Pazartesi, Ağustos 07, 2006

Biz Gideriz Ormana Hey Ormana


Sonunda gunlerdir bekledigimiz haftasonu geldi...ve hemen gecti. Bu haftasonu icin New York'un yukarilarinda Catskills daglarinda bir kabin kiralamistik 6 kisi. Pepacton Cabins. Tum hafta heyecanla liste cikartip, is bolumu yapip, alisverisleri ve hazirliklari tamamladiktan sonra Cuma aksami saat 7 gibi iki arabaya dolusarak yola ciktik. Ekibimiz 3 takimdan olusuyordu: biz cevizler (San Sebastian), Eda-Murat Kilic (Orange) ve Elif-Simon Cohn (The Mohicans). Kabinler ormanin icindeydi. Delaware nehrinin dogudaki koluna bakiyordu. Yola cikmadan once tam adresi alip yolu gps'e indirmek istedik ama ormandaki bazi yollar haritada yokmus o yuzden yaklasik bir adres girdik gpslere, web sayfasindan nasil gidilecegini de bastik. Yaklasik 3 saatlik yolculuktan sonra kabinimize ulastik.

Web sayfasindaki resimlerden neyle karsilacagimizi az cok biliyorduk, cok ama sevimliydi kabinimiz:) 6 kisi icin gayet ideal. Daha fazla kisi olunacaksa ek bir kabin kiralamakta fayda var. Bir goz odacik zaten. Ufak ama tam techizatli bir mutfak vardi. Buzdolabi, mikrodalga, kahve makinasi, mini firin, ocak, kapkacak, tencereler, tavalar, bardak, catal kasik vs. Hepsi mini oldugu icin gayet guzel sigmisti oraya, kalabalik yapmiyordu hic. 24 saat sicak suyumuz da vardi, daha ne isteriz. Kenarda cift kisilik bir yatak, giriste acilinca cift kisilik yatak olan bir futon ve tuvalet/banyo icin ayrilan bolmenin tepesinde dik oturamaycaginiz kadar tavanla ic ice ama yatmak icin gayet ideal iki kisilik bir yatak daha, ranza gibi. Biz o tepedeki yere gonullu olduk Adille.

Ranzalari cok severim ben. Kardesimle uzun sure ranzada yattik. Oda yetersizliginden ayni odayi paylasmistik yillarca. Eh ranza da yerden acaip kazandiriyor tabi. Erdek'teki kamplarda da hep ranza vardi. Yalniz ustte yatmam lazim benim ranzada. Oyle. Isik hiziyla kapardim ust kati hep:)) Cok zevklidir ust kat. Tum odaya hakim olursun bir kere. Yari beline kadar sarkip asagidakiyle konusmak da eglencelidir. Bak simdi kamplarimiz geldi aklima...O da baska bir yazinin konusu olsun, kabinimize doneyim ben yine.

Algonkin idi efenim kabinimizin adi. Toplamda 6 kabin var. Hepsi yanyana ama dip dibe degil. Herkesin oldukca buyuk alani var. Kabinler birbirlerinden agaclar ve uzun calilarla ayriliyor. Hepsi nehre bakiyor. Kabinleri Jeff ve Annie cifti isletiyor. Jeff ve Annie'nin evleri de kabinlere cok yakin. Buyuk ahsap evlerini cevreleyen ve her yani ciceklerle yesilliklerle dolu olan verandalarini cok kiskandik. Yil boyunca orada yasiyorlarmis. Annie lisede sosyal bilimler ogretmeniymis ve emekli olmasina iki yil kalmis. Okul 30 mil otedeymis, ozellikle kisin gidip gelmek cok zor oluyor dedi, ama orda yasamaktan cok memnun. 3 kopekleri birkac tane de kedileri vardi. Kopekler ilk basta cok havladilar ama aslinda cok canayakin hayvanlar. Oyun istedikleri icin havliyorlarmis. Pek cabuk isindik birbirimize.

Hizlica yerlestik, Murat'in getirdigi hoparlorlere mp3 calarlarimizi baglayip muzigimizi actik, sivrisinek ilaclarimizi surunduk ve fenerlerimizi alip disari attik kendimizi. Cogunluk bira esliginde verandada oturmayi tercih etti. Yasadigimiz yerlerde cok fazla isik ve haliyle isik kirliligi var tabi, ormanda gece gokyuzunun ne kadar guzel gorundugunu ve aslinda ne kadar cok yildiz oldugunu farkettik yeniden. Ortalik da zifiri karanlik oluyormus gercekten. Elif'le bahcemizde ufak bir yuruyus yapip fenerimizin cok solgun isiginda bahcenin sonunda bos bir arazi olarak dusundugumuz kisma gecip gecmemeyi dusunduk ve sonra nerdeyse hicbicrsey goremedigimiz icin vazgectik. Akillica bir kararmis, sabah gorduk ki bizim o bos arazi zannettigimiz yer aslinda nehirmis:)) Gece gece islanmak pek hos olmazdi muhtemelen. Geceyarisini gectiginde ertesi gunun yogun bir gun olacagini birbirimize hatirlatip yatmaya karar verdik ve iceri gectik. Tabi iceride de kakara kikiri derken uyku moduna gecmemiz en az 1 saat surmustur herhalde.

Sabah 8.30da kalkip disari ciktik, orman havasini ve manzarasini icimize cektik bir sure. Acikhava insani aciktiriyor gercekten. Ilk kabin deneyimimiz oldugu icin tecrubesizlik vardi tabi. Ozellikle yiyecek konusunda. Ne ne kadar yenir kestiremiyor insan. Fazla olmasi hic olmamasindan iyidir demisiz hepimiz, abartmisiz azicik(!!), evin ici yiyecek doluydu. Hani fazla dolu bavulu kapatmak icin ustune oturup ziplariz ya benzerini buzdolabina yaptik biz de kapanmasi icin:)) O kadar sey getirmisiz ama bizim erkekler icin ana kahvalti malzemesi sayilan yumurtayi getirmemisiz. Neee yumurta yok mu oldu ucu birden, inanamadilar. Biz de onlara inanamadik:) Bir kus sutu (ha bir de yumurta:))) eksikti masada sadece. Kahvalti boyunca da ahh simdir bir de yumurta olacakti ki lafi dusmedi agizlarindan. Neymis yumurtasiz sucuk olmazmis.

Disaridaki masada kahvaltimizi edip gunesin tadini cikardiktan sonra aktivitelere gectik hizlica. Pazar ogleden sonra gercek hayata geri donmemiz gerekiyordu, o yuzden sadece Cumartesimiz vardi bircok etkinligin sigdirilmasi icin. Ilk aktivite bisiklet ve hiking oldu. Eda, Adil, Murat ve Simon bisiklet grubuydu, biz de Elifle yuruyus grubundaydik. Saatlerimizi ayarladik, belli bir saatte kabinde bulusmak uzere sozlestik ve her grup kendi guzergahina gitti. Bisiklet grubu ormanin icinde uzun ve camurlu bir yol bulup o camurlari ozellikle sicrata sicrata ocuklar gibi senmisler, ust bas batmis bir halde ama yuzlerinde koca bir gulumsemeyle geldiler geriye. Biz de kah yoldan kah nehir kiyisindan kah ormanin icinden yuruyerek, bir ara nehir kiyisinda mola verip fotograf cekerek yuruyusumuzu tamamladik. Donus yolunda bisiklet grubuyla karsilastik.

Soguk birseyler icildi, duslar alindi, bir onceki aksamdan kalan borekler ve kurabiyeler hizlica atistirildi, mayolar giyildi ve ogleden sonrasinin etkinligi olarak kano pesine dusuldu. Jeff kamyonetiyle bizi ve kanolari nehrin ucuna tasidi. Ordan geriye donmemizin yaklasik 3 saat alacagini soyledi. Kanolarimizi suya indirdik, basladik kurek cekmeye. Nehir durgundu aslinda ama duz gitmek icin ne kadar ugrasirsak ugrasalim akinti bizi kenara bir yere ativeriyordu. Simon ve Elif daha once de kano yapmislar, tecrubeli olduklari her hallerinden belliydi, hic problemsiz gidiyorlardi onde. Biz dort karacahil arkadan zikzak cizerek, arada kenarlara carparak gidiyorduk anca. Bir ara Murat ve Eda'nin kanolari devrildi. Nehrin derinligi cogu yerde bilek ve diz hizasi arasinda gidip geliyordu. Cok az yerde boya yaklasmistir herhalde. Bazen o kadar siglasiyordu ki kanoyla gecmek icin dogru noktayi bulamayip karaya oturuyorduk. Adil'cim kanoyu iterek suya sokuyordu yeniden oyle durumlarda. Goz gore gore oturduk birkac tanesinde, kanoyu yeterince hizli ceviremedik cunku baska yone:) Guzergahimizin sonlarina dogru nehrin daha hareketli ve bolca akintili bir yerinden Muratlarla beraber gecmeye calisirken (beraber gecersek daha guvenli olacagi gibi yanlis oldugu ortaya cikan bir kaniya kapilmistim ben) elimize yuzumuze bulastirdik. Bizim kano suyun ortasina dogru gelen koca agac kutugune bas kismindan carpti, yana dondu ve devrilmis agaclarin arasina girdi bizimle beraber, orda da kaldi. Muratlarin kanosu o kutuge ortadan carpip ikinci kez tepetaklak oldu. O karmasada Eda'nin suya dusen sarongunu bulamadik. Diger herseyi bulduk, hatta Muratin tisortunu metreler sonra yanimizda yuzerken bulup kurtardik ama Edanin sarongu gitti ne yazik ki. Simon ve Elif her iki devrilmede de onlerdeydi, suya dusenleri toplaya toplaya geldiler yanimiza ikisinde de. Ondan sonra baska bir vukuat olmadan varis noktamiza ulastik neyse ki. Gercekten de 3 saat suruyormus yol.

Kanolari teslim ederken devrilip devrilmedigimizi sormus Elif'e Jeff. O da devrildigimizi soylemis. Jeff, tek kisilik kanolarda cok devrilme oldugunu ama bizimki gibi buyuk kanolarda pek devrilme olmadigini, sadece bir sure once gelip kalan Turklerin kanoyu devirdigini soylemis:)) Rezalete bak:) Bizim de Turk oldugumuzu soyleyememis Elif:))) Adama iyi malzeme olurduk herhalde:) Sonuc: kano: 1 bizim karizma: 0.

Duslar alindi ve aksam yemegi hazirliklarina girisildi. Orda bir hafta bile kalsak ac kalmazdik herhalde, o kadar cok yiyecek vardi. Bir kismi hic dokunulmadan geri geldi. Gun boyu ordan oraya kostururken bayagi acikmisiz, gozumuz donmus hatta, simdiye kadar gordugum en hizli mangali hazirladik. Cok kisa bir surede mangal yakilmis, etler ve sebzeler pisirilmis, masa hazirlanmis, biralar, saraplar ve raki dizilmis yemege baslanmisti bile. Keyifli bir yemekten sonra odun arayisina gecildi. Gece kamp atesi yakmak istiyorduk ama odun yoktu. Jeff ve Annie kamp atesi icin odun da satiyormus ama gecen ayki yagmurlarda nehir tasmis, yerden bayagi yukariya yapilmis olan bizim kabinleri bile su basmis ve o arada arka tarafta duran odunlari da alip gitmis sel sulari. Arka tarafta birkac parca odun bulduk ama yasti onlar da. Gene de aldik getirdik bahcemizde ates yakmak icin ayrilan alana. Simon ve Murat yakindaki kasabaya gidip odun almaya karar verdiler.

Elleri bos donduler ne yazik ki. Yakit fiyatlarina burda da zam gelmeye basladigi icin kasaba halki kisin yakmak uzere odunlarini biriktirmeye baslamis ve artik satmiyorlarmis. Normalde sominelerde kullanilan turden birkac odun bulabilmisler sadece. Ha bir de yumurta almislar:)) Sagdan soldan toparlayabildigimiz her turlu tahta parcasini bir araya getirip atesimizi yaktik. Hikayeler anlattik, sarkilar soyledik. Saatin iyice gec oldugunu farkedince yan kabinlerden kafamiza ayakkabi vs yememek icin sarki faslina son verdik. Son olarak da uzun sislere gecirdigimiz sucuklari pisirdik atesimizde. Pide esliginde pek guzel gittiler gece gece.

Bir onceki gun yorulmusuz bayagi, ertesi sabah kalkmak ve erkekleri uyandirmak biraz zor oldu. Universitedeki izci kamplarimizda iki tencere kapagi kullanilirdi bu is icin:) Cadirindan firlamayani gormedim hic:)) Sirf onu calan olabilmek icin erken kalkmaya calisirdi herkes. Hayir, biz bu gaddar yontemi kullanmadik:) Daha sakin ve uzun bir kahvalti yaptik bu sefer. Simon voleybol topu getirmis, kahvaltidan sonra cok uzun sure voleybol oynadik. Digerleri gune sakin devam etmeye karar verince Edayla bisiklete bindik biraz, sonra da yuruyus yaptik. Erkekler de poker oynamislar. Saat 5'de kabini bosaltmamiz gerekiyordu. Evdeki hesap carsiya uymayip mangala baslamakta fazla gecikince ufak bir telas yasandi. Mangal yakildiginda saat 4'du zaten. Sonucta hersey iyi gitti, yaptik, yedik, topladik, toparlandik, bulasiklarimizi bile yikadik ve 5.30'da kapiyi cekip cikmistik.

Donus yolunda dondurma krizine girdik. Gpsler bir konuda daha yararli olduklarini kanitladilar. Yol ustunde nerde dondurmaci oldugunu arattik gpslerden. Ilk denedigimiz dondurmaciyi bulamadik bir turlu. Gps geldiniz iste burasi diyordu onun soyledigi yere gittigimizde ama orda dondurmaci falan yoktu:) Pes etmedik ikinci yere gittik, bu sefer zafer bizimdi:)

Sonbaharda tekrar gitmeyi dusunuyoruz. Bu sefer hangi yiyecegin ne kadar yenecegini, borek ve kurabiye gibi soguk yenebilecek yiyeceklerin daha fazla olmasi gerektigini, o kadar cok sebze ve meyveye gerek olmadigini, yumurtayi unutmamayi ve en onemlisi daha cok sivrisinek ilaci goturmemiz gerektigini biliyoruz. Iki gun boyunca mutemadiyen off sikmamiza ragmen kazanan taraf sivrisinekler oldu. Sikmadiginiz noktayi bulup ordan saldiriyorlar, Adil tam gozunun kenarindan isirildi mesela:)) Yeterince sik ve cok sikmadik belki de ama sinekler yerine kendimizi telef etmeyelim dedik fazla sprey kokusuyla:)) Bir yandan da sinek isiriklarimi kasiyorum bunlari yazarken. Gelecek sefere cephanemiz daha saglam olacak, gorur onlar:)

3 yorum:

JTB (JourneyToBlue) dedi ki...

hahahah. süper anlatmışsın şekerim yine.. çok sevindim, okuyunca da bayağı imrendim. gerçekten harika geçmiş hafta sonunuz.. oh olmuş, sefanız olmuş:)
yeşillikler içinde, nehir kenarında olmanın dayanılmaz cazibesine kapıldım bak ben de burda...

Berceste dedi ki...

Koptum yani pes :))) Bu kadar mi guzel anlatilir?
Sivrisinek yaralarina siddetle amonyak tavsiye edilir.
Sevgiler
Dilek

Bezen Hindistan dedi ki...

dilaracim sen bi soole uzun soluklu gel buralara daha guzel yerlere gideriz beraber:)

amonyak tavsiyesi icin cok sagol bercestecim, aklimin bir kosesine not ettim. bir dahaki sefere kesin onu da yanimiza alalim, ozellikle gece uyumaya calisirken surekli kasinmak cok sinir bozucu oluyor:)