

Saint-Sulpice, Notre-Dame'dan sonra Paris'deki ikinci buyuk kilise. Cizvit stili kiliseler  arasinda ise en buyugu ve en suslu olaniymis. Icerdeki devasa org Avrupa'daki uc  "100-stop" orgun bir tanesiymis ve 6700 borudan olusuyormus. Baudelaire ve marquis de Sade burada baptist  edilmis, Victor Hugo burada evlenmis. Meydanin cevresinde kucuk, dar ama sevimli  sokaklar, sakin cafeler var. Paris'te ev fiyatlarinin en yuksek oldugu  yerlerdenmis diye duyduk. Biz oradayken bir Japon televizyon kanali iceride bir  dokumanter icin cekim yapiyordu.

Kilisenin onundeki meydanda ufak bir aktivite vardi. Uzun dikdortgen masalar ve masalarin uzerine alci plakalar yerlestirmisler. Plakalar cok sayida parcaya bolunmus, isteyen herkes  masalardaki fircalar ve suluboya ile o kucuk bolumlere resim ciziyordu. Neyim eksik, ben de  cizdim tabi. Adil cizdigim seye bakip bakip cocugumuz olursa ona resimle ilgili asla  birsey ogretmemem gerektigini soyledi - nazar boncugu cizmistim oysa, sanatim  anlasilamiyor:))) Kenara koyduklari ziyaretci defterine de bize kalbiniz kadar  temiz (cocukken ani defterlerimizdeki yazilar genelde boyle baslardi:)) bu alciyi ayirdiginiz icin tesekkur ederiz konulu birkac sey  yazdim:)

Jardin de  Luxembourg icin bir nevi acikhava muzesi desek de olur herhalde, cok sayida  heykel var. 17. yuzyilda XIII. Louis'nin annesi Marie de Medici icin yapilmis.  Su anda Fransiz senatosu kullaniyormus. Bahce cok guzel, rengarenk cicekler var  her tarafinda. Tuileries'den daha cok begendim bu bahceyi, daha sicak geldi bana,  ortami cok keyifliydi. Yuruyus yapanlar, yemek yiyenler, kitap okuyanlar,  guneslenenler...Agaclar altinda cimlere yayilmak icin de ideal bir yer, test  ettik:) Kenarlarda tas pinpon masalari vardi.

Pantheon olmadik bir anda karsimiza cikti. Ben  o sirada actim, ne yesem derdindeydim. Adil oyle sik acikmaz, ondan daha 4 saat  once yedik ya gibi bir cevap gelmesi cok muhtemeldir, ben tekil acikirim  genelde. Pantheonun cevresinde dolastik, icine girmeye de yeltendik ama  foucault sarkacini o anda goremeyecegimiz, kusura bakmamamiz gibi bir yazi vardi  kapida, niyeydi hatirlamiyorum simdi. Ohoo hem yiyecek yok hem sarkac yok  pastane aramaya devam edelim en iyisi diyip girmedik. Biraz bilgi edindik ama. XV.  Louis hasta yatagindan kalkabilirse Azize Genevieve'nin yikilmis kilisesinin  yerine cok daha guzelini yaptiracagina soz vermis. Iyilesince de sozunu  tutmus. Nekropolunde Voltaire, Rousseau, Victor Hugo, Emile Zola, Marie Curie  gibi pek cok taninmis isim gomuluymus.

Versailles (Versay diye okunuyor) cok guzel, cok begendik, bayildik. Sarayin  ve bahcelerinin guzelligine hayran olmamak elde degil. Havasina kaptirdik kendimizi, sonrasinda gordugumuz saraylara hadi canim bu da saray mi diye bakar olduk. O kadar begendigimiz yerde yapacagimizi da  yaptik. Ehem...olay soyle gerceklesti. Bahcenin buyuklugunu  gorunce hava da cok sicak olunca bahceyi gezmek icin elektrikli golf arabasi  benzeri arabalardan kiraladik bir saatligine. Arabalar dort kisilik, iki kisi one iki kisi de  arka tarafa bakacak sekilde arkaya oturuyor. Donus yolunda suremizin dolmasina da az kaldigi icin ben arka tarafa oturdum daha rahat fotograf cekebileyim diye. Adil de hem arabayi kullaniyor hem de saga sola bakip orayi da cekelim burayi sakin kacirma gibi yonlendiriyordu beni.

Derken ben oldugum yerde sarsildim, birseye carpmisiz. aninda cevremizden kahkahalar yukseldi, herkes katila katila guluyor. Kizin bir nerdeyse gulmekten yere dusecek... Simdi efenim yolun ortasina en fazla 1m boylarindaki kucuk agaclari dekoratif sekillerde budayarak sira halinde dikmisler. Bizim gibi agzi acik ayran delisi seklinde cevreyi seyredip bir yandan da araba kullanan turistleri hic hesaba katmamislar tabi bunu planlarken. Iste o dizi dizi agaclarin ilkinin ucu arabamizin altindan gorunuyordu. Agacin ustune cikmisiz, bununla da yetinmeyip kokunden  cikarmisiz zavalliyi.  Yapacak bir sey yok, arabayi da teslim etmemiz icin 3 dk.miz kalmis, yoksa ceza odeyecegiz. Velhasil, saatte en fazla 10 km hiz yapabilen aracimizla olay yerinden kahkahalar arasinda uzaklasmamiz da ayrica gorulesi bir durumdu. Gulme krizleri arasinda arabayi yerine biraktik ve ciktik. Sonraki yarim durup durup olayin komikligine guluyorduk. Etraftan deli bunlar diye bakmislardir herhalde. Sanirim agaccigi tekrar yerine dikmislerdir.  Su yandaki resme dikkatlice bakarsaniz, sag tarafta yatik duran marifetimizi gorebilirsiniz...

Lido'ya gittik. Yemek kismini almayip sadece sovu izlemeye gittik.  Cok dinamik bir sov. 1.5 saat boyunca surekli hareket var. Kostumler cok guzel, sahne dekorasyonlari cok guzel, koreografi guzel ama danscilar senkronize degil! Inanilir gibi degil ama degil iste. Bu kadar unlu bir sov, nasil oluyor da oluyor hala hayretler icindeyim. Grup danslarinda en cok dikkat ettigim seydir danscilarin hareketlerinin senkronize olup olmadigi. Bunda dikkat etmenize de gerek yok, o kadar goze batiyor ki. Sirf burdan 3 puan kirdik, 7 verdik.

Les Invalides birkac binayi kapsayan bir komplex. Fransiz askeri tarihine yonelik muze, anit, hastane ve yaslilar evinden olusuyor (huzurevi diyesim gelmedi). XIV. Louis yaslanan veya savaslarda yaralanan askerlerinin bakimi icin yaptirmis burayi. Yapim masraflari o anda orduda gorev yapan askerlerin maaslarindan bes yil sureyle zorunlu vergi kesilmesiyle karsilanmis gerci. Fransa'nin savas kahramanlarinin bazilari da burada gomuluymus.  Napoleon Bonaparte'in mezari burada.

Ve tabi Eiffel. Alin size fuar icin tasarlanmis bir yapi daha, 1889 fuari icin yapilmis kule. Sirf fuar icin onca para, emek, zaman, malzeme nasil harcaniyormus, hayret etmemek elde degil.  Ilk iki kati yuruyerek ciktik, 600 kusur basamak. Her kat arasina kule ile ilgili bilgilerin yer aldigi posterler koymuslar, okuya okuya ciktik. Tam o arada bir de Turk tur grubu geldi, her yerden Turkce sesler geliyordu:) Asagida cok sira yoktu ama ozellikle ust kat oldukca kalabalikti. Sansimiza hava da acikti o gun, manzara cok guzeldi ve netti.

Bahsetmeyi unuttugum yerler kesin kalmistir ama ana noktalar olarak aklimda kalanlar bunlar. Persembe aksami  yine trenle Bruksel'e donduk. Benim saatte Pompidou'yu goremedik, suralarda bir yerde olmali, hemen buluruz diye israr etmem sonucu treni kaciriyorduk az daha. Zannettigimden daha uzaktaymis ne yazik ki. Pompidou'yu da goremedik, trene de nefes nefese son anda yetistik. Bir gunluk de Amsterdam gezimiz var, o da yarina kalsin artik:)
 
4 yorum:
ben giderken siz tatilden donduk diyordunuzki bi baktim ikinci tatilinize gidip gelmisiniz bile =)
1 haftada bu kadar yeri bu kadar detayli gezen azinlik arasindasiniz, eeeee tabi hizinizi agac bile engeliyemiyor.lol
saka bir yana gidip gordugum yerleri bile sizden tekrar okumak zevkliydi ve bilgilendirici.
oooo cem hosgeldin:) nerelerdesin yahu, bi gidip gelicem diye gittin aylar oldu. bu sure keyifli gecmistir umarim. agac falan viz geliyor bize gordugun uzere:))
hosbulduk bezen =)
valla benimkisi sirf tatil olmayip, is icinde olunca boyle uzunca bi ayrilik oldu 3 aya varan, tatil kismi her zamanki gibi keyifliydi.
Bezen,
Ağaç hikayenize güldüm. Versailles bahçesine bende hayran olmuştum. Zaten insan eliyle yapılan harikalar arasında yer alıyor. O bahçeyi tembellik etmeyip yürüyerek tam bir saatte ortasına kadar varbilmiştim, cafe molası verdikten sonrada geriye dönmüştüm. Bu sefer daha kısa sümüştü çünkü bende trene yetişiyordum...:-))
Yorum Gönder