisinin bilecegini savunuyorum. Annemler olur mu oyle sey diyip karsisinda binbir oyunla yedirmeye devam ediyorlar.
Dede, baba ve mama diyor. Bunlarin disinda bir de kendi dilinde anlattiklari var ki onlari henuz cozemedik:) Anlamayinca da kiziyor. En favori kisisi babam. Iki dakika gozden kaybolmasin babam, hemen dede dede diye aranmaya basliyor. Iki lafinin biri dede. Sabah gozunu aciyor ilk lafi soru formatinda 'dede?' :)) Basini hayir anlaminda sallamayi ogrenmis bir de. Altini acalim mi, hayir, artik yatalim mi, hayir...kullaniyor valla gayet guzel. Ahh bir de kizgin bakmasi var. Kafasini egip gozlerini kaldirip kizgin bakiyor:)) Buna yeni basladi. Iki gundur zirt pirt kizgin baktirmaya calisip egleniyoruz. Ayaga kalktiginda ayak parmak uclarinda duruyor, henuz tutunmadan ayakta duramiyor. Ayagini da tam basmadigi icin yurumesine henuz var diye dusunuyorum. Biz tutunca da yurumek cok ilgisini cekmiyor, emeklemekten gayet mutlu.
Hareketlerinin kisitlandigi seylerden hic haz etmemeye basladi. Altini actirmak istemiyor her zaman mesela, yikiyor ortaligi. El fenerini kim bulduysa allah razi olsun, imdadimiza cok yetisti boyle zamanlarda ve fakat her seferinde etkili olmuyor tabi. Pusetinde ya da araba koltugunda oturmak istemiyor her zaman. Pusetle gezintilerimiz daha sokagin basina varamadan eve geri donmemizle sonuclaniyor bazen bu yuzden. Arabayla da uzun mesafelerden kaciniyoruz durmadigi icin. 1.5 (trafikle 2-2.50 olabiliyor) saat uzakta oturan arkadaslarimizin kizlarinin dogumgunune bu yil da gidemeyecegiz galiba.
Bir de basina su dokulsun hic istemiyor artik. Buna dun basladi. Kendini kuvetten atmaya calisinca banyoyu cok kisa kestik hatta. Daha once sesi cikmiyordu birkac kucuk kap su dokmeme kafasina. Dun agladi ve cikmaya calisti, durmadi kesinlikle. Ustu acik sapkamsi seylerden aldim gozune su gelmesin diye onu da taktirmiyor. Bunu asmanin bir yolu var mi yoksa banyolarimiz gozyasli mi olacak bundan boyle?
Dizlerinin ustunde oturup sallanarak dansediyor. En sevdigi sarki wheels on the bus. Gecen sabah donencesindeki yavas mozart'ta da dansediyordu. Kapi gicirtisina oynayanlardan olacak galiba:)
Ust disler geliyor bu ara, zor gunler geciriyoruz hep beraber. Agrisi cok oldugu zamanlarda homeopatik bir ilac veriyorum, iyi geliyor biraz.
Pazartesi, Ağustos 18, 2008
9. Ay
Artik mama sandalyesinde bize eslik ediyor yemeklerde. Eline verdigimiz yiyeceklerle olan iliskisi onlari minciklayip minciklayip yere atmaktan ibaret henuz. Yemek istedigi birsey olursa agzini acip bizim vermemizi istiyor. En buyuk zevklerinden biri kagit yirtmak. Paper shredder (kagit ogutucusu) olarak ise aldik kendisini biz de, atilacak her turlu dergi, posta vs'yi eline veriyoruz o da istahla yirtiyor. Bir canavar mi yaratiyoruz acep diye de dusunuyoruz bir yandan. Yarin birgun kitap cicidir yirtilmaz dedigimizde bizi ne kadar kaale alacak (alacak mi hatta) bakalim. Neyse onu o zaman dusunuruz.
Hambletonian parade'e gittik. Hambletonian bir cesit at yarisi. Tam Turkcesini bilmiyorum, atlar arkalarina kosulu arabalarla yarisiyorlar, jokeyler o arabalarda oluyor. Bu yaris her yil bir kez yapiliyor ve yaristan once o yaris atlarinin, yerel okul bandolarinin vs katildigi bir gecit toreni oluyor. Gecit kismini kacirdik ama sonrasindaki park gosterilerine yetistik. Boncuk bu arada yaris sonrasi verilecek kupanin icine oturdu. Rahati pek yerindeydi orda, biz hadi demesek gelmeye hic niyeti yoktu. Ilk dondurmasini da tatti o gun. Bayildi bayildi. Yaninda oturan ve kendi dondurmasini yiyen annem ona dondurma vermedigi zaman bagiracak kadar cok sevdi. Yaz bitmeden bir de eline kulahta dondurma mi versek acep.
Dun doktor kontrolu vardi. Son gidisimizde (6 aylikken) daha tartilma asamasinda aglamaya baslamisti, ustune 4 tane de asi yiyince cikana kadar aglamisti. Bu sefer daha sakindi, igneyi yiyince agladi sadece. 9. ayda sadece 1 asi varmis iyi oldu. Burada doktor ofislerinde bekletilmek adetten nerdeyse, gecen sefer 40 dakika bekletmislerdi ve Lara sabrinin sonundaydi zaten muayeneye girdiginde. Bu sefer iyice abartip tam 1 saat 15 dakika beklettiler. Bana gelmislerdi artik o surenin sonunda, doktora patladim ufak capli. Isten izin almak zorunda kalmayalim diye Cumartesileri gidiyorduk, cogu kisi oyle yapinca yigilma ve bekleme suresi daha fazla oluyor haliyle. Buyuk cocuklari oyalamak biraz daha kolaydir herhalde ama herhangi birseye odaklanma suresi saniyelerle olculen bebek kismisini oyalamak cok zor oluyor duduk kadar bekleme odasinda o kadar zaman. Isten izin almaya karar verdik, hafta ici gidecegiz bundan sonra.
Sunu da yazayim bunu da yazayim dedigim bir suru sey vardi su anda hicbirini hatirlamiyorum. O yuzden bugunluk bu kadar:)
Çarşamba, Ağustos 13, 2008
Cuma, Ağustos 01, 2008
Sicak Cok Sicak
Pazartesi, Temmuz 21, 2008
Kacamak
Montclair cok guzel bir yer, acikhava cafeleri falan var, sevdigim bir kasaba ama park yeri bulmak bir dert. Sokaklarin ve halka acik park yerlerinin cogu orada oturanlara ayrilmis. Nerden bilecekler denmiyor, arabalarin camlarinda bunu belirten kucuk etiketler oluyor cunku. Onun disinda buldugumuz yerler de hep 2 saatlik parka izin veriyordu. Buralarda park sureni 5 dakika gecmeyegor, nerden nasil anliyorlar bilmiyorum ama aninda cezayi basiyorlar, kac kere basimiza geldi. Surekli polis mi dolasiyor nedir. E film 2 saat zaten, kesin geceriz o sureyi diye donup durduktan sonra yine 2 saatlik kapali bir park yeri bulduk. Biraz daha dolansak kahvaltiya zaman kalmayacak. Yersek yeriz cezayi naapalim diyip gittik. Dondugumuzde herhalde kapali bir bir yerde oldugumuzdan sureyi astigimiz halde ceza yememistik. Pek mutlu olduk:)
Cuma, Temmuz 11, 2008
Yukseklik ve Salincak

Yarin mama sandalyesi almaya gidecegiz. Iyice oturmaya baslamadan (kendi kendine en az 10 dakika) almak istememistim, zorla oturtuluyor gibi olup da beli rahatsiz olmasin diye. Ne kadar oturabildiginden hala emin degilim aslinda. Totosunu yere koyduramiyoruz ki. Aninda donuveriyor. Oturmak sabit kalmayi ve sakin olmayi gerektiren bir eylem oldugundan sanirim hic ilgisini cekmiyor. Kucagimizda da oturmuyor, kucagimizdaysa kalkip dolasmamiz gerekiyor. Arkadaslarim hamileligim boyunca surekli hareket halinde oldugum icin bunun normal oldugunu, cocugun baska turlusune aliskin olmadigini iddia ediyor:) Eh, bir yurumeye baslasa da gezsek o zaman kizimla. Bana hikinglerde, bilimum dag bayir sehir muze vs gezilerinde eslik etsin. Evde bunlar icin ittirmem gereken biri var zaten, bir tane yeter:))
Ilk kez salincaga bindi gecen hafta. Acemi biz oylece aldik oturttuk kuzuyu salincaga. Yan salincakta bir bebek daha vardi. Tecrubeli anne babanin hali baska oluyor tabi, cocuk one dusmesin diye yastik getirmisler, ondeki boslugu onunla doldurmuslar. Biz ne bilelim. Daha ikinci ittirmede Lara one dogru dustu salincagin on kismina carpti hafifce. Her ne kadar salincaklar plastik de olsa cok sert bir plastikten. Annemlerin buranin klimalarina alisamayip her yere mutlaka hirka tasimalari yetisti imdadimiza. Hirkayi tikistirdik on tarafa. Lara icin biraz sicak olmustur eminim ama ise yaradi, oturdugu yere sabitledi onu.
Pek bir heyecanliydim gun boyu salincaga binecek diye. Ben cok severim salincagi, tum gun hadi aksamustu olsa da gitsek diye bekledim. Oturttuk salincaga, acaba hosuna gidecek mi acaba korkar mi diye gozunun icine bakiyoruz. Sifir tepki! Ciddi ciddi oturdu sallandi kizim. Cevreyi inceledi, guldurecegiz diye yaptigimiz bilimum saklabanliga cevredekilerle beraber bakti, anneannenin yaptiklarina guldu. Bayagi sallandi orda. Birkac gun sonra tekrar gittik salincaklara. Bu sefer tedarikliydik, cok biliyoruz havalarinda sirtina yumusak birseyler bile koyduk, hizmette sinir yok:) Hosuna gittigini belli etti bu defa ama uyku saati cok yaklasmis oldugu icin cok az sallandik.
Pazar, Haziran 29, 2008
8. Ay
Emekliyor artik. Foam matin cevresine bariyer olarak koydugumuz esyalari once kafasi sonra totosuyla itip devirmeyi, olmadi yanlarindan sigisip gecmeyi deniyor. Buyuk kopegi deviriyor kolayca, ustunden asip gidiyor. Ordan cikabildi mi ondan mutlusu yok, hizla uzaklasmaya calisiyor yakalanmadan. Kopek ustune devrildi gecen gun, onu ustunden atana kadar cani cikti, deli oldu sinirden:)
Hala bizimle yatiyor. Yatagi yere indirdik bir sure once, rahat ettik. Duser mi ne zaman duser derdinden kurtulduk. Barikatlari var tabi cevresinde ama artik dusecegi mesafe 15-20 cm. Yatma rutini olusturdum, ayni masallari ayni sirayla anlatiyorum, ayni sarkiyi devamli soyluyorum, masalin hemen ardindan su sesi aletimiz aciliyor falan. Peki kim girdi bu rutine basariyla? Ben! Odaya girdigimizde esnemeye basliyorum, masallarin sonuna dogru esnemekten sesim degisiyor, birakilsam aninda horuldamaya baslayacagim, bizimki o arada havaya tekmeler savuruyor yatagi dort donup bariyer yastiklarini asmaya calisiyor. En sonunda onu uyutmayi basardigimda ben de yaninda sizip kaliyorum genelde zaten.
Bir ara kendi yerinde yatsa mi acep diyordum artik demiyorum. Boyle cok rahat. Hatun gezinerek uyudugu icin kenarlara sikismis bir sekilde uyuyoruz - duzeltmeye calisma hatasini gosterdim birkac kez, tekrar uyutana kadar canim cikti, dersimi aldim dokunmuyorum, buldugumuz yere sigisiyoruz - ama rahat valla. Daha fazla uyuyoruz bir kere. Co-sleeping yapacagiz biz, karar verdik.
Gecen gun disarida yere birakalim dedik. Koca bir carsaf serdik cimenlerin ustune, attik Larayi. Hemen cimlerin ustune atti kendini. Bayagi bir sure yoldu cimleri, yolduklarini carsafin ustune atti, yuvarlandi yerlerde. Cimlerden rahatsiz olur mu acaba derken bogustu onlarla bayagi bir sure. Agaclardan yaprak koparmak da hosuna gidiyor, onlari parcalayip yere atiyor, doga sever benim kizim:)
Hayvanlara hala hic pas vermiyor.
Yag Yag Yagmur
Dun havuza goturelim dedik Larayi. Iki hafta kadar once goturmustuk ilk olarak. Hava yine bulutluydu ama cok sicakti. Su soguktu ama. Once mizmizlandi Lara, kalabalik, suya atlayip su sicratan bir suru cocuk falan. Cikardik hemen, kenarda biraz bacaklarini islattik, sonra yavas yavas tekrar deniyorduk...ki yagmur baslar gibi oldu hemen havuzu bosalttilar. Daha dizine kadar anca sokmustuk kizi. Bir dahaki sefere dedik donduk.
Dun iste bu bir-dahaki-sefere olacakti. Hava yine yagsam mi yagmasam mi modundaydi son iki gundur. Hatta garantiye almak icin ben 10-15 dakika oncesinde gidip baktim havuza, millet gayet guzel yuzuyordu. Yine bir heves kaptik Larayi kostuk havuza. Daha iceri adim atamadan yagmur basladi, havuzu bosalttilar:(( Gunun tek yagmuru biz ordayken yagdi ve eve dondukten 10 dakika sonra da durdu. Gene giremedigimizle kaldik.
Larayi yagmurda dolastirdim ben de teselli armagani olarak. Yagmur yagarken ayaklarini uzatiyoruz normalde, ilk kez tamamen yagmur altinda kaldi. Cok sasirdi, cevreye bakinip durdu. Hosuna gitti yagmur.
Pazar, Haziran 22, 2008
Mamanin Kati Hali
Simdi bu alerji isi soyle oluyormus. Bagirsaklar filtre gorevi gorup, alerjik olabilecek yiyecekleri disarida tutup iyi olanlari aliyormus. Bebeklerde bu filtre sistemi 4-7 ay arasinda gelisiyormus. O asamadan itibaren bagirsaklar daha secici oluyormus. IgA (protein immunoglobulin) proteini salgilayip zararli alerjenlerin vucuda girisini engelliyormus. Bu sureden once IgA proteinin salgilanmasi cok dusuk oldugu icin gelen hersey kan dolasimina giriyor ve bagisiklik sisteminin olur olmaz antikor uretmesine sebep oluyormus. Yiyecek alerjileri boyle basliyormus. Herhangi bir yiyecege alerjisi olan anne babalarin ozellikle bebek en az 6 aylik olana kadar beklemeleri oneriliyor, o bebeklerde risk daha fazla oluyormus. Bizim yiyecek alerjimiz yok ama ne olur ne olmaz diyerek bekledik. Acelemiz yok ki, ihtiyaci olan tum vitamini ve kaloriyi formuladan aliyor zaten. Katilar sadece tada alisma amacli bu zamanlarda ne de olsa.
Pirinc mamasiyla basladi, simdi bugday mamasi yiyor. O bitince sonra yulaf ezmeliyi deneyecegiz. Sebze-meyvelerden de elma, armut, muz, havuc, tatli patates, kabak, bezelye ve yesil fasulye denedi simdilik (kendime not olsun diye saydim hepsini tek tek). Herbirini 3-4 gun verip sonra yeni bir taneye geciyoruz. Sadece elmada sorunumuz oldu, cok gaz yapmis, o gun tum ogleden sonrayi huzursuz ve huysuz gecirmis, gaz agrisi olmus. Elmayi rendeleyip vermistik, bir dahaki sefere biraz pisirip verecegiz ya da kavanoz elma mamasi deneyecegiz. Super oluyor o kavanoz mamalar. Bazen kendimiz hazirliyoruz ama el altinda olmalari cok buyuk kolaylik. O kadar rahatsiz edince devam etmedik elmaya, 1-2 hafta gecsin yine bir deneriz. Armut ve elmayi ilk yiyislerindeki yuz ifadesi cok komikti. Bakiniz yukaridaki resim - ilk armut yiyisi o:) Yuzunu burusturdu falan ama itiraz etmeden de yedi. Henuz kendi kendine oturmaya baslamadigindan mama sandalyesi almadik, araba koltugunda yiyor yemeklerini.
8. ayinda yogurda baslayacagiz. Gelecek ayin sonlarina dogru corbalara da ufaktan geceriz.
NOT: hindistan.net domainini farkli bir servis saglayiciya tasiyoruz. Transfer tamamlanana kadar (4-5) gun calismiyor olacak. ilginize bilginize.