Pazartesi, Ağustos 21, 2006

Jay'de BBQ ve Filmler...

Cumartesi gunu, bizim mudur Jay'in (gerci artik baska bir gruba gececegi netlestigi icin Eda Kilic'in muduru sayilmaz) Long Island'daki evinde barbeku'deydik. Bu pazar gununu ise "oturduk film izledik..." seklinde ozetlemek mumkun.

Jay'in BBQ'su gecen seneki gibi, eglenceli gecti. Bu seferde gecen seneki gibi bbq basinda ve langirt (foosball) oynarken cekilmis resimlerimizi koyuyorum. Tiplerdeki degisimi gormek ilginc oluyor :)
Gecen sene pek yapmamistik ama bu sene bayagi basket meraklisi tip vardi, dolayisiyla, mac yaptik, bizdeki adi neydi unuttum ama burda "HORSE" dedikleri bir oyundan oynadik. Kurallari basit, biri basliyor ve istedigi yerden istedigi sekilde bir atis yapiyor. Eger basket yapabilirse, ondan sonra gelenler aynisini yapmak durumunda. Yapamazlarsa, bir harf aliyorlar. Eger arkadan gelen kisi yapamazsa, ondan sonra gelen kendi istedigi atisi yapabiliyor. 5 harf alip HORSE'a ulasan oyundan cikiyor...

Burasi Amerika, bedava bir sey yok. 1. oyunu 5$'a oynadik, ben kazandim :) Yenilen pehlivan gurese doymazmis, 2.yi iki kat ya da hic (double or nothing) oynadik. Alttaki resimde solda gorulen Barry kazandi. Ben 2.oldum ama dedik ya burasi Amerika 2.ye bir sey yok :)


Neler izledik? Milla Jovovich'in oynadigi yine bir cizgi romandan uyarlanan, "Ultraviolet". Film gecenlerde izledigimiz Charlize Theron'un oynadigi "Æon Flux" ile benzesiyor aslinda. Savas sahnelerini izlerken Bezen'e, bizim filmlerde kotu karakterler siraya dizilir, sonra teker teker, bazen iki kisi birlikte ama mutlaka sirayla saldirirlardi filmin kahramanina, bu hollywood filmlerinde ise once bir halka olup etrafini sariyorlar ama onlar da teker teker ya da ikiser ikiser saldiriyorlar...

Equilibrium filminde sikca gordugumuz savas sahnelerini bu filmde de goruyoruz. Gerci ben benzetmeyi yaparken farketmemistim ama her ikisinin de yonetmeni Kurt Wimmer imis.

Viruslu filmler bunlar :) Efenim bir virus var ortada. Hizli, kuvvetli asker yapalim diye insanlarin genleri ile oynarken ipin ucu kaciyor ve yeni bir tur cikiyor ortaya. Bir savasta hayatta kalmalarini saglayacak cesitli gucleri oluyor bu yeni turun ama yasam sureleri kisaliyor. Filmin kotu karakteri bir doktor, kahramanimiz da ona karsi savasan bir gerilla grubunun icinde.
AeonFlux'da kahramanimiz Aeon'un da doga ustu gucleri var, o da bir gerilla gurubunun icinde, o da kotu bir doktora karsi savasiyor. Her ikisi de cok iyi korunan doktorun motosiklet maskeli, siyah giyinen ordusunu dagitiveriyorlar gerektikce :)

Bilim Kurgu sevdigim bir tur ama bu filmleri yaratici yapmak, iyi kurgulamak icin ugrasmis gibi durmuyorlar. Zaten imdb'ye bakarsaniz her ikisi de oldukca dusuk not almislar; gayet ortalama filmler cunku...

Biraz daha yaraticilik lazim ama Hollywood, bir konuya yapistimi, orijanllikten uzak bir birinin kopyasi n tane film yapip suyunu cikartacak illa.

Bu da bizi diger filmlere getiriyor. Final Destination (2000), yaratici bir filmdi. Turunun ilk ornegi idi. Film cok basarili olunca n'oldu? Final Destination 2 (2003) ve Final Destination 3 (2006) cekildi. Konu degismedi. Biri, olay olmadan once kendinin icinde oldugu bir grubun oldugunu goruyor ve panikleyip olay cikartiyor. Baskalari oluyor ama bir grup kurtuluyor. Sonra kurtulanlar teker teker oluyor. Ilk filmde, kazada olecekleri sirada oluyorlar hepsi. 2.de tersten. 3.de cekilen resimlerdeki ipuclari, ters duz yapan hollywood'un cozumu olmus. Velhasil, cekimler ve efektler guzellesmis ama artik bir sure sonra supriz kalmiyor isin icinde. 2.yi 3.den daha cok begendim...

Orjinal konu diyince, Lord of The Rings serisi ile tanidigimiz Viggo Mortensen'in oynadigi ve David Cronenberg'in yonettigi gecenlerde izledigimiz A History of Violence, bana ilginc geldi (film Almanya'da yapilmis galiba). Sonucta bir macera filmi ama girisi ve gelisimindeki masumiyet ve siddet cok etkileyici bir sekilde islenmis. Filmin basinda bir katliam yapmis, ufacik bir cocugu oldururken gosterilen 2 katilin, kahramanimizin restoraninda olay cikartmasi ve akabinde gelisen durum cok beklenmedik ve dolayisiyla guzel :)

Velhasil direktor cok onemli mirim!

Baska ne izledik bu aralar? Japon gerilim filmi (butun korku filmleri Japonlardan mi cikiyor nedir) Pulse'in orijinalini izledik (5/10). Hollywood versiyonu da var tabii. Bezen her seferinde Hollywood yapimlarinin orijinallerden daha iyi oldugunu iddia ediyor.

Samuel L. Jackson ile Eugene Levy'nin aksiyon-komedi filmi "The Man", basit bir konu uzerine kurulu. Beklenmedik bir sey yok ama kimi yerlerinde kahkahalarla guldugumuz cok sikilmadan izlenilebilecek bir film (6/10).

Ayni turden bir baska film daha izledik: Robert Downey Jr. ve Val Kilmer'dan "Kiss Kiss Bang Bang(2005)". Gayet zevkle izlenilebilecek bir film (8/10).

In the Mood for Love (2000), 1960 Hong Kong'unda geciyor ve iki komsunun, eslerinin bir birlerinin sevgilisi oldugunu farketmeleri seklinde ilginc bir konu uzerine kurulu. Filmi izlerken, bazi bolumlerini daha once izlemisim gibi geldi. Tabii bu supriz degil, cunku yonetmeni Kar Wai Wong, daha once seyrettigim 1994'de cektigi Chung hing sam lam (Chungking Express) ve 2004 cektigi 2046 gibi filmlerinde bazi ortak ogeleri kullaniyor. Her ucunde de oynayan Tony Leung Chiu Wai benim gayet begendigim bir aktor!


Baska bir ornek... 2046'da bir sahnede kahramanimiz bir oyku anlatiyor: "Eskiler, bir sirri saklamak icin, yuksek bir tepeye cikar ve yalniz bir agac bulurlarmis. Sonra, o agacin icinde bir oyuk acar ve onun icine o sirri fisildarlar, sonra da baska hic kimse duymasin diye, camurla o kovugu doldururlarmis". In the Mood for Love filminde, kahramanimizi bunlari yaparken goruyoruz... Hong Kong'a gittigimde gordugum yerleri animsattigi icin sanirim ben en cok ChungKing Express'i sevdim.

Serinin ucu de iyi filmler. Izledikten sonra insanin icinde garip bir bosluk oluyor... Bir seyler eksik kalmis hissine kapiliyorsunuz...

Hiç yorum yok: