Asagidaki yaziyi 4 yil once ODTU-MD listesine gondermistim. Yeri geldi buraya asayim dedim.
KARAKISTA BIR KARDELEN - CAHIT ARF
Prof. Dr. Ugur Ersoy
-------------------------
Gazeteler, dolandiricilik, rusvet ve vurgun haberleriyle dolu. TV izlerken bunalyorsunuz adeta. ulkemizdeki insanlarin gozunu hirs burumus. Tek amac, para. Para onemli ama nasil kazanildigi hic onemli degil. Devleti soyanlar, ulkeyi kendi ciftligi gibi yonetenler, el ustunde tutuluyor. Batidaki bir politikaci, bizimkilerin yaptiklarinin onda birini yapsa, politik hayati sona erer. Bu kisilerden hesap sorulur hemen. Bizde ise kimsenin umrunda degil. Devleti aile ciftligi gibi yonetenler, buyuk halk kitlelerince "Turkiye seninle gurur duyuyor," cigliklari ile karsilaniyor. Politik hayatinin sona ermesi bir yana, parti liderligine demir atiyor bu gibiler.
Deger yargilarimiz o kadar asinmis ki halk, devletin, dolayisiyla kendinin soyulmasina bile kayitsiz kaliyor. Durustluk, ahmaklik olarak algilanirken, yargisiz infaz saniklari, uyusturucu tuccarlari, ulusal kahraman koltuguna oturtuluyor.
Adalet sistemimiz calismiyor. Calismayan adaletin yeri de mafya tarafindan dolduruluyor. Burokraside rusvet diz boyu, universite hocalarinin bircogu tuccar olmus, egitim ve arastirma yerine ticaretle ugrasiyorlar! Mazeretleri de hazir. Yillar suren yipratici bir egitimden sonra ogretim kadrosunda gorev alan gence devletin layik gordugu ucret, ozel sektordeki cayci ucretinden dusuk. Durustluge, idealizme, caliskanliga, yurtseverlige ve bilime saygi hizla azaliyor ulkemizde. Kisinin degeri, parasi ile olculuyor artik. Paranin rengi hic onemli degil. Kara para, ak para kadar makbul. Bu korkunc manzara karsisinda ulkenin gelecegi icin karamsar olmamak olanaksiz.
Toz duman arasinda eminim siz de asagidaki soruyu defalarca sordunuz
kendinize:
"Peki bu ulke neden batmiyor hala?..."
Bu sorunun yanitini bulabilmek icin, gozunuzdeki siyah gozlugu cikarin ve cevrenize dikkatle bakin. Goreceksiniz ki sayilari az da olsa, hala idealist, vatansever, durust, caliskan ve kendini isine adamis kisiler var bu ulkede. Para onemli degildir bu insanlar icin. Ulkesine ve ulkesinin insanina hizmet etmek icin her turlu ozveriyi yapip, bitmez tukenmez bir enerji ile, yilmadan calisir bu eli opulesi insanlar. Bunlarin var oldugunu gormek, kis gunu karlarin arasinda boy veren kardelenleri gormenin saskinligini uyandiriyor insanda. Bu insanlar yaklasan baharin umutlarini filizlendiriyor kalbimizde. Iste ulkenin ufalanip gitmesini onleyen bu bir avuc kardelendir.
Cahit Arf Hoca, bu kardelenlerden biridir. Para hicbir zaman onemli olmadi onun icin. Hayati boyunca tam bir bilim adam gibi yasadi, gercegi arayarak, inandigini odun vermeden savunarak. Yetmisinden sonra Bebek sirtlarindaki o sirin evinde kova kova komuru iki kat yukari tasidi gogsu tikanarak.
Komurunu tasitacak parasi yoktu Hocanin. Hoca bu durumundan hic sikayetci olmadi. Neden olsundu ki? O, yuzyillarca dag gibi yigilan sorunlari yuklenerek, ulkeyi cagdas uygarlik duzeyine yukselten cumhuriyetin ilk yillarinin onurlu kusagindandi. Cahit Hoca, buyuk bir matematikciydi.
Matematige ilgi duyanlar, Arf invaryantinin, Arf halkalarinin, Arf kapanisinin ve Hasse-Arf teoreminin uluslararasi literature gectigini bilirler elbet. Cahit Hocanin cok yayini olmadi. Isteseydi olurdu sanirim.
Ama Cahit Hoca hic onem vermezdi ki bu tur seylere. Onun profesor oldugu donemde kaliteye bakmadan, makale ve bildiri sayisina gore insanlari puanlayan - onun deyimi ile - boyle ahmak bir sistem yoktu ki! Hoca hicbir zaman yayin sayisini artirmak amaciyla makale yazmadi. Her yaptigini suzgecten gecirdi ve ancak yeterince degerli bulduklarini yayimladi. Bilim adamlarnin kalite ile degil, sayi ile degerlendirilmeye baslanmasi cok uzuyordu Cahit Hocayi.
Bir gun bir bilim adami Hocaya:
"Hocam, o adam cok iyi diyorsunuz ama, literaturde ona 110, bana ise 170 atif yapilmis. Acikca goruldugu gibi ben ondan iyiyim. Siz ne diyorsunuz bu duruma?" diye sorunca Hoca sinirlendi, "Ahmaklara soyleyecek sozum yok," diyerek kestirip atti.
Cahit Hoca salt matematikle ugrasan, toplumun sorunlarina uzak duran bir bilim adami degildi. ODTU'yu ele gecirmeye calisan fasist kafalar, ilk hamleyi 1971'de rektorluge bir asker getirmekle yaptilar.Ancak buyuk bir hayal kirikligina ugradilar. Emekli general Sefik Erensu, dusunus ve davranisi ile tam bir sivil ve demokratti.
Sefik Pasa'dan sonra yapilan hamleler daha basarili oldu. Fasist kafa, son hamlesini 1976'da Hasan Tan'i rektor atamakla yapti. O donemde ODTU'nun yaptigi onurlu mucadelenin, dunya universiteler tarihinde bir benzeri yoktur. O mucadelenin lider kadrosunda yer alanlardan biri de Cahit Hoca idi. O donemde tam dokuz ay, gece gunduz beraber calistik Cahit Hoca ile.
ODTU'ye o gunku hukumetin destegi ile yapilan bu "tasalluta" karsi yilmadan, onurla mucadele etti Hoca.
Cahit Arf, bu mucadelede arka saflarda degil, ilerlemis yasina ragmen en on saflarda yer aldi. Burnumuzun ucuna kadar sokulan ve telefonda yapilan tehditlerle somutlasan o kapkara tehlike, Hocanin kilini bile kipirdatmadi.
Kendi risk alirdi ama bizim risk almamiza cok kizardi. Ne acidir ki (acaba ne komiktir ki mi demek gerek), ODTU'yu bogmayi amaclayan bu kara guce karsi mucadele eden lider kadro, 1980 sonrasinda komunist olarak damgalandi.
Bundan Cahit Hoca da nasibini aldi, ama hic aldirmadi.
Hasan Tan doneminden yaklasik alti yil kadar sonra, YOK'un atadigi ilkel zihniyetli rektorun en onemli icraati, Cahit Hoca'nin kapisindaki isim tabelasini sokmek oldu. Zavalli, o tabelayi sokerek Cahit Hoca gibileri gundemden ve insan belleginden silebilecegini saniyordu. Ulkemizde insan degeri pek bilinmez. Bir avuc kardelene, kimse donup de "Allah razi olsun sizden," demez. Parasal acidan da ic acici degildir kardelenlerin durumu.
Ama ne derseniz deyin, insanimiz takdir eder bu kurtaricilarini. Olumunden sonra bile unutmaz onlari. Tabelayi soken kucuk insanlar unutulur elbet; ama Cahit Hocalar unutulmaz. Keske olumlerinden sonra gosterdigimiz vefayi yasarken de gosterebilsek kardelenlere.
Ugur Ersoy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder