Salı, Nisan 05, 2011

Son Zamanlar

Uc silahsorlerden kedenin dogumgunu Kasimda olmustu. Diger silahsorlerden Leyla'ninki gecen haftasonu Selin'inki de bu haftasonuydu. Okulda da ayni sinifta bu bucurler, yapisik ucuz modunda geziyorlar. 5 dakika sonra birbirlerini bogazlamaya kalkabilirler tabi o ayri:)

Son iki haftasonumuzun birer gunu dogumgunleriyle gecmis oldu. Aslinda hepi topu 1.5 saat suruyor biryerlerde yapilan partiler ama sonrasinda da cocuklar oynamaya devam ediyor tabi. Gecen haftaski parti tam kedenin ogle uykusu saatine denk geliyordu tabi uyumadan gitti bizimki. Cocuk muzesindeydi. Parti sonrasinda 1.5 saat daha oynadilar. Daha da oynarlardi onlara kalsa ama bir araya gelince tabi ki bogaz konulu sohbetlere baslayan biz buyukler yemek plani yapinca cikmak zorunda kaldilar. Kede yolda bi 15 dakika uyudu, sonra tarafimizdan zorla uyandirilarak restauranta sokuldu. Haliyle pek sinirliydi, ne derse he dedik. Istedigi tatliyi secebilecegini ogrenince keyfi yerine gelmeye basladi (rusvet 101). Kankasi da gelince tam oldu. Nerdeyse tum grubun yemek yiyesi varmis, restauranti istila ettik resmen.

Ertesi gunu parklarda gecirdik. Kede ortamdaki tum ordek ve kazlara cheerios yedirmeyi gorev bildi. Yemeyenlerin pesinden kostu, gaga gagaya kavga eden 2 kaza bagirip aralarina girdi torbasiyla. Hatta arkada kaldigi icin cheerios yakalayamayan ve vazgecip yuzmeye niyetlenen iki ordegin arkasindan gole daldi 5 derece hava sicakliginda:) Yanimizda yedek corap ve ayakkabi olmayinca o noktada park etkinligi sona ermis oldu. 'Neden baska covap getivmedin ki' diye de soylendi bana yolda:) Ne bileyim hayatim senin ordek beslemeyi bu kadar ciddiye alacagini. Getiririm bir daha elbette.

Bu haftasonu olan dogumgunu kapali bir oyun alanindaydi. Kucukler icin jungle gym yapmislar, her tarafi kapali, tirmansinlar atlasinlar ziplasinlar, kaysinlar...dusseler de mindere dusuyorlar zaten. Cocuklari oraya saldik ve kendimizi eglendirdik. Basketle basladik, air hockeyle devam ettik. Biz 10 kisi oyle kaptirmisiz ki kendi aramizdaki turnuvaya cocuklarin iceri gittigini bile farketmedik. Bi sure sonra bi baktim bi sessizlik var salonun obur tarafinda. Meger cocuklari iceri goturmusler, onlar pizzalarini yemis, pasta kesilmis, pasta yemeleri de bitmek uzereymis. Gidip pastadan tirtikladik sonra cocuklar oyunlarina biz oyunumuza geri donduk. Baska parti de yokmus arkamizdan rahat rahat oynadik:) Kedenin saclari sirilsiklamdi terden cikarken.

Bir de tiyatro sikistirdik araya. Kede ilk tiyatrosuna gitmis oldu. Click Clack Moo. Oyun guzeldi, o da sevdi. Biz kedeyle birsey seyrederken konusuruz genelde. Ne olmus, niye olmus falan. Burada da durum ayniydi haliyle. Tiyatroda sessiz olunuru anlatmaya calistik ama 'neden?' diye baslayinca (sonu gelmiyor o nedenlerin) gordum ki bunun anlatilacagi yer oyun sirasi degil, oncesinde anlatmaliydik. Onun hizasina inip kafami kafasina dayadim, sessizce konusmaya basladik. Ben fisildayarak konusunca o da bana uydu neyse, kafa kafaya fisildaya fisildaya hem sahneleri degerlendirdik hem seyrettik. Izleyicilerin cogu cocuk olunca cit cikmayan bir ortam da degildi haliyle.

Hiç yorum yok: